Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1071
Yaşam
Dijital Medya Çocuğu Sosyal Hayattan Koparıyor
Teknolojinin içine doğan günümüz çocukları artık dünyayı cep telefonu, tablet ve internet aracılığı ile tanıyorlar. Geleneksel çocukların aksine zamanı dışarıda fiziksel aktivite ile geçirmek yerine ekran karşısında vakit geçiren çocuklar maalesef dijital dünyanın pek çok olumsuz etkisinden de nasibini alıyor. Klinik Pisikolog Gökhan Ergür ile dijital medyanın çocuk ve aile üzerindeki etkilerini konuştuk.
ÇOCUKLAR HER AN UYGUNSUZ BİR İÇERİKLE KARŞILAŞABİLİYOR
Dijital medya çocuğun gelişimini nasıl etkiliyor?
Günümüz çocukları ile geleneksel dönemdeki çocuklar arasında zamanı değerlendirme açısından önemli farklılıklar bulunmaktadır. Geleneksel dönemde çocuklar zamanının çoğunu sokakta ya da evinin bahçesinde akranlarıyla oynayarak ve birebir etkileşim halinde geçirmekteydi. Ancak teknolojinin ilerlemesiyle çocukların sosyal medya, televizyon ve diğer medya sistemleriyle harcadığı sürede önemli bir artış meydana gelmiştir.
Son zamanlarda ebeveynler cep telefonu gibi dijital araçları sürekli kullanmakta ve bu durum çocukların medya araçlarına erişimini kolaylaştırmaktadır. Ayrıca televizyon, telefon ve tablet gibi medya araçları ebeveynler tarafından kimi zaman çocukları oyalayabilecek bir bakıcı, kimi zaman sakinleştirmek için bir araç, kimi zaman da çocuklara yemek yedirebilmenin tek alternatifi olarak kullanılmaktadır.
Bugün geldiğimiz noktada dijital medya kullanım oranlarındaki artış, pek çok bireyin ihtiyaçlarını karşılayacak durumun ötesine geçerek kontrol edilemeyecek bir düzeye ulaşmış ve bağımlılık sorununu gündeme getirmiştir. Ayrıca çeşitli fiziksel ve ruhsal hastalıklar ile istismar vakalarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Özellikle hassas bir yaş döneminde olan çocuk ve adölesanlar medya araçlarının kullanımında önemli risklerle karşı karşıyadır.
Çocuklar ve gençler şu an uyaran bombardımanı altındalar. Her yerden, yaş grubuna uygun olsun ya da olmasın bir içeriğe, uyarana maruz kalıyorlar. Bu içerikler de tahmin edeceğiniz üzere genellikle pornografi, kumar, alkol madde bağımlılıkları ve çevrim içi bağımlılıklar şeklinde oluyor. Henüz 1. sınıfa giden bir öğrenci YouTube’da çizgi film izlerken bir anda karşısında yaş grubuna uygun olmayan bir videoyla baş başa kalabiliyor. Ya da ödev yapmak isteyen bir ortaokul öğrencisi Google’da araştırma yaparken karşısına çıkan reklama tıklayınca illegal bahis sitesi ile karşılaşabiliyor. Genel itibariyle kontrolsüz dijital medya kullanımı çocukların ve gençlerin psikolojik, bilişsel ve hatta biyolojik gelişimlerini doğrudan etkileyebiliyor.
ÇOCUK SOSYAL YAŞAMDAN KOPUYOR
Dijital medya çocuklar için ne tür riskleri barındırıyor?
Dijital medya araçları aşırı kullanıldığında çocukların düşünce gücünü zayıflatmakta, onları sosyal yaşamdan ayırmakta ve pratik düşünmeyi, sanatsal faaliyetleri, hayal kurmayı ve sosyalliği kontrol eden sağ beyni pasifize etmektedir. Ayrıca bu araçlar çocuklara oturdukları yerden dünyayı görme fırsatı sağlamalarına karşın genellikle sadece görme ve işitme duyusuna yönelik uyarılara sahip olduğu için diğer duyuların uyarımı eksik kalmaktadır. Örneğin, çocuklar televizyonda yerel bir yemeğin görüntüsünü ve ismini öğrenebilirler, ancak tadını anlayamazlar. Bu nedenle günümüzde sanal gerçeklik teknolojileri ile bazı medya araçlarının üç boyutlu görüntü, titreşim, koku ve hava akımı gibi efektler ile zenginleştirilerek diğer duyulara da hitap etmesine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Diğer yandan medyanın bilinçsiz kullanımı çocuk haklarının ihlal edilmesine, toplumsal değerlerin zedelenmesine, özel yaşama ve mahremiyete müdahale edilmesine sebep olmaktadır. Medyanın bazı bilgileri taraflı şekilde yayımlaması, bilgilerin abartılı bir şekilde sunulması, yalan haberlerin yaygınlaşması ve toplumun da zamanla bu durumu normal görmeye başlaması bireylerde ahlaki değerlerin değişmesine yol açmaktadır. İnternet kullanımı sırasında çocuklar, karşılarına çıkabilecek uygunsuz içeriklerden dolayı duygusal, cinsel ve fiziksel saldırılara maruz kalabilmekte ve çevrim içi ortamlarda tanıştıkları kişiler tarafından madde kullanımı, kumar oynama gibi alışkanlıklara ve çeşitli suçlara sürüklenebilmektedir.
AŞIRI KULLANIM BİRÇOK PROBLEME NEDEN OLUYOR
Aşırı kullanımın sonuçları neler?
Çocuklarda elektronik medya araçlarının bilinçsiz ve aşırı kullanımı pek çok davranış problemini beraberinde getirmektedir. Literatürde cep telefonu kullanıcısı olan çocuklarda sinirliliğin artması, strese duyarlılıkta artış, hafızanın bozulması, bilişsel becerilerde azalma ve epileptik nöbetlerin tetiklenmesi gibi problemlerle karşılaşma oranının yüksek olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, bu çocuklarda anksiyete, depresyon, intihar girişimi, saldırganlık, okul başarısında azalma, öğrenme güçlüğü, bağımlılık, sosyal ve cinsel davranış problemleri, sosyal baş etmede yetersizlik, olumlu sosyal davranışlarda azalma, antisosyal davranışlar, şiddete karşı duyarsızlaşma, gece korkuları, travma sonrası stres bozukluğu ve kendine zarar gelebileceğini düşünme gibi pek çok psikososyal sorun ortaya çıkmaktadır. Buna karşın ekran süresinin azaltılması olumlu davranışlar ve psikososyal sorunlarda azalma ile ilişkilidir.
Ishii ve arkadaşlarının çalışmasında, fiziksel olarak aktif olan ve ekran karşısında daha az zaman geçiren 7-10 yaş arasındaki çocukların okul başarısının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Çocuklarda elektronik medya araçlarının yanlış kullanımının olumsuz etkilerinden biri de uyku sorunlarıdır. Uyku, çocukların büyüme ve gelişmesinde büyük bir öneme sahiptir. Özellikle uyumadan önce mobil cihazlardaki mavi ışığa maruz kalma, melatonin seviyesini etkileyerek uykuya geçişi geciktirmekte ya da uyku düzenini bozmaktadır. Çocuklarda elektronik medya araçlarının kullanımına bağlı görülebilecek başlıca uyku sorunları; uykuya dalmada güçlük, uyku süresinde azalma, uyuma zamanının değişmesi, kâbus görme ve dinlendirici bir uyku uyuyamamadır. Uyku psikolojik durum üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Yetersiz ve kalitesiz uyku içe yönelim ve dışa yönelim sorunlarını beraberinde getirmektedir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) dijital medya araçlarına uzun süre maruz kalan çocuklarda karşılaşılan önemli bir sorundur. Erken çocukluk döneminde uzun süre (2-3 saat/gün) televizyon izlemek Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğuna sebep olabilmektedir.
RADYASYONA MARUZ KALINIYOR
Diğer fiziksel etkiler neler?
Dijital medya araçlarının aşırı kullanımı çocukların fiziksel sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Özellikle kablosuz telefonların kullanımıyla ortaya çıkan radyofrekans radyasyonlarının ana hedefi beyindir ve bu radyasyonlar özellikle beynin en fazla maruz kalan bölgesinde (ipsilateral) glioma ve akustik nöroma tümörleri açısından çok büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu durumun sebebinin çocukların kafa yapısının yetişkinlere göre daha küçük olması, kafatası kemiğinin daha ince ve beyin dokularının daha fazla iletkenliğe sahip olmasına bağlı olarak radyofrekans radyasyonlarının daha fazla emilmesi olduğu düşünülmektedir. Diğer yandan radyofrekans radyasyonların DNA hasarına yol açtığı belirlenmiştir. Çocuklarda dijital medya araçlarına aşırı maruziyet yalnız beyni değil diğer organ ve sistemleri de etkilemektedir. Ekran karşısında uzun zaman geçirmeye bağlı ortaya çıkan fiziksel hareketsizlik ve abur cubur tüketimindeki artış obezite ve kardiyovasküler sağlık sorunları riskini de artırmaktadır. Obezite ise beraberinde öz güven eksikliğini getirmektedir.
DİJİTAL REŞİTLİK KAVRAMI
Çocukların dijital medya ile tanışması nasıl olmalı ve kullanım ne kadar olmalı? Dijital reşitlik yaşı sizce kaç olmalı?
Dijital reşitlik yaşı dünyanın birçok ülkesinde 13-16 yaş olarak kabul edilir. 13 yaş öncesi çocuğun dijital reşitliğini sağlamış olması uygun gördüğümüz bir durum değil. Çocuk dijital dünyayla ebeveynlerinin gözetiminde tanışmalı ve mutlaka bir sınırının olması gerekiyor. Saatlerce teknolojik aletlerin başında, kuralsız bir biçimde geçirilen vakitler çocuğu her anlamda olumsuz yönde etkiliyor. İlkokul ve ortaokul döneminde günlük bir saat, lise döneminde ise en fazla iki saat vakit geçirilmesi gerekiyor.
SOSYAL MEDYAYI KULLANIRKEN DİKKAT!
Çocukların sosyal medya kullanımı nasıl olmalı? Sosyal paylaşım uygulamalarının çocuklar üzerindeki etkileri neler?
18 aydan küçük çocuklarda uzaktaki akrabalarla görüntülü sohbet hariç dijital medya kullanımından kaçınılmalıdır. 18-24 ay arasındaki çocuklarda dijital medyanın kullanılması gerekiyorsa yüksek kaliteli programlar seçilmeli ve bu yaş grubunda medyanın yalnız kullanılmasından kaçınılmalıdır. 2-5 yaş arası çocuklar için, ekran kullanımı eğitim dışında hafta içi günde bir saat, hafta sonu üç saat yüksek kaliteli programların kullanımı ile sınırlandırılmalıdır. 2-4 yaş arasındaki çocuklar ekran karşısında sürekli olarak bir saatten uzun süre sedanter kalmamalı ve fiziksel aktiviteleri artırılmalıdır. 5-7 yaş arası çocuklar interneti kullanırken açılan reklamlara dikkat edilmeli ve çocuğun araştırdığı konuda ortaya çıkan çok sayıdaki sonuç arasından kaliteli bilgileri nasıl seçeceği çocuğa gösterilmelidir. Bu yaş grubundaki çocukların elektronik posta göndermesi gerektiğinde ebeveynin tam erişime sahip olduğu bir aile hesabı kullanılmalıdır.
8-10 yaş arası çocuklara ev ödevi, araştırma ve eğlence için kaliteli sonuçlar sağlayan web siteler (örn. .gov, .org ve .edu ile biten) ile daha az yararlı seçenekler arasındaki fark öğretilmelidir. Bu yaş grubundaki çocukların arkadaşlarına elektronik posta gönderebilmesi için bir ebeveynin tam erişime sahip olduğu ve düzenli olarak izlediği bir aile hesabı kullanılmalıdır. Akışı hızlı olan programlardan, dikkat dağıtan ve çok fazla içeriğe sahip uygulamalardan ve şiddet içeren yayınlardan kaçınılmalıdır. Yemek sırasında ve yatmadan en az 30-60 dakika öncesinde dijital araçların kullanımı sonlandırılmalı, bu araçlar yatak odasından çıkarılmalı ve kullanılmadığında kapatılmalıdır. Medyanın yatıştırıcı bir strateji olarak yararlı olduğu bazı zamanlar olmasına rağmen, medyanın çocuğu sakinleştirmek amacıyla kullanılması, sınır belirlemede sorunlara veya çocukların kendi duygusal gelişim sorunlarına yol açabileceğinden medya çocuğu sakinleştirmenin tek yolu olarak kullanılmamalıdır.
UYGULAMALARI ÖNCE BÜYÜKLER TEST ETMELİ
Bu noktada anne babalar neler yapabilir?
İnternet çocukların hayatının her yerinde yer almamalı ve çocuklara aile ve arkadaşların internetten daha önemli olduğu ifade edilmelidir. Ebeveynler çocuklarının aşırı ekran kullanımı konusunda endişe duyuyorsa gerektiğinde bir psikiyatri uzmanına sevk edilmelidir. Aileler teknolojiyi çocuklarına erken dönemde tanıtmak için kendilerini baskı altında hissetmemelidir. Çocuklar sonradan teknolojiyi kullanmaya başladıklarında ara yüzlerin anlaşılması ve kullanılması kolay olduğu için medya kullanımını kolaylıkla öğrenebilmektedir. Çocukların kullandığı medya içerikleri ve indirdiği uygulamalar takip edilmelidir. İndirilen uygulamalar, çocuk kullanmadan önce test edilmeli, gerekirse indirilen uygulamalar onlarla kullanılmalı ve çocuğa uygulama hakkında ne düşündüğü sorulmalıdır.
Çocukların sosyal medya kullanımlarında yaşlarını büyük göstermelerinin nedenlerinden ve risklerinden bahseder misiniz?
Çocuk büyümek istiyor, annesi, babası, abisi, ablası gibi büyümek. Ve büyümek için rol yapma ihtiyacı duyuyor; hem gerçek hayatta hem de sosyal medyada. Büyümek, yetişkin olmak, kendisine yasaklanan şeylere ulaşmak ve saygı görmek için… Ne yazık ki sosyal medya bütünüyle kontrol edilebilir bir alan değil ve kötü niyetli birçok insanı barındırıyor. Kendisini yaşça büyük olarak gösteren bu kötü niyetli insanlar kolaylıkla evlatlarımızla iletişime geçip istismar edebiliyorlar. Çocuk bazen kendisine o ortamda ne söylendiğini ve ne istendiğini fark etmiyor ve sadece yapıyor. Bu olası riskleri evlatlarımıza anlatmamız gerekiyor.
DİJİTAL OKURYAZARLIK EĞİTİMİ
Çocukların dijital dünya becerilerini geliştirmeleri için yetişkinlere ne tür görevler düşüyor?
Anne ve babaların erken yaşlardan itibaren çocuklara dijital medya okuryazarlığı konusunda verimli ve başarılı bir rol model olabilmeleri için konuyla ilgili bir eğitim almaları bir gerekliliktir. Çocukların bilinçli birer medya tüketicileri haline gelebilmeleri, öncelikle dijital medya konusunda okuryazar bir anne babanın varlığından geçmektedir. Ebeveynlerin teknolojik ürünleri çocuklarının hayatına hiç sokmayarak ya da yasaklar getirerek onları olumsuz etkilerden korumaları mümkün gözükmemektedir. Bu noktada ebeveynler, teknolojinin çocukları üzerindeki olumlu ve olumsuz sonuçlarını dengelemek için sürekli bir mücadele halindedirler.
Ailelerin çocuklarını olumsuzluklardan korumak amacıyla tutundukları tavırları bazen daha büyük olumsuzluklar yaşamalarına neden olabilmektedir. Ailelerin, dijital teknolojilerle çevrili olarak büyüyen çocuklarına karşı tutumları ve bu tutumlarının çocuklar tarafından nasıl algılandığı oldukça önemlidir. Anne-babanın dijital medya konusunda eğitim almaları çocuklarının davranışlarına kaynaklık eden medyayı daha iyi anlamaları sağlayacaktır. Çocuğa daha doğru yaklaşmaları ve doğru tutum sergilemeleri noktasında yardımcı olacaktır.
Teknolojik okuryazarlığının çocuklar ve ebeveynleri için öneminden bahseder misiniz?
Dijital medya okuryazarı bir anne ve babanın aile ilişkilerine önemli bir katkı sağlayacağını söylemek mümkündür. Dijital medya okuryazarlığı konusunda eğitim alan bir anne ve baba, öncelikle aile üyelerinin dijital medya araçlarını yoğun kullanımdan kaynaklı ilişkilerinde yaşanan sorunları düzenleme, kontrol altına alma, sorunları yönetebilme becerisi kazanabilecektir. Dijital medya okuryazarlığı, aile bireylerinin birbirleriyle yeniden yüz yüze iletişim kurmalarına işlerlik kazandıracak, körelen aile bağlarının güçlendirilmesine, şefkat ve ilginin yeniden gelişmesine olanak tanıyacaktır. Dijital medya okuryazarlığı eğitimi ile aile bireylerinin televizyon izleme, sosyal medya kullanma, internete girme sürelerinde azalma medyana gelebilecek ve kişi ailesine ve arkadaşlarına daha çok zaman ayırabilecektir.
Dijital medya okuryazarı bir anne ve babanın çocuğun zihinsel, bilişsel, duygusal gelişimine katkısı olacaktır. Bu anne ve babalar, çocukların dijital medya araçlarını seçme, kullanma, eleştirme, olumsuz içerikten korunma bilinci geliştirmelerine, çocukların okul döneminde alacakları medya okuryazarlığı dersinde daha istekli ve başarılı olmalarına katkı sağlayacaktır.
Dijital medya okuryazarlığı eğitimi erken çocukluk döneminden itibaren başlanması gereken bir süreçtir ve bu süreçte ebeveynlerin okuryazarlık konusunda beceri kazanmış olması önemlidir. Aynı zamanda çocukların okuldaki eğitim süreçlerinde alacağı medya okuryazarlık eğitimini de kolaylaştırmasını ve öğrencinin bu alanda başarılı olmasını sağlayabilir.
ÇOCUK GÜVENDE OLDUĞUNU HİSSETMEK İSTER
Çocukları dijital medyadaki bilgi çarpıtmalarından (dezenformasyondan) etkilenmemeleri için nasıl bilinçlendirmeliyiz?
Dijital mecralarda yer alan her haberin ve bilginin doğru olmadığını, bazı kötü niyetli insanların bilinçli olarak yanlış haberler yaydığını çocuklarımıza anlatmalıyız. Haberleri ve bilgileri resmi kaynaklardan takip ve teyit etmenin önemini çocuğa aktarmalı, bu noktada bizlerden destek isteyebileceklerini hatırlatmalıyız.
Yaşanan deprem sürecinde sosyal medya ve çocuk ilişkisi nasıl olmalı?
Bu süreçte çocuklarınızın en temel ihtiyacı kendilerinin ve sizin güvende olduğunuzu hissetmeleridir. Çocuğunuzla mümkün olduğunca bir arada kalmaya özen gösterin. Çocuğunuzun beslenme, barınma, bakım, ilgi gibi ihtiyaçlarını doğrudan siz karşılamaya çalışın. Birlikte daha fazla vakit geçirin. Çocuğunuza daha çok sarılın, şefkat gösterin, onun elini tutun yani fiziksel temasınızı artırın.
KLİNİK PSİKOLOG GÖKHAN ERGÜR KİMDİR?
Klinik Psikolog Gökhan Ergür İstanbul Bilim Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olmuş, İstanbul Arel Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisansını ‘’Şiddet İçerikli Bilgisayar Oyunu Oynayan İkinci Kademe Öğrencilerinin Saldırganlık Eğilimlerinin ve Benlik Saygı Düzeylerinin İncelenmesi” başlıklı teziyle tamamlamıştır. Doktora çalışmalarına halen devam etmektedir. Halen özel bir kurumda psikoterapist olarak görev yapan Ergür, aynı zamanda İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde yüksek lisans dersi vermektedir. Çeşitli kitapların editörlüğünü yapan Ergür’ün “Üzüntüden”, “İnsaniyet Namına”, “Ruhu İyileştirme Yolları” ve “İncelikli Haytalar Albümü” isimli dört kitabı vardır.