Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1031
Teknoloji Bağımlılığı
Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk: Dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var
Dijital oyunların spor olarak isimlendirilmesinin ortaya çıkabilecek zararların göz ardı edilmesine neden olacağını vurgulayan Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, e-spor adı altında yapılan faaliyetlerin en önemli risklerinden bir tanesinin de bahis adı altındaki kumar tehlikesi olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Mücahit Öztürk, e-spor’a nasıl yaklaşılması gerektiğini ve Yeşilay’ın bu konudaki duruşunu paylaştı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün de gündeme aldığı e-sporun gittikçe yaygınlaşan bir kavram olduğunu ve çocukların ve gençlerin gündemini çokça meşgul ettiğini görüyoruz. Yeşilay olarak e-spora yaklaşımınız nedir? E spor, aslında kelime olarak tartışılması gereken bir kavramdır. Spor kelimesinin tarihsel gelişimine ve sürecine baktığımızda, sporun temel amacının, insanın bedensel ve zihinsel sağlığını artırmak için gerek bireysel gerekse grup olarak yapılan bedensel aktiviteler olduğunu görüyoruz. İnsan kendini korumak için spor yapmış; kaçmış, kovalamış, tırmanmış, daha sonra bunlar hayatının parçası olmuş. İşin içine eğlence de katılmış; rekabet duygusu, yarışmak gibi. Bireysel başlayan yarışlardan sonra takım oyunları oluşmuş. Hayatın merkezindeki eylemlerden biri. Spor dediğinizde hangi dal olursa olsun aklımıza gelen ilk şey beden sağlığıdır. Daha sonra da zihinsel sağlık ya da ruh sağlığı gelir. Yani bedenin sağlıklı bir şekilde hareket edebilmesi anlamına gelir. E-spor olarak adlandırılan dijital oyunlarda klavye var, masada oturuyorsunuz ve ekran üzerinden sanal bir faaliyette bulunuyorsunuz. Muhtemelen kapalı, karanlık bir mekânda sandalyeden kalkmıyorsunuz. Bütün bu çerçevede beden sağlığı lehine herhangi bir şey olmadığı gibi bilgi gelişime zarar veren ve hastalıklara sebep olan çok sayıda faktör var. Dolayısıyla bütün bunları göz önünde bulundurduğumuzda dijital oyunlara spor adının verilmesinin temel bir yanlış olduğunu düşünüyoruz. Yeşilay olarak temel duruşumuz bu. Özellikle çocuklar, gençler ve anne babalar için dijital oyunların spor olarak isimlendirilmesi yapılan faaliyetle alakalı ortaya çıkabilecek zararların ciddi anlamda göz ardı edilmesine, zararları önleme anlamında da ihmallerin ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Bu nedenle dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var.
Bu durumda, “E-spor dediğimiz şey dijital oyunlardır ve dijital oyunların ortaya çıkarabileceği bütün riskleri içerir.” diyebilir miyiz?
Diyebiliriz ancak eksik olur. Çünkü e-spor olarak adlandırılan yapı ve organizasyonlarda bireysel kullanımın yanı sıra seyir ve bahis yani kumar odaklı bir ekonomi ve endüstri var. Dolayısıyla e-sporda çocuklarımız ve gençlerimiz sadece dijital oyunları oynamıyorlar aynı zamanda çok uzun saatlerini seyretme ile geçiriyor ve oyunlar üzerinden bahislere girerek erken yaşlarda kumara bulaşıyorlar. Yani iş sadece oyun oynama ile kalmıyor çok yönlü ve ciddi zararların ortaya çıkması söz konusu oluyor.
O halde dijital oyunlara tamamen karşı mı duruyorsunuz?
Bir şeye tamamen karşı olmaktan ziyade burada temel bir duruşumuzun olması gerekiyor. Eğer biz dijital oyunlara spor gözüyle bakarsak o zaman sporun istifade ettiği tüm alanlardan ve mecralardan onların da istifade etmesi gerekir. Oysa dijital oyunları oyun kategorisinde ele alırsanız ya da zihinsel gelişim açısından ele alırsanız -ki bu da tartışmalıdır- o zaman farklı bir kategori olur. Bizim ayırt etmemiz gereken nokta şu; insanların eğlence amaçlı hayatlarının merkezine koymadıkları, yaşam kalitelerini bozmayan, günlük hayat aktivitelerini engellemeyen internet oyunu oynamasına itirazımız yok. Bu noktada dijital oyunlar neden tehlikeli? Neden bir briç ya da satranç gibi değil? Burada risk doğduğu için itirazımız var. Bütün dijital oyunların bir süresi yok. Bitmiyor. Hayatınızı ona göre şekillendirmek zorunda kalıyorsunuz. İşin içerisinde ekonomik güç ve para kazanma da girince hayatınızın merkezine koyuyorsunuz. Bu işi profesyonel yapanlar olabilir fakat sorun çocuklara ve gençlere verdiğiniz mesajda. Gençler ve çocuklar koşarak, terleyerek, efor sarf ederek spor yapacaklarına sürekli masada oturarak sadece parmaklarını kullanarak dijital oyun oynamayı tercih ederlerse bir nesli kaybederiz. Hareketsiz, beden sağlığı yerinde olmayan, zihinsel süreçleri de asla sağlıklı gelişmeyen, sadece bir yere odaklanmış bir nesil gelişir. Burada büyük bir tehlike var.
E-spora çocuklar neden ilgi duyuyor?
Çocukların ve gençlerin bilgisayar oyunlarından hoşlanması kadar doğal bir süreç yok. Gerçek hayattaki oyunların içerisinde olabilecek zorlanma ve riskler dijital oyunlarda yok, ulaşılabilirliği fazla ve kolay, çocuk ve gençler arasında popüler, oyun endüstrisinin oluşturmaya ve oyunları/ oyuncuları cazip kılmaya çalıştığı bir pazarlama sistemi mevcut, buna bağlı yine endüstrinin oluşturmaya çalıştığı cazip görünen bir kültür var, gerçek olması zor da olsa çocuk ve gençlerin bunu çok net kestiremeyecekleri vaatleri var vs. Öte yandan da gerçek hayatta oyun oynama imkanları ve mekanları her geçen gün daralan, dersler ve ödevler arasında sıkışıp kalan, akranlarıyla okul dışında sosyalleşme imkanlarını günden güne kaybeden çocuklarımız ve gençlerimiz doğaldır ki dijital oyunlara ilgi gösterirler.
E-spor çocukların psikolojisini ve gelişimini nasıl etkiliyor?
Öncelikli olarak bizi bekleyen tehlike bütün dijital oyunlarda, buna e-spor da deseler, oyun bağımlılığı riski var. Dünya Sağlık Örgütü oyun bağımlılığını hastalık olarak tanımladı. Oyun oynamada kendini kontrol gücünün ciddi anlamda azalması/zarar görmesi, oyun oynamanın diğer ilgilerin ve günlük faaliyetlerin önüne geçmesi, oyun oynamaya yönelik diğer faaliyetlere kıyasla artan bir öncelik verilmesi ve olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına rağmen devam etmesi kriterleri oluştuysa artık masum bir oyun oynama davranışından değil oyun bağımlılığından bahsetmek zorundayız. Ve neticede doğal sürecinde yapması gereken zorunlulukları, dersleri, akademik hayatı, sporu, sosyal ilişkileri yok eden bir bağımlılık süreciyle karşı karşıya kalıyoruz. Asıl risk burada. Kontrol edilmeyen masum bir oyun davranışı bir süre sonra oyun bağımlılığına dönebilir. Bu gerçekten kişinin yaşam kalitesini etkileyen ve günlük işlevselliğini bozan bir hastalık haline gelir.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi bu noktada nasıl korumamız gerekir?
Çocukların bilgisayar ve internetle tanışmalarını asla engelleyemeyiz. Bu çağımızın bir gerçeği; ama kırmızı çizgilerimiz var. Bunlar basit ve uygulanamaz değil. Çocuklarımızı 2-3 yaşa kadar ekranla karşılaştırmamalıyız. Ellerine başka malzemeler vermeliyiz. Onlarla biz oynamalıyız. Ekranla tanıştıklarında ise ebeveynler olarak bunu kontrol altında tutuyoruz. Sınır koyuyoruz. Çok basit iki kırmızı çizgiden bahsediyorum. Birincisi çocuğun oynadığı oyunu kontrol etmek. Nasıl bir oyun oynuyor? Bu oyundan zarar görür mü? Psikolojik ve davranışsal olarak kötü örnekler var mıdır? İkincisi ise süreyi doğru ayarlamak. “Canım oyun oynamak istiyor, saatlerce oyun oynayabilirim.” diyemez çocuk. İçeriği ebeveynlerce belirlenir ve mesela günde yarım saat oynayabilir. Bu süre yaşa göre artırılabilir. Asla telefonla veya bilgisayarla sınırsız oynamamalı. Bunu korumak için de devreye gerçek spor giriyor. Çünkü çocukların yetenekleri farklı olabilir. Top ile oyunları iyi değilse suda iyidir. Suda iyi değilse koşmada, tırmanmada iyidir. Spor faaliyetleri tarih içinde büyük bir yelpazeye sahip olmuş. Bunların hepsi bedensel hareket içeren sağlıklı aktiviteler.
Ekran karşısında zaman geçirme konusunda çocuğun yaşına göre değerlendirdiğinizde uygun süreler nelerdir?
İlkokul sonuna kadar ilk dört yıldaki süre anne-baba tarafından kontrol edilebilir bir süredir. Yarım saat veya kırk dakika olabilir. Daha sonraki süreçte süre, birçok faktöre göre değişebilir. Bunlardan biri çocuğun akademik hayatı ve buradaki performansıdır. Ödevini yapmayan, kendi sorumluluğunu yerine getirmeyen çocuğa bilgisayar vermek mümkün değildir. Ya da belki bağımlılığa aday, bilgisayardan koparamadığımız çocuk grubu var. Onlara ebeveynler “Yalnızca hafta sonu izin verdiğimiz zamanlarda oynayabilirsin.” diyebilir. Bir gün içerisinde kişi 3-4 saat bedensel ve zihinsel süreçlerine katkı sağlamayacak bir şeyle uğraşıp bir yere çakılı kalıyorsa buna itiraz etmemiz gerekir. Bunu iyi yönetmek de ebeveyn için çocuğa alternatif bulmakla alakalıdır. Spor önemli bir alternatiftir. Çocuklar sanatsal faaliyetlere yönlendirilebilir. En önemlisi de çocuğu çocukla buluşturmaktır. Siz bunu yaparsanız onlar zaten kendi dünyalarını kurarlar. Ancak siz oraya bilgisayarı koyuyorsanız o dünya orada var zaten.
Dijital oyunlar çocukların derslerini nasıl etkiliyor? Size göre bu gelecekteki iş ve meslek hayatını nasıl şekillendirir?
Bütün online oyunlar çocukların ders performansını düşürür. Ders mi, oyun mu dediğinizde önemli bir kısmı oyunu tercih eder. İlk ve ortaokul dönemindeki çocuklarda ekrana aşırı bakmak dikkat ve konsantrasyonlarında problemler oluşturuyor. Çünkü ekrandaki eğlenceyi derslerde ve kitaplarda göremiyorlar. O zaman keyif aldığı alanlara odaklanan, keyif almadığı alanlardan kaçan ve dikkati dağılan bir grupla karşı karşıya kalıyoruz. Bu da akademik olarak ciddi problem yaratıyor. Bu tür çocuklarda yakın bir akademik takip yapmamız, akademik hayatlarındaki desteği vermemiz çok önemli. Temelde eksiklik olursa sonra onları kapatmak zor olabiliyor.
E-spor kendi içindeki bağımlılığın yanı sıra, bahis alanı olarak da kumar bağımlılığı riski taşıyor. Bunların olası zararlarından söz edebilir misiniz?
E-spor adı altında yapılan faaliyetlerin takibindeki en önemli sebeplerden bir tanesi de bahis adı altındaki kumar ayağının olmasıdır. Konuyla ilgili yapılan araştırmalar da dijital oyunlar ile dijital kumar arasında açık ve net ilişki olduğunu gösteriyor. Bu ilişkiyi oluşturan ve etrafında kümelenen bir endüstri var. Aslında bütün bağımlılıklarda karşımızda duran en büyük unsur bu endüstriler. Tütünde(sigara) de alkolde de maddede de kumarda da bu işten para kazananlar bu işi legal hale getirmeye çalışıyor. Kampanyalar yaparak insanları kendi taraflarına çekmeye çalışıyorlar. Bağımlılıkların her türü ruhen ve bedenen insana zarar veriyor. Biz de bu yüzden onların karşısında durmaya çalışıyoruz.
E-spor konusunda ailelere önerileriniz nelerdir?
Birincisi, internet bilinçli kullanılmalı. Aileler bu konuda doğru bilgiye ulaşmalılar ve çocuklarını sıkı takip etmeliler. Daha önce söylediğim kırmızı çizgileri uygulamalılar. Çocukların sporla tanışmaları çok önemli. Sporun beden, zihin ve ruh sağlığı açısından ciddi faydaları var. Bağımlılıklardan koruyucu yanlarını net olarak biliyoruz. Çocukların sadece okula giden, ders çalışan bireyler değil; sosyal hayatlarında etkin, iyi ilişkiler kurabilen, sosyal becerileri olabilen, bir spor ya da sanatsal bir uğraşla beden ve ruh sağlığına katkı sağlayan bireyler olmaları gerekiyor.