Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1067
Alkol Bağımlılığı
Ebeveynler Alkol Kullanan Gence Nasıl Yaklaşmalı?
Yeşilay Danışmanlık Merkezleri (YEDAM) Uzmanlarından Psikolog Fırat Akdeniz, alkol kullanım bozukluğu yaşayan kişiye nasıl yaklaşılması gerektiği ile ilgili bilgiler verdi. Ergenlik döneminde bu sorunu yaşayan gençlerin ebeveynleri için önerilerde bulundu.
Alkol kullanım bozukluğu kişinin alkol kullanımıyla başlayan zaman içerisinde beyinde çoğunlukla haz ve karar almayla ilgili bölgeleri etkileyen kronik bir psikiyatrik rahatsızlık olarak tanımlanıyor. Yeşilay Danışmanlık Merkezleri (YEDAM) Uzmanlarından Psikolog Fırat Akdeniz, alkol kullanım bozukluğunun ergenlik döneminde merak, keyif alma, arkadaşlardan etkilenme ya da çevresindeki kişileri rol model alma gibi durumlarla başlayarak zaman içerisinde bir bağımlılık problemine dönüştüğünü söylüyor. Psikolog Fırat Akdeniz ile alkol kullanım bozukluğunu konuştuk.
“TIBBİ DESTEK ALMADAN BIRAKMAK YOKSUNLUK YAŞATABİLİR”
Psikolog Fırat Akdeniz, alkol aşermesi (craving), tolerans ve yoksunluğun alkol kullanım bozukluğunun gelişimini etkileyen temel üç özellik olduğunu dile getiriyor. İlk kullanımdan sonra eski miktarda alkol kullanmanın kişide beklenilen etkiyi gösteremediğinde kullanım miktarı ve sıklığında artış görüldüğünün altını çizen Akdeniz şöyle devam ediyor: “Bu durum, alkole yönelik toleransın gelişmesine neden oluyor. Bununla birlikte kişi, tıbbi destek almadan alkol kullanımını azalttığında ya da kestiğinde uykusuzluk, sinir, baş ağrısı, terleme, titreme ve huzursuzluk gibi ruhsal ve fiziksel yoksunluklar yaşayabiliyor. Kişinin alkol kullanımının fiziksel, ruhsal ve sosyal yaşantısını etkilemesi kendisini ya da yakınlarını yardım alma arayışına yönlendiriyor. Psikiyatri hekiminin bağımlılık kriterlerini kişiyle ya da yakınlarıyla değerlendirmesi neticesinde alkol kullanım bozukluğu tanısını konulabiliyor.”
“BİR ŞEY FARK EDERSENİZ ÖNCE ÇOCUĞUNUZLA KONUŞUN”
Kişinin alkol isteği ve kullanımının artmasının alkol kullanım bozukluğunun en önemli belirtisi olduğunu kaydeden Fırat Akdeniz, “Kişinin, alkol kullanmadığında ruhsal ve fiziksel yoksunluk belirtileri yaşaması ve bu durumların sonucunda fiziksel, ruhsal, sosyal, yasal ve finansal alanlarda problemlerle karşılaşması da alkol kullanım bozukluğunda görülen belirtilerdir.” diyor. Ebeveynlerin çocuklarının akademik başarılarında dikkat çekici bir düşüş, yalan söyleme, hırsızlık, öfke krizleri, kendine zarar verme gibi davranışsal problemler gözlemlediğinde ya da kişinin fiziksel ve öz bakımında önemli bir değişikliği fark ettiklerinde öncelikle bu durumu çocuklarıyla konuşarak bir ruh sağlığı uzmanına danışmaları gerektiğini söylüyor. Akdeniz sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ailelerin burada yargılayıcı, eleştirel veya öğüt verici bir yaklaşımda bulunmaması; şok, öfke ya da yoğun kaygı gibi duygularını kontrol edebilmesi çocuğun tedaviye katılımı açısından önemli bir yere sahiptir.”
DÜŞÜK SOSYOEKONOMİK DÜZEY RİSK FAKTÖRÜ
Kişinin bağımlılık problemi geliştirmesinde bazı koruyucular ve risk faktörleri bulunduğunu kaydeden Fırat Akdeniz şöyle devam ediyor: “Düşük sosyoekonomik düzeye sahip olmak bağımlılığın gelişimi açısından önemli bir risk faktörü. Kişinin düşük bir eğitim düzeyinin olması, bir mesleğinin bulunmaması, işsiz olması ya da yeterli gelire sahip olmaması, alkol kullanım bozukluğu gibi psikiyatrik rahatsızlıkların gelişimine neden olabiliyor. Yaşam standartlarının yeterli düzeyde olmaması, bireyin tedaviye erken ve zamanında ulaşımını ve iyileşmeyi olumsuz yönde etkiler. Kişinin iş, meslek, eğitim ve hobi gibi sosyal alanlarda gelişimi destekleyecek olanaklara erişimini kolaylaştırmak ve bu yönde sosyal destek mekanizmasını güçlendirmek, bağımlılığa karşı koruyucu bir işlev gösterebilir.”
“AMATEM YA DA YEDAM’A BAŞVURULABİLİR”
Fırat Akdeniz, kişinin kendisinde alkol kullanım bozukluğunun belirtilerini fark ettiğinde alkol madde tedavi merkezi (AMATEM), Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM), özel ve devlet hastanelerinin psikiyatri klinikleri gibi ayaktan ya da yatılı hizmet veren tedavi merkezlerine telefonla ya da internet sitesi aracılığıyla başvuru yapabileceğini söylüyor. Yakınlarının bağımlılık durumu hakkında endişe duyan kişilerin de bu durumu onlarla konuşarak birlikte bağımlılık tedavi merkezlerine başvurabileceğini kaydeden Akdeniz, “Eğer kişi, bağımlılık durumunu kabul etmiyor veya tedaviye yönelik motivasyonu da düşük durumda ise YEDAM gibi danışmanlık merkezlerine kişi dışı olarak başvurabilir.” diyor. Akdeniz, kişinin alkol kullanım bozukluğunu ya da nüksü tetikleyebilecek riskli ortamlardan ve çevresel faktörlerden uzak durması, sorunlarıyla baş edebilecek işlevsel baş etme becerilerini kazanması, alkol kullanıma neden olan duygu, düşünce ve davranışların farkında olmasının bağımlılığa karşı koruyucu olduğunu söylüyor. Kişinin çocukluğunda, ergenliğinde ya da yetişkinliğinde yaşadığı olumsuz yaşam olaylarının bağımlılık açısından risk oluşturabildiğinin altını çizen Akdeniz, ruhsal, fiziksel ya da sosyal problemlerle baş etmede güçlük yaşaması durumunda kişinin psikososyal destek almasının faydalı olacağını dile getiriyor.
FİZİKSEL RAHATSIZLIKLARI TETİKLİYOR
Alkol kullanımının kişinin bağışıklık sistemini bozarak fiziksel rahatsızlıkları tetikleyebileceğini vurgulayan Fırat Akdeniz, “Bunun yanı sıra kişide uykusuzluk, mutsuzluk, çökkünlük ve enerji kaybı gibi ruhsal sorunlara neden olabilir. Kişinin yeme-içme, uyku, spor gibi günlük yaşam düzeninde bozulmalar görülebilir. Bu durum iş ve sosyal yaşamda sorunları ve çatışmaları artırabilir.” diyor. Akdeniz, “Bilimsel çalışmalara göre alkol bağımlılığının tedavisinde en etkili yöntemlerden biri biyopsikososyal modeldir. Tedavinin ilk ayağı biyolojik, yani tıbbi destektir. Buna göre kişi, alkol istek ve yoksunluğuyla baş etmek, varsa alkole neden olan ya da alkolle birlikte görülen depresyon, kaygı ve travma gibi ruhsal problemlerine müdahale etmek için bir tıbbi desteğe başvurabilir. İkincisi psikolojik, yani psikoterapi ya da danışmanlık desteğidir. Kişinin tıbbi destekle birlikte sorunlarıyla baş edecek işlevsel beceriler kazanması; bağımlılığa neden olan duygu, düşünce ve davranışlarına yönelik farkındalık kazanması oldukça önemlidir. Son olarak tedavinin sosyal destek ayağından bahsedebiliriz. Kişinin iş ve mesleki becerilerini artırması, aile ve arkadaş ilişkilerini düzenlemesi, keyif alabileceği hobilerin ya da uğraşların gelişimi tedavinin sosyal yönünü oluşturur. Tedavide bu üç ayaktan birinin eksik ya da yetersiz kalması bağımlılıkta iyileşmeyi güçleştiriyor.” şeklinde konuşuyor.
YAŞAM BOYU DEVAM EDİYOR
“Alkol kullanım bozukluğu yaşam boyu devam eden bir psikiyatrik rahatsızlıktır.” diyen Fırat Akdeniz şunları söylüyor: “Kişinin alkol kullanımını kesmesi, tamamen iyileşmesi veya düzelmesi için tek başına yeterli olmayabilir. Bu durumda alkol kullanımını bırakması ya da azaltmasıyla birlikte eski ruhsal ve sosyal işlevselliğini kazanabilmesi için güçlü yönlerinin desteklenmesi ya da yeni becerilerin kazandırılması rehabilitasyon süreci açısından faydalı olur. Kişi, bu güvenli ortamda iş, uğraş, hobi gibi boş zamanlarını değerlendirebileceği, duygu, düşünce ve davranışlarıyla etkili bir şekilde baş edebileceği beceriler kazanır. Bu durum kişinin tekrardan alkole başlamasına karşı koruyucu bir işlev görür.”
NÜKS ORANI YÜZDE 85’E KADAR ÇIKIYOR
Alkol ve madde kullanım bozukluğunda nüks oranlarının yüzde 50’den yüzden 85’e kadar değişkenlik gösterdiğini kaydeden Psikolog Fırat Akdeniz sözlerini şöyle tamamlıyor: “Bağımlılıkta üç ay kullanım olmadığında erken iyileşme, altı ay kullanım olmadığında kısmi iyileşme, 12 ay kullanım olmadığında ise tam iyileşme olabilmektedir. Ancak kısmi iyileşme sürecinde boşlukta hissetmek ve hayattan keyif alamamak gibi nedenlerden ötürü nüks görülebilmektedir. Nüksün önlenebilmesi açısından kişinin tıbbi desteğini sürdürmesi, risk faktörleriyle, duygu ve düşünceleriyle baş edebilmesi açısından psikoterapi desteğinin alınması ve sosyal desteğin sağlanması önemli bir yere sahiptir. “
PSİKOLOG FIRAT AKDENİZ KİMDİR?
Dokuz Eylül Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden 2017 yılında bölüm ve fakülte birincisi olarak mezun oldu. 2016 yılında lisans eğitiminin bir bölümünü Polonya Krakow Jagiellonian Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde devam ettirdi. 2019 yılında İstanbul Üniversitesinde Klinik Psikoloji alanında yüksek lisans eğitimine başladı ve halen devam ediyor. Meslek hayatına Adana’da Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nde (ASAM) gönüllü psikolog olarak başladı. 2018 yılında bağımlılık alanında çalışan bir psikiyatristle birlikte alkol ve madde bağımlılığı alanında bilimsel çalışmalara katıldı. 2019 yılından itibaren ise Yeşilay Danışmanlık Merkezi’nde alkol, madde, kumar, tütün ve internet bağımlılığı alanlarında psikoterapi çalışmalarının yanı sıra Kişilik Bozuklukları Çalışma Grubu’nun koordinatörlüğünü yürütüyor. Akdeniz ayrıca, Yabancı Uyruklu Bireylerle Çalışma Grubu’nda da faaliyetlerini sürdürüyor ve bilimsel çalışmalarına devam ediyor.