Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1049
Sağlıklı Yaşam
Artan Obezite, TBMM’nin de Gündeminde
Türkiye’nin obezitede Avrupa’da birinci sıraya yerleşmesi ve beraberinde yaşanan sağlık sorunlarını tespit etmek amacıyla, 2018 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Obezite ile Mücadele Alt Komisyonu oluşturuldu. Komisyonun obezite konusundaki çalışmalarını Komisyon Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır ile konuştuk.
Komisyonu TBMM’de ne zaman ve hangi amaçla oluşturuldu?
2018 yılında TBMM Dilekçe Komisyonumuza yapılan başvurularda; fazla kiloluluk ve obezitenin yaygınlaşmasıyla bireylerin başvurduğu çözüm yollarından biri olan mide küçültme ameliyatı sonrasında yaşanan ölüm vakalarının artması şikayetiyle, gerekli önlemlerin alınması talepleri dikkatimizi çekmiştir. Dilekçelerde; “bariatrik cerrahi” olarak adlandırılan mide küçültme ameliyatlarının obezite sorununu ortadan kaldırması için son zamanlarda giderek yaygınlaştığı belirtilerek, cerrahi uygulama sonrasında ölüm olaylarının arttığı iddia edilmekte; bu kapsamda vatandaşların bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi, hekim ve sağlık kuruluşundan kaynaklanan hatanın azaltılması ile kâr amacı güderek hasta mağduriyetine sebebiyet verenlerin cezalandırılmasına ilişkin önlemlerin alınması istenmiştir. Dilekçe Komisyonu Genel Kurulu’nun 31 Ekim 2018 tarihli toplantısında “Obezite ile Mücadele Yöntemleri ve Cerrahi Uygulamadaki Malpraktis İddiaların Araştırılması ve Alınabilecek Önlemlerin Belirlenmesi Alt Komisyonu” kurulmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar dilekçelerde mide küçültme ameliyatlarında hekim hatası şikayet edilse de komisyon olarak sorunun kaynağını irdelemeyi görev bildik ve obeziteyle mücadele konusunu öncelikle ele aldık. Zira obezite, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer alan küresel bir salgındır.
OBEZİTE TÜM YÖNLERİYLE ELE ALINDI
Obezite ile mücadele kapsamında, Obezite ile Mücadele Alt Komisyonu’nun çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanunun 8’inci maddesinin ikinci fıkrasında sayılan; kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile özel kuruluşlardan her türlü bilgi ve belgeyi almak, ilgilileri çağırıp bilgi almak, idari denetimin yapılmasını istemek, bilirkişi görevlendirmek ve yerinde inceleme yapmak yetkilerini kullanabilmesine dair hükümler doğrultusunda konu ile ilgili tarafların dinlendiği 11 toplantı ve bir yerinde inceleme (İstanbul) gerçekleştirdik.
Sorunun en temelden ele alınarak araştırılması ve çözüm önerileri getirilmesi adına başta Cumhurbaşkanlığı ve Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm paydaş bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar, Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi, Türkiye Belediyeler Birliği ve obezite üzerinde çalışmaları olan sivil toplum örgütleri ile görsel medyada toplumu bu anlamda yönlendiren tanınmış simalar ile iş birliği yaparak alt komisyon toplantılarımızda kendilerinden özel sunumlar aldık ve çalışmalarımızı bilimsel temeller üzerine oturttuk. Ayrıca bakanlık çalışmalarını yerinde görmek adına İstanbul’da obezite tedavi merkezlerini ziyaret ederek tedavi yöntemleri hakkında yerinde incelemeler gerçekleştirdik.
ÇOK GENİŞ YELPAZEDE GÖRÜŞLER ALINDI
Hangi kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapıyorsunuz?
Obezite, dünyada dört milyon insanın ölümüne yol açmakta ve tüm yaş grubundaki insanlarda hastalık riskini artırmaktadır. Fazla kiloluluk ve obezite eğilimlerinin, özellikle okul çağındaki çocuk ve yetişkinler arasında yükselmeye devam etmesi bizler için bir diğer endişe kaynağıdır. Başkanlığını yürüttüğüm alt komisyonun çalışmaları kapsamında; Sağlık Bakanlığından Türk Tabipleri Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü’ne; Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, Türkiye Diyetisyenler Derneği, Türkiye Spor Hekimleri Derneği ve Türkiye Diyabet Vakfından Obezite Diyetisyenliği Derneğine; Tarım ve Orman Bakanlığından, Ticaret ve Milli Eğitim Bakanlıklarından RTÜK’e; Spor ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Türkiye Belediyeler Birliğinden toplumda tanınmış isimler Dr. Ender Saraç ve Doç. Dr. Emel Ergül gibi isimler ve kurumların bilgi ve görüşlerine başvuruldu. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından görüşler alındı. Ayrıca Sağlık Bakanlığımızdan COVID-19 pandemisi ve obezite konusunda, obezitenin önlenmesi ve obeziteyle mücadeleye ilişkin yapılan çalışmalar ve gelecekte yapılabileceklere dair öneriler konusunda bilgi alınmıştır. 1-2 Ağustos 2019 tarihlerinde, Cumhurbaşkanlığının 100 günlük Eylem Planlarında kurulması öngörülen obezite merkezlerinden İstanbul ilindekiler ile diğer faaliyetler yerinde incelenmiş olup, ilgili müdürlüklerden brifing alınmıştır.
“OBEZİTE FARKINDALIĞI OLUŞTURDUK”
Hareketli bir yaşam tarzını yaygınlaştırmak için ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Başta Sağlık Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve yerel yönetimler olmak üzere ülke çapında hareketliliğin arttırılması adına spor alanları, bisiklet yolları, millet bahçeleri, sosyal donatılar, obezite tedavi merkezleri gibi imkânların giderek artırıldığını bilmekteyiz. Bu konuda paydaşları bir araya getirerek daha iyi hale getirilmesi noktasında kendimizi itici bir güç olarak görüyoruz. Bu toplantılarla hem kamuoyuna yaptıkları çalışmaları anlatmış oldular hem de yapacakları çalışmaları kamuoyuna açıklayarak hedeflerini paylaştılar. Bir nevi aracı duruşumuzla bir farkındalık oluşturmaya çalıştık.
COVID-19 salgını sonrası alınan tedbirler ile toplumsal hareketliliğin iyice azaldığını tespit ettik. Bu aşamadan sonra COVID-19 pandemisi sırasında ülkemizde yaşanan hareketsizliğe ve kilo artışına dikkat çekmek için 28 Nisan 2021 tarihinde 11’inci ve son toplantımızı düzenledik.
Obezite sorununu bertaraf etmek için ne gibi politikalar uygulanıyor?
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin yürürlüğe girmesinden bu yana yürütme erki olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde ilan edilen 1. ve 2. Yüz Günlük Eylem Planları başta olmak üzere tüm bakanlıkların obezite sorununun çözümüne yönelik çalışmaları olduğu aşikârdır. Sağlık Bakanlığı sorunun kaynağına yakınlığı nedeniyle her konuya hakimdir. Bu yönde çalışmalarını yaparken öncelikle her toplumun farklı yeme içme alışkanlığı olduğu, gelişmişlik düzeyine bağlı olarak tedavi yöntemlerine erişimin farklı olduğu bilinmektedir. Ülkemiz olarak tüm bilimsel veriler incelenmekte olup kullanılan tedavi yöntemleri ülkemiz şartları da göz önüne alınarak belirlenmektedir. Dünyada uygulanan obezite tedavi yöntemleri yakından izlenmektedir. Toplumsal bilincin arttırılması adına bakanlıkların yerel yönetimlerle iş birliklerini geliştirmeye devam ettiği bilinmektedir. Toplumsal desteğe ihtiyaç duyan çocuk, engelli ve yaşlılarımızın sağlıklı yemeğe erişimi ve hareketliliğini artırma adına da ayrıca çalışmalar yapılmaktadır. Okul çağına adım atıldığından itibaren çocuklarımızın gelişimi takip edilmekte, Milli Eğitim Bakanlığı ile yürütülen projelerle obezite eğilimi olan çocuklar tespit edilmektedir. Ayrıca okul kantinlerinde satılacak gıdaların sağlıklı olması noktasında çalışmalar yapılmaktadır. Orta ve yüksek öğretimdeki gençlerimizin özendirilmesi adına millî sporculara burs sağlanması noktasında özel eğitim kurumları ile protokoller yapılmaktadır.
Sağlık Bakanlığımızın obezite sorununun çözümünde son çare olarak görülmesini arzuladığımız mide küçültme ameliyatlarının “Deneyimli Cerrah, Donanımlı Merkez, İyi Hazırlanmış Hasta” üçgeninde sağlam temeller üzerinde inşa edilerek yapılması noktasında çalışmaları devam etmektedir. Her bakanlığın kendi yasal sınırları içerisinde toplumun bilinçlendirilmesi, hareketliliğin arttırılması, sağlıklı beslenme noktasında çalışmaları bulunmaktadır. Gerektiğinde bilgilendirme toplantıları, kamu spotları, broşür, ilan gibi yazılı ve görsel medya aracılığı ile toplumda bir farkındalık yaratılmaya çalışılmaktadır.
OBEZİTE, COVID-19’DA CİDDİ RİSK TAŞIYOR
Komisyonunuzun COVID-19'un obeziteye etkileri konusunda elde ettiği veriler hakkında bilgi verir misiniz?
Dünya Obezite Federasyonu’na göre, salgında Şubat 2021 sonuna kadar COVID-19 kaynaklı 2,5 milyon civarında ölümün yaklaşık 2,2 milyonunun yetişkin nüfusunun yarısından fazlası aşırı kilolu olan ülkelerde gerçekleştiği kaydedilmiş, yetişkin nüfusun yarısından fazlasının aşırı kilolu olduğu ülkelerde yeni tip koronavirüsten ölüm oranlarının, diğer ülkelerden yaklaşık 10 kat daha fazla olduğu bildirilmiştir.
Obez kişilerin test ve aşılama için öncelik gruplarına dahil edilmesi gerektiği ifade edildiği ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün obezitenin kendi başına küresel bir salgın olduğu konusundaki uyarısına yer verilen raporda ayrıca, COVID-19 salgınında aşırı kiloluların hastaneye yatma, yoğun bakıma kaldırılma veya solunum cihazına bağlanma ihtimalinin arttığı, örneğin İngiltere'de fazla kiloluların yoğun bakıma kaldırılma olasılığının diğerlerinden yüzde 67 daha fazla olduğu, vurgulanmıştır.
Türkiye’nin obezite risk haritası konusunda neler söyleyebilirsiniz? Obezite en çok hangi bölge ya da illerde yaygın?
Ülkemizde obezite riski hemen hemen her bölgemizde mevcuttur. Bölgenin gelişmişlik düzeyi, eğitim seviyesi, yaşam kalitesi, hareketlilik düzeyi, iş gücünün niteliği gibi hususlar nedeniyle bazı bölgelerde bu oranların yüksekliği söz konusudur. Yapılan araştırmalarda obezitenin doğudan batıya gidildikçe artış eğiliminde olduğu gerçektir. Son yayınlanan çalışmalara göre Türkiye'de obezitenin en yüksek görüldüğü bölgeler yüzde 37,5 ile Batı Karadeniz ve yüzde 36,9 ile Orta Anadolu olurken, en az görüldüğü bölgeler ise yüzde 24,2 ile Güneydoğu Anadolu ve yüzde 24,5 ile Orta Doğu Anadolu’dur. Kadınlarda obezite oranının yüzde 39,1, erkeklerde ise yüzde 24,6 olduğu belirlenmiştir. Nüfusun yüzde 34'ünün ise aşırı kilolu olduğu belirtilirken erkeklerde bu oran yüzde 39,9, kadınlarda ise yüzde 27,6 olarak açıklanmıştır.
Ancak Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yüksek obezite oranlarına rastlanırken Akdeniz tipi beslenmesi ile alışılagelen Ege Bölgesi’nde de azımsanmayacak derecede obezite oranları belirlenmiştir. Buna karşın obezite en az Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görülmektedir.
Geçtiğimiz günlerde “obeziteye neden olan ürünlere ulaşımın zorlaştırılmasına” dair bir öneride bulundunuz. Bu önerinizin içeriğinden bahsedebilir misiniz?
Komisyonumuzun yaptığı 11 toplantı sonucunda, obezitenin çocuğun anne rahmine düşmeden önce planlanmasının yapılarak sağlıklı bir beslenme ile gelişiminin sağlanması noktasında tüm paydaşlar ile ortak bir fikrimiz oluştu. Yapılan araştırmalar çocuklarımızın da obezite tuzağında olduğunu göstermektedir. Özellikle Ticaret Bakanlığı ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile ortak çalışma yapılarak tüketimi tavsiye edilmeyen gıda reklamlarının belirli bir saatten sonraya alınması konusunda bir fikrimiz var. Raporumuzun sonuç kısmında da açıklanacağı üzere gerekirse perakende satış noktalarında rafların çocuklarımızın erişiminden biraz daha uzaklaştırılması yönünde çabamız var. Ayrıca “beyaz ekmek” olarak tabir edilen ve kilo alımında etkisi olduğu bilinen tahıl ürünlerinden alınan vergilerin yükseltilmesi, tam tahıllı ekmek ve türevi gıdalarda ulaşılabilirliği artırmak adına vergilerin düşürülmesinin yerinde olacağı kanaatindeyiz. Raporumuzda özellikle çocuklarımız için cazibeli hale gelen oyuncak-çikolata gibi özendirici ürünler konusunda da bazı önleyici tavsiyelerimiz bulunmaktadır.
Tabii ki burada ticari ve ekonomik dengeler göz önünde tutulacaktır. Ancak önceliğimizin her zaman insan sağlığı olması nedeniyle, ülkemizde obezite sorununun en küçük yaştan itibaren sıkı bir şekilde, koordinasyonlu bir yöntemle ele alınması gerektiği kanaatindeyiz.
Prof. Dr. MUSTAFA ARAZ KİMDİR?
Prof. Dr. Mustafa Araz, 1967 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1991 yılında mezun oldu. 1996 yılında aynı üniversiteden uzmanlığını aldı. 1997 yılında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı’nda göreve başlayan Mustafa Araz’ın kliniksel uzmanlık alanı iç hastalıkları, endokrinoloji ve metabolizma hastalıklarıdır. Prof. Dr. Mustafa Araz halen Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde görev yapıyor.