Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1092
Bağımlılık İle Mücadelenin Temeli: Bilinçlendirme Ve Farkındalık Çalışmaları
Bağımlılıkla mücadelede eğitimden farkındalık kampanyalarına, bilinçlendirme faaliyetlerinden medyanın rolüne kadar birçok etken, mücadelenin bel kemiğini oluşturuyor. Yeşilay Eğitim Yönetimi Müdürlüğü Kıdemli Gelişim Psikoloğu Nihan Sönmez ile eğitim ve bilinçlendirmenin önemini konuştuk.
Bağımlılık sadece bireyleri değil çevrelerini, ailelerini ve dolayısıyla tüm toplumu etkileyen karmaşık ve çok yönlü bir halk sağlığı sorunu. Alkol, sigara, madde, kumar ve teknoloji gibi farklı bağımlılık türleri, ekonomik kayıplardan tutun da ölüme kadar giden istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına yol açıyor. Bütün bu bağımlılık türleriyle mücadele, yalnızca tedaviyle sınırlı kaldığında yetersiz oluyor. Bağımlılığı önlemede, eğitim, bilinçlendirme ve farkındalık çalışmaları gibi birçok parametrenin devreye girmesi gerekiyor.
MÜCADELENİN TEMELİ EĞİTİM
Her konuda çözüm eğitimden geçtiği gibi bağımlılıklarla mücadelede de eğitim en etkin araçlardan biri. Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde verilen doğru eğitim, bağımlılık riskini önemli ölçüde azaltıyor. Bağımlılıkların yaratacağı risklerin okul çağından itibaren farkındalık yaratmak üzere eğitim müfredatlarına eklenmesi ve sürece ailelerin de dâhil edilmesi mücadele noktasında etkili bir koruma sağlıyor. Çocukluk çağına ek olarak üniversite düzeyindeki eğitimler de gençlerin bağımlılıklar konusunda bilinçlenmesine katkı sağlıyor. İş yerlerinde düzenlenen seminerler ve eğitim programları da yetişkinlere yönelik atılacak etkili adımlar arasında yer alıyor.
“Bağımlılık, yalnızca bireyi değil, aynı zamanda çevresini ve toplumu da etkileyen geniş kapsamlı bir hastalık. Bu yüzden, sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir gelecek inşa etmek için bağımlılıkla mücadele çok kritik bir yerde. Yeşilay olarak bağımlılıklarla mücadeleyi, önleme, erken müdahale, tedavi ve rehabilitasyonu bir bütün olarak ele alan çok boyutlu ve kapsayıcı bir yaklaşım olarak benimsiyoruz” diyen Uzman Psikolog Nihan Sönmez bu kapsamda, topluma sağlıklı bir yaşam kültürü kazandırmak ve bireylerin bağımlılık riskinden korunmasını sağlamak için eğitim, farkındalık ve medyanın gücünü kullandıklarını söylüyor.
Uzman Psikolog Nihan Sönmez önleme ve erken müdahalenin önemine dikkat çekerken, “Bilimsel çalışmalar, erken yaşlardan itibaren gerçekleştirilen önleme çalışmalarının bağımlılık yapıcı maddelerin kullanım yaşını geciktirdiğini, madde kullanımını ve bağımlılık gelişimini önemli ölçüde azalttığını gösteriyor. Bunun yanı sıra, bağımlılıkla mücadelede önleme faaliyetlerine yapılan yatırımlar, tedavi ve rehabilitasyon süreçlerine kıyasla çok daha düşük maliyetli ve etkili. Bu sebeple bağımlılıkların olumsuz etkilerinin henüz ortaya çıkmadan önlenebilmesi ve bağımlılıklar gelişmeden riskli durumun fark edilip erken müdahale edilebilmesi çok kıymetli” diyor.
Bağımlılıkta önleme çalışmalarının üç temel aşamada modellendiğini söyleyen Uzman Psikolog Sönmez, “İlk aşamada, henüz maddeyle tanışmamış veya riskli davranışlar göstermeyen bireyler için çalışmalar yapılır. Bu aşama, bağımlılık riskini henüz başlamadan ortadan kaldırmayı amaçlar. Farkındalık için yürütülen faaliyetler ve eğitim çalışmaları daha çok bu kapsamdadır. İkinci aşamada, madde kullanmaya veya riskli davranışlar göstermeye başlamış ancak bağımlı olmayan bireylere yönelik koruyucu müdahaleler yer alır. Üçüncü aşamada ise, kimyasal veya davranışsal bağımlılıklara sahip bireylerin kullanımı bırakması, bırakmış olanların tekrar başlamasının önlenmesi ve bağımlılıkların yol açtığı zararların azaltılması hedeflenir” diyor.
Bağımlılıkla mücadelede önleme çalışmalarının, risk faktörlerini azaltıp koruyucu faktörleri artırmayı hedeflediğini belirten Sönmez sözlerini şöyle sürdürüyor: “Herkes bağımlı olabilir ama risk faktörleri, bireyi bağımlılığa daha yatkın hâle getiren durumlardır. Örneğin; stresle baş edememe, aile içindeki sorunlar, dürtüsellik, ihmal ve istismar, zayıf sosyal ilişkiler, ailede veya arkadaş çevresinde madde kullanımı, erken yaşta deneme, aile içinde bağımlı bireylerin olması gibi durumlar risk faktörleridir.”
Ebeveynlerin, ailenin ve arkadaşların bağımlılık yapıcı maddelere veya kumar gibi bağımlılık yapıcı davranışlara yönelik tutumlarının da etkili olduğuna dikkat çeken Sönmez, “Bu madde veya davranışların normal karşılanması veya özendirici şekillerde sunulması da bağımlılıklar açısından risklidir. Koruyucu faktörler ise risk faktörlerinin aksine, kişiyi bağımlılığa karşı daha dirençli kılar. Sevgi ve destek dolu bir aile ortamı, sağlıklı arkadaşlıklar ve iyi sosyal-duygusal beceriler bu konuda kritik öneme sahip. Stres yönetimi, problem çözme ve etkili iletişim gibi yaşam becerileri de bağımlılıklara karşı koruyucu role sahip” diyor. Sönmez özellikle ergenlik döneminin hem biyolojik hem de sosyal olarak bu faktörlerin etkisinin arttığı, kritik bir dönem olarak öne çıktığını vurguluyor. Sönmez, önleme çalışmalarında çocukları, gençleri ve aileleri bilinçlendirmek; güçlü bağlar kurmalarını desteklemenin çok önemli olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: “Toplumsal düzeyde ise farkındalık çalışmaları, olumlu rol modellerin sunulması ve maddelere erişimin zorlaştırılması ile koruyucu etkiler yaratılabilir.”
BAĞIMLILIKLARI ÖNLEYİCİ EĞİTİM PROGRAMLARI
Bağımlılıkla mücadelede eğitimin rolü tartışılmaz. Toplumu bağımlılığın zararları hakkında bilinçlendiren ve koruyucu beceriler kazandırmayı hedefleyen eğitim programları, etkili bir önleme aracı olarak karşımıza çıkıyor. Dünyada ve ülkemizde etkililiği kanıtlanmış programlar olduğunu söyleyen Uzman Psikolog Nihan Sönmez “Yeşilay olarak, önleme ve erken müdahale stratejilerimizde kanıta dayalı, etkililiği ölçülmüş eğitim programlarımız ayrı bir yer tutuyor” diyor ve ekliyor: “Temelde üç eğitim programımız bulunuyor. Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM), bu alandaki en kapsamlı çalışmalarımızdan biri. 2014 yılında hayata geçirilen TBM, sağlıklı yaşam ile teknoloji, tütün, alkol, kumar ve madde bağımlılıkları gibi başlıklarda toplumun bilgi düzeyini artırmayı ve sağlıklı yaşam bilinci oluşturmayı amaçlıyor. Okul öncesinden yetişkinliğe, her yaşın ihtiyacına uygun olarak özelleştirilmiş bu program, her yıl milyonlarca öğrenci ve yetişkine ulaşıyor. Bireylerin bağımlılıkla ilgili farkındalığını artırırken, onları bağımlılık riskine karşı daha dirençli hâle getiriyor. Yeşilay Yaşam Becerileri Eğitim Programı (YYBE) ise özellikle ergenler için hazırlanmış, koruyucu bir program. Etkinliklerle ilerleyen bu program, öğrencilere öz farkındalık geliştirme, zorlayıcı duygularla baş etme, akran ilişkilerini düzenleme ve hayır diyebilme gibi beceriler kazandırıyor. Şu ana kadar bu programla yüz binlerce öğrenciye ulaştık ve bu sayıyı her yıl artırmaya devam ediyoruz. Bir diğer programımız olan Okulda Bağımlılığa Müdahale Programı (OBM), henüz bağımlı olmamış ancak sigara, alkol, madde kullanımı veya riskli internet, oyun, kumar ve bahis oynama davranışları sergileyen öğrencilere yönelik erken müdahale sağlıyor ve onların bağımlılık düzeyine ulaşmadan korunmasını hedefliyor. Bu programla da, psikolojik danışman öğretmenlerin öğrencilerin bağımlı olmadan müdahale etmelerini, öğrenciyi desteklemelerini ve onları eğitim sisteminden koparmadan kazanmayı hedefliyoruz.”
SORUNU YOK SAYMAK YERİNE GÖRÜNÜR KILMAK
Bağımlılık türleri her ne kadar farklı alanlar olsa da özünde bireyi esir alan ve halk sağlığına kadar uzanan geniş bir sorunu kapsıyor. Görmezden gelmek, önem vermemek ise sorunun büyümesine yol açıyor. Farkındalık ise, sorunu yok saymak yerine görünür kılmaktan geçiyor. Bağımlılıkla ilgili toplumda yanlış inanışlar ve önyargılar olduğunu ifade eden Uzman Psikolog Nihan Sönmez, “Pek çok kişi bağımlılığı irade eksikliği, karakter zayıflığı veya ahlaki yetersizlik olarak değerlendirir ancak bağımlılık bir sağlık sorunudur. Bu yanlış algı hem bağımlı bireylerin dışlanmasına ve damgalanmasına yol açıyor, hem de toplumda bağımlılığa dair sağlıklı bir diyaloğun kurulmasını engelliyor. Bağımlılıkla mücadelede farkındalık çalışmaları, bireysel ve toplumsal değişim yaratmanın etkili yollarından biridir” diyor.
Önleme alanında gerçekleştirilen farkındalık çalışmalarının, toplumu bağımlılıkla ilgili doğru bir şekilde bilinçlendirirken, sağlıklı alışkanlıklar geliştirmeye ve riskli davranışlardan uzak durmaya da teşvik ettiğini belirten Sönmez, “Gençler, çocuklar, aileler, öğretmenler ve toplum liderleri, sağlık çalışanları, sivil toplum kuruluşları gibi paydaşların sürece katılımı ise kolektif bir sorumluluk bilincinin oluşmasına ve toplumsal dayanışmanın güçlenmesine yardımcı oluyor” diyor.
GENÇLERE YÖNELİK ETKİNLİKLER
Sönmez özellikle gençlere yönelik düzenlenen etkinliklerin, bağımlılıkların zararlarına dikkat çekerken aynı zamanda sağlıklı alternatifler de sunduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Liseler Arası Münazara Turnuvası, gençlere sağlıklı bir alternatif uğraş sunarken, onları eleştirel düşünme, hızlı karar alma ve hayır deme becerilerini geliştiren önemli projelerimizden biri. Ayrıca Genç Yeşilay Üniversite kulüpleri, “Benim Kulübüm Yeşilay” projesi, gençlik kampları, akran eğitimleri, bisiklet turları, diğer sosyal ve sportif etkinlikler de gençlik ve gönüllülük kapsamında yaptığımız faaliyetlerden. Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yarışması, Sağlıklı Fikirler Kısa Film Yarışması, Uluslararası Karikatür yarışması gibi yarışmalarla da toplumu bağımlılıklarla ilgili düşünmeye, sorgulamaya, eserler üretmeye teşvik ediyoruz.”
Bağımsızlık Seferberliği’ni “Yeşilay'ın bağımlılıklarla mücadele kapsamında başlattığı, yereldeki aktörlerin aktif katılımıyla bağımlılıkla mücadelede toplumsal dayanışmayı güçlendirmeyi hedefleyen bir proje” olarak tanımlayan Sönmez, “İl ve mahalle düzeyinde gönüllüler, muhtarlar, öğretmenler, sağlık çalışanları ve sivil toplum temsilcilerinin iş birliği ile bağımlılıkla mücadele çabalarını toplumun her kesimine ulaştırmayı amaçlıyoruz” diyor.
“HER BİR BİREY İÇİN ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Yeşilay Eğitim Yönetimi Müdürlüğü Kıdemli Gelişim Psikoloğu Nihan Sönmez, “Yeşilay olarak, bağımlılıklarla mücadelede önleme, eğitim ve farkındalık çalışmalarının da tedavi ve rehabilitasyon kadar önemli bir rol oynadığına inanıyoruz. Geliştirdiğimiz programlar, düzenlediğimiz kampanyalar ve yürüttüğümüz iş birlikleri sayesinde, toplumun her kesimine ulaşarak bağımlılıkların önlenmesine katkı sağlıyoruz. Eğitim ve farkındalık çalışmalarının desteğiyle yayılan bu mücadelede, bireylerin sağlıklı bir yaşam sürmelerine destek olmayı sürdüreceğiz. Bağımlılıkla mücadele, bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur bilinciyle hareket ederek, her bireyin sağlıklı bir geleceğe adım atması için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini sonlandırıyor.
MEDYANIN ROLÜ
Bağımlılıklarla verilen bireysel ve kitlesel mücadelede medyaya da büyük iş düşüyor. Mesaj doğru iletildiğinde ve yerini bulduğunda yüz güldüren sonuçlar almak mümkün oluyor. Öte yandan yanlış ya da abartılarak sunulan bilgiler bağımlılıkla mücadelede olumsuz sonuçlar doğurabiliyor, mücadeleyi sekteye uğratıyor. Dizilerde ya da filmlerde bağımlılığı ve bağımlı karakterleri normalleştirmek ve hatta yüceltmek gençler üzerinde negatif etkiye yol açıyor. Keza örtülü ya da direkt olarak yapılan reklamlarda kullanılan sigara, alkol veya kumar bağımlılığına yönelik yanlış mesajlar ve propaganda da mücadeleye zarar veriyor. Gerçek yaşam hikâyeleri gibi örnekler ise bağımlılıklara karşı bireylerin daha duyarlı olması açısından etkili rol oynuyor.