Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1048
Bağımlılık
“Sanat ve Spor, Bağımlılıkla Mücadelenin Panzehirleridir”
Çocuklar ve gençlerin erken yaşlarda sanat ve spora yönlendirilmesi gerektiğini belirten Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vedat Işıkhan; “Boş zamanlarını etkin ve verimli geçirmelerine katkı yaparken aynı zamanda onları bağımlılık yapan madde ve davranışlardan uzaklaştırmış oluruz.” diyor.
Politikalar Kurulu ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vedat Işıkhan bağımlılığı; belli süreç içinde gelişen zarar verici sonuçları olmasına rağmen bağımlılık yapıcı maddeyi aramayı ve kullanmayı sürekli hale getiren bir hastalık olarak tanımlıyor. Günümüzde bağımlılığın ciddi bir halk sağlığı problemi ve sosyal tehdit niteliğinde olduğunu dile getiren Prof. Dr. Işıkhan ile bağımlılıkların önlenmesi ve rehabilitasyon sürecinde sanat ile sporun etkisini ve iyileştirici gücünü konuştuk.
BAĞIMLILIKLAR TOPLUMUN TÜMÜNÜ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Prof. Dr. Vedat Işıkhan bağımlılığın, ortaya çıkardığı sonuçlar nedeniyle sadece bağımlı kişiyi değil başta yakın çevresi olmak üzere toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkilediğini söylüyor. Günümüzde bağımlılığın önlenmesi ve rehabilitasyonunda sanat ile sporun iyileştirici etkisi olduğunun artık birçok kişi tarafından kabul edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Işıkhan şöyle devam ediyor: “Sanat, yaratıcılığın ya da hayal gücünün ifadesi. Sanat, bireye dünyayı nasıl gördüğünü ve değerlendirdiğini, estetiği, nezaketi, imgesel düşünmeyi ve inceliği öğretir. Yaratıcılık, insanların kendini gerçekleştirme sürecinin göstergesi olarak duygusal sağlığın en yüksek derecesini ifade ediyor. Sanat ve sporun, bireyin fiziksel, duygusal ve sosyal yönden gelişimine önemli katkılar yaptığını söyleyebiliriz. Sanat, insan ve topluma kendini geliştirme fırsatı da sunar. Boş zamanlarını sanat, spor ve hobi gibi faaliyetlerle geçiren birey, doğal olarak bağımlılık yapıcı madde ve davranışlara yönelmeye ihtiyaç duymayacaktır. Çocuklar ve gençleri bu tür etkinliklere ne kadar erken yaşta başlatabilir, onları yetenekleri doğrultusunda ne kadar erken yöneltebilirsek geleceğe daha umutla bakan bir neslin oluşumuna katkı vermiş oluruz.”
Sanatın bireye, boş zamanları etkin ve yaratıcı biçimde değerlendirme ve kendine olan güveni artırma gibi olumlu katkılar yaptığını dile getiren Prof. Dr. Vedat Işıkhan sözlerini şöyle sürdürüyor: “Müzik dinleyen kişi rahatlar, ruhunu dinlendirir ve keyifli vakit geçirir. Sanat kişilerin anlama, algılama, düşünme gibi yeteneklerini ve duygusal açıdan kabiliyetlerini harekete geçirir. Spor, vücudu dinç tuttuğu ve alınan oksijenden maksimum yarar sağlanmasına yardımcı olduğu için bireyin ruh halinin pozitif yönde etkilenmesine katkıda bulunur. Özellikle sabah yapılan spor, gün içerisinde yorgunluk hissi değil aksine canlılık verir. Böylece daha önce bitirmekte zorlandığımız ve bizi strese sokan işler, çok daha hızlı çözüme ulaşabilir. Spor, bağımlılıkla mücadelede önemli bir panzehirdir. Spor yapan genç canlı olur, stresi az olur, konsantrasyonu yüksek olur, uyku kalitesi oldukça yüksektir. Bedensel sağlık ile birlikte benlik saygısı ve özgüveni gelişir.”
“BEDENİMİZİ MUTLAKA BİR FAALİYETLE MEŞGUL ETMELİYİZ”
Prof. Dr. Vedat Işıkhan, AMATEM, ÇEMATEM ve Yeşilay gibi ülkemizde bağımlılıkla mücadele amacıyla kurulan birçok tedavi ve eğitim merkezinde; sanat ile sporun, çocuklar ve gençlerin boş zamanlarını etkin ve verimli şekilde değerlendirmelerinde önemli bir yer tuttuğunu vurguluyor. Boş boş oturmanın özellikle çocuk ve gençleri büyük tehlikelere yöneltebileceğini dile getiren Prof. Dr. Işıkhan şunları söylüyor: “Yaşadıkları sıkıntı ve zorlukları aşmak ya da ondan kurtulmak için aldıkları bir madde tüm yaşamlarının alt üst olmasına neden olacaktır. Zihnimizi ve bedenimizi mutlaka bir faaliyetle meşgul etmeliyiz. Bugüne kadar geliştirdiğimiz en etkili yöntemler arasında sanat ve spor bulunuyor. Sanat ve spor, bağımlılıkla mücadele eden çocuklar ve gençlerin kendilerini ifade etme ve yeteneklerini sunmaları yanında sağlıklı kişilik geliştirmelerine de katkı sağlıyor. Kişiliklerini geliştirmelerinde, benlik saygılarını kazanmalarında ve sosyalleşmelerinde ciddi anlamda etkileri bulunuyor.”
SPOR VE SANAT YAŞAMI İYİLEŞTİRİR
"Spor ve sanat tedavi edicidir, spor ve sanat etkinliğinde bulunmak yaşamı iyileştirir ve zenginleştirir. Bu yollarla iletişim kurabiliriz.” diyen Prof. Dr. Vedat Işıkhan sözlerine şöyle devam ediyor: “Bireysel sorunların çözümünden toplumsal düzeyde yaşanan sorunların çözümüne kadar bu iki yöntemin çok önemli fonksiyonları olduğunu belirtmeliyiz. Sanat terapisi, sanat yoluyla insana yardım etmektir. Sanatın iyileştirici gücünden yararlanan bu mesleğin ve tedavi aracının adı sanat terapisidir. Terapi süreci, insanların en başta kendilerinin değişebileceklerine yönelik bilinçlendirme yöntemlerinin tümünü içerir. Terapötik süreç, insanları doğrusal düşünceden ve gündelik yaşamdan uzaklaştıran ‘içe yönelimi’ gerekli kılar. Niteliklerimizi keşfetmemizi ve kaybettiğimiz parçalarımızı yeniden bulmamızı sağlar. Sanat, spor ve hobi faaliyetleri önemli birer terapi aracıdır. Özellikle bağımlılık sürecini yaşayan bireylerin kendilerini ifade etmelerinde önemlidir. Sanat ve spor, bireylerin yaratıcı ifade sürecine katkıda bulunur. Bireyin kendini ve başkalarını daha iyi anlamasına yardımcı olan yaşantıları deneyimlemesini sağlar. Bireyin sorunlarıyla başa çıkmasına ve yeni stratejiler geliştirmesine yardımcı olur. Bağımlılık merkezlerinde, tıbbi rehabilitasyon yanında iş, meslek, uğraşı, sanat, hobi, spor faaliyetleriyle bağımlı gençlerin becerileri geliştiriliyor ve ‘bir işe yarama’ duygusunun oluşması sağlanıyor. Son olarak bu yöntemler kendi kültür ve geçmişlerinin güçlü yönlerini ifade etmelerini kolaylaştırıyor.”
“YETENEKLİ OLAN GENÇLERE YÖNLENDİRME YAPILMALI”
Gençlerin teşvik edilmesinin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Vedat Işıkhan, “Sosyal inceleme ve iletişim sürecinde çocuklarla gençlerin ilgi duyduğu spor veya sanat dalı belirlenebilir. Profesyonel olarak bizim yapmak istediğimiz spor veya sanat türüne değil çocukların istediği dal ve faaliyetler üzerine çalışmalıyız. Böylece bu araçlar tedavi sürecinde çocukların bağımlılığa karşı ilgi, tutum ve davranışlarında bir değişiklik yaratabilir. Yeteneği keşfedilen çocuklarla motivasyon, birebir çalışma, yönlendirme ve destekleme çabalarımızı sürekli hale getirmemiz gerekir. Bazen spor ve sanat dışında çocuğun ilgilendiği bir hobisi olabilir. Bu yeteneğin geliştirilmesi de büyük bir zenginlik olacaktır. Bu gençler onlar için oluşturulmuş terapi gruplarına katılarak; içinde bulunulan sorunların sadece onlar tarafından yaşanmadığını, toplumda onlar gibi birçok çocuğun benzer sorunlarla karşılaşabildiğini, spor ve sanatla uğraşanların yaşamlarının nasıl değiştiğini görebilirler. Özellikle daha önce başarıya ulaşmış olan gençlerin model olarak bu çocuklara tanıtılması onları fazlasıyla motive edebilir.”
EN İDEAL SPOR TÜRLERİ NELER?
Prof. Dr. Vedat Işıkhan, çocuklar ve gençler için önerebileceği spor dalları ile ilgili ise şunları söylüyor: “Bireysel olarak yerine getirilebilecek spor dallarını; masa tenisi, satranç, boks, yüzme, atletizm, savunma sanatları (tekvando, judo), bilardo, okçuluk olarak sıralayabiliriz. Kolektif ya da grup halinde yapılabilecek spor dalları ise; voleybol, futbol, hentbol ve basketbol olabilir.” Kolektif yapılan sanat ve spor etkinliklerinin bireylere bazı özellikler kazandırdığını vurgulayan Prof. Dr. Işıkhan bunları şu şekilde sıralıyor:
- Gruplar, çocuk ve gençlere ait olma duygusu sağlayabilir.
- Benzer ihtiyaçları olan bireyler birbirine destek olabilir ve karşılıklı olarak problemlerini çözmede yardım edebilir.
- Sosyal öğrenmelerin çoğu gruplarda gerçekleşir; bu yüzden grupça yapılan spor ve sanat çalışmaları sosyal becerileri geliştirmek için iyi bir ortam sağlar.
- Yapılandırılmış bir grup, üyelerine bazı sorunlara başka pencerelerden bakma imkânı sunabilir.
- Gruplar, gücü ve sorumluluğu paylaşmada daha demokratik olabilir.
“TOPRAKLA UĞRAŞMAK NEGATİF ENERJİYİ ALIR”
Güzel sanatların her türünün çocuklarla yapılacak rehabilitasyon çalışmalarında çok ciddi etkileri olacağını kaydeden Prof. Dr. Vedat Işıkhan bu etkiyi şöyle açıklıyor: “Fotoğraf, heykel, tiyatro, şiir ve kompozisyon yazma, resim, video çekme, hazırlama ve sosyal medyada bunu yayınlama (Çocukların sosyal medya ile olan ilişkisi, bilgisi, yapmak istediği sonuçta bir beceriye dönüşmüş olacaktır.) etkili faaliyetlerdir. Bunun yanında, toprakla uğraşmak, sosyal sorumluluk kapsamında bir projeye dahil olmak, insanlara yardımcı olmak, at ve evcil hayvanlarla uğraşmak da önemlidir. Böylece çocuklar negatif enerjilerini boşaltarak pozitif bir enerjiye sahip olacaklardır.”
YETENEKLERİN KEŞFEDİLMESİ ÖNEMLİ BİR BAŞLANGIÇ
Bağımlılık kısır döngüsündeki ailelerin çocuklarının yeteneklerini keşfedebilmelerinin onların sanat ve spora yönelmesi için önemli bir başlangıç olacağını dile getiren Prof. Dr. Işıkhan şunları söylüyor: “Bağımlılıkla mücadelede aile uzun süredir bu durumla ilgilendiği için yorgundur; maddi ve manevi kaynakları tükenmiştir. Zaten hâlâ şok içerisindedir. Çocuklarını bu riskten koruyamadıkları ve yeterli ilgiyi zamanında gösteremedikleri için pişmanlık içindedirler. Ancak bu olumsuz yapıya rağmen birçok ailenin çocuğunun yeteneği doğrultusunda özverili davranıp onları yüzme veya futbol kursuna yazdırdıklarına şahit oldum. Rehabilitasyon sürecinde profesyonel ekibin, aileler ve çocukları bu tür sanat ve spor dallarına yönlendirmesi gerekir. .”
YEREL YÖNETİMLERE DE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Prof. Dr. Vedat Işıkhan, bağımlı çocukların rehabilitasyonunda ilgili kamu kurumları başta olmak üzere yerel yönetimler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarına büyük görev ve sorumluluklar düştüğünü vurguladı. Prof. Dr. Işıkhan; “Bağımlılık konusu birçok bakanlık ve disiplinin ilgi alanına giriyor. Bu yüzden projeler odağında ortaklaşa program ve faaliyetlerin yapılması başarı şansını artırır. Özellikle ailelerin, çocuk ve gençlerin bu tür sanat ve spor ile ilgili hizmetlere ulaşma noktasında yaşadıkları engelleri ortadan kaldırmamız gerekir. Birçok yerel yönetim bu tür hizmetleri ücretsiz ya da çok az ücretle sunuyor. Halk eğitim merkezleri kapsamında yer alan aktivitelere katılımı artırmalıyız. Tüm bu kuruluşların da kendi faaliyetlerini vatandaşa duyurması gerekir. Günümüzde sosyal belediyecilik anlayışı hakim. Belediyeler, özellikle bu çocuk ve gençlere yönelik hizmetlere katılımları artırma yönünde çalışmalarda bulunmalıdır.” açıklamasında bulunuyor.
Her türlü hastalık için erken teşhis konusunun öne çıktığını dile getiren Prof. Dr. Işıkhan sözlerini şöyle tamamlıyor: “Bağımlılık süreci öncesinde gerek bireysel gerek toplumsal boyutta üzerimize düşen birçok sorumluluk var. Bağımlılığı erken tanımlama konusundaki algı ve bilgilerimizi sürekli uyanık tutmalıyız. Gözden kaçırdığımız bir çocuk ya da genç, gelecekte hem kendisine hem de topluma büyük zararlar verebilir. Hayatı bir örümcek ağı gibi kademe kademe bilinçli bir şekilde dokumaya başladığımızda, gençlerin hayatını spor ve sanatla doldurduğumuzda ve yeteneklerini harekete geçirdiğimizde geleceğe daha umutla bakan bir gençlik yetiştirmiş oluruz. Çünkü spor ve sanatın; bilinç, dikkat (konsantrasyon), başarı ve başarısızlık duyguları, denge, birlikte hareket etme, sosyalleşme, arkadaşlarını destekleme sonuçta olumlu bir benliğin gelişmesine katkıda bulunan iki önemli bileşen olduğunu düşünüyorum. Ayrıca unutmamamız gereken; çocuk ve gençlerin bazen manevi boşluk içinde olduğudur. Çocuklarımızın zihinlerini iyilik, yardımlaşma, paylaşma, dayanışma, hoşgörü ve kardeşliği odak alan dinimiz ve Peygamber Efendimizin örnek yaşamlarıyla doldurmamız da önemlidir. Çocuklarımızın kalplerini bu manevi boyut ile doldurabilirsek ne güzel olur...
PROF. DR. VEDAT IŞIKHAN KİMDİR?
1966 yılında Mardin’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İzmir’de tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulundan 1990 yılında lisans, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünden 1993 yılında bilim uzmanlığı (MSW) ve yine aynı enstitüden 1998’de doktora unvanını aldı. 2003’te doçent, 2009’da profesör oldu. Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde (İ.İ.B.F) üç yıl sosyal hizmet bölüm başkanlığı ve aynı fakültenin dekan yardımcılığı idari görevlerini yerine getirdi. Prof. Dr. Işıkhan, Sağlık Bakanlığı Ulusal Kanser Danışma Kurulu Üyesi olarak görevini sürdürüyor. 20 Mart 2020’de Yeşilay Bilim Kurulu Üyeliği’ne seçilen Vedat Işıkhan halen Hacettepe Üniversitesi İ.İ.B.F. Sosyal Hizmet Bölümünde Öğretim Üyesi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Prof. Dr. Işıkhan ayrıca, 8 Ekim 2018’de Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyeliği’ne atanmıştır.