
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Günümüzde çocuklar, teknolojiyle çok erken yaşta tanışıyor ve ebeveynler de bu hızlı değişime ayak uydurmakta zorlanabiliyor. Uzman Gelişim Psikoloğu olan iki isim Merve Fidan ve Nihan Sönmez, dijital çağda ebeveyn olmanın getirdiği zorlukları anlamaya ve bunlarla başa çıkmaya yardımcı olacak kapsamlı bir rehber hazırladı. Dijital Ebeveynlik adlı bu kılavuz kitap, çocukların sadece ekran başında vakit geçiren değil, dijital ortamda üreten, sorgulayan ve sorumluluk sahibi bireyler olmaları için ebeveynlere yol gösteriyor.
“Dijital ebeveynlik” kavramı nedir?
Nihan Sönmez: Çocuklar artık çok küçük yaşlardan itibaren dijital dünyayla iç içe büyüyor. Bu dünya, bilgiye ulaşma, öğrenme ve sosyalleşme gibi pek çok fırsat sunsa da bilinçli kullanılmadığında bazı riskleri de beraberinde getirebiliyor. İşte tam da bu noktada dijital ebeveynlik devreye giriyor. Dijital ebeveynlik, çocukların dijital dünyadaki deneyimlerine bilinçli bir şekilde eşlik etmek, rehberlik etmek ve onlara sağlıklı dijital alışkanlıklar kazandırmak anlamına geliyor. Çocuklar büyüdükçe teknoloji konusunda ebeveynlerinden daha bilgili hâle gelebiliyorlar, ancak ebeveynler bu sürecin dışında kalmamalı. Aksine çocukların dijital dünyada yalnız olmadıklarını hissetmeleri ve bu alanı güvenle keşfetmeleri için destekleyici bir yaklaşım almaları gerekiyor. Teknolojiyi tamamen yasaklamak veya çocukları ekrandan uzak tutmaya çalışmak yerine, onları bilinçli bir şekilde yönlendirmek çok daha etkili. Dijital ebeveyn olmak demek, çocuklarla birlikte içeriklere göz atmak, sorularını dinlemek ve onlarla birlikte kurallar belirlemek demek. Teknolojiyi nasıl ve ne kadar kullanacaklarını öğretirken ebeveynlerin de kendini bu konuda geliştirmesi, çocuklarla ortak bir dil oluşturmayı kolaylaştırıyor.
Yayınlanmak üzere olan kitabınızın içeriği hakkında kısaca bilgi verir misiniz? İçeriği oluştururken konuları neye göre belirlediniz?
Nihan Sönmez: Kitabımız, ebeveynlere dijital dünyada çocuklarını nasıl bilinçli ve güvenli bir şekilde yönlendirebilecekleri konusunda rehberlik etmeyi, aynı zamanda, dijital bağımlılıklar konusunda farkındalık kazandırarak onları doğru yönlendirmelerine yardımcı olmayı hedefliyor. İçeriğimizi belirlerken sadece akademik kaynaklardan ve uzman görüşlerinden değil, ailelerin gerçek deneyimlerinden de faydalandık. Çeşitli eğitim programlarımızı uygulayan okul psikolojik danışmanları aracılığıyla ailelere ulaştık. Onların dijital ebeveynlikle ilgili en çok merak ettikleri konuları belirlemek için bir anket yaptık. 1166 aileden gelen geri bildirimlerle hangi konulara daha fazla ağırlık vermemiz gerektiğini gördük. Yani kitap, ebeveynlerin sahada yaşadığı gerçek sorunlara pratik çözümler sunmak üzere şekillendi.
Kitapta öncelikle dijital ebeveynliğin ne olduğu ve neden önemli olduğu ele alınıyor. Ardından, internetin doğru ve güvenli kullanımı ile ilgili öneriler sunuluyor. Çocukların internette karşılaşabileceği riskler ele alınırken, teknolojinin sunduğu fırsatlara da odaklanılıyor. Özellikle sosyal medya, dijital oyunlar ve çevrim içi etkileşimlerin hem olumlu hem de olumsuz yönleri kapsamlı bir şekilde değerlendiriliyor.
Dijital bağımlılıklar da kitabın önemli bölümlerinden biri. Sosyal medya bağımlılığı, dijital oyun bağımlılığı, çevrim içi kumar ve çevrim içi cinsellik bağımlılığı gibi günümüzde ailelerin kaygı duyduğu konular detaylı bir şekilde ele alınıyor. Çocukların hangi durumlarda risk altında olabileceği, bunu nasıl fark edebileceğimiz ve en önemlisi, bu risklerle nasıl başa çıkabileceğimiz konusunda rehberlik sunuyoruz.
Ayrıca, ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte uygulayabileceği etkinlik önerilerine de yer verdik. Teknolojiyi tamamen yasaklamak yerine, bilinçli kullanımını destekleyen bir yaklaşımı nasıl hayata geçirebileceğimizi anlatıyoruz. Dijital alışkanlıkları yönetmeye yardımcı olacak pratik öneriler ve aile içi iletişimi güçlendirecek aktiviteler de kitapta bulunuyor.
Bilgisayar ve internet teknolojisi fırsat kadar riskleri de barındırıyor. Teknolojinin çocuk ve gençler için yarattığı fırsat ve riskler neler?
Nihan Sönmez: Teknoloji, çocuklar için büyük fırsatlar sunuyor. Bilgiye erişimi kolaylaştırıyor, yaratıcılığı destekliyor ve eğlenceli öğrenme deneyimleri sağlıyor. Dijital oyunlar problem çözme, strateji geliştirme ve el-göz koordinasyonu gibi becerileri geliştirirken, sosyal medya da gençlerin kendilerini ifade etmeleri ve farklı topluluklarla etkileşimde bulunmaları için bir alan sunuyor. Ancak bilinçsiz kullanıldığında dijital dünya, bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Yanlış bilgiye maruz kalma, uygunsuz içeriklerle karşılaşma, siber zorbalık ve gizlilik ihlalleri, çocukların karşılaşabilecekleri temel risklerden bazıları. Ayrıca ekran süresinin kontrolsüz olması, sorumlulukların aksamasına, uyku düzeninin bozulmasına ve fiziksel sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Dijital oyunların aşırı oynanması bağımlılık riski oluşturabilirken, oyun içi satın alma mekanizmaları ve çevrim içi kumar gibi konular da maddi kayıplara neden olabiliyor.
Biz bu kitapta teknolojiye tek yönlü bakmak yerine, hem fırsatlarını hem de risklerini ele almayı hedefledik. Amacımız, dijital dünyayı tamamen yasaklamak ya da sınırsız bir şekilde serbest bırakmak yerine, dengeli ve bilinçli bir kullanım sağlamak için ebeveynlere rehberlik etmek. İnternet, oyunlar ve sosyal medya gibi alanların hem olumlu hem de olumsuz yönlerini değerlendirerek, çocukların güvenli ve sağlıklı bir şekilde dijital dünyada var olabilmeleri için somut öneriler sunduk.
Anne ve babalar telefon, tablet veya bilgisayar karşısında çok fazla vakit geçiren çocuklarıyla nasıl sağlıklı iletişim kurabilirler? Sosyal medya ve oyun ile geçirilen zaman nasıl kısaltılabilir?
Nihan Sönmez: Çocukların telefon, tablet veya bilgisayar karşısında uzun süre vakit geçirmesi birçok ebeveynin en sık karşılaştığı konulardan biri. Ancak burada önemli olan, teknolojiyi tamamen yasaklamak ya da yalnızca ekran süresini kısıtlamak yerine, çocuklarla birlikte sağlıklı bir dijital denge oluşturmak. Dijital dünya çocuklar için sadece eğlence değil aynı zamanda öğrenme ve sosyalleşme alanı. Bu nedenle, sağlıklı iletişim kurabilmek için öncelikle onların dijital dünyasına ilgi göstermek, neler izlediklerini, hangi oyunları oynadıklarını, kimlerle etkileşimde olduklarını bilmek gerekiyor.
Ebeveynlerin kendi dijital alışkanlıklarını gözden geçirmesi de önemli bir nokta. Eğer ebeveynler de sürekli ekran başındaysa, çocukların teknoloji kullanımını sınırlamak zorlaşabilir. Çocuklarla birlikte bir ekran süresi planı oluşturmak, günün hangi saatlerinde ve ne kadar süreyle oyun oynanabileceğini veya sosyal medyada vakit geçirilebileceğini birlikte belirlemek çok daha etkili oluyor. Özellikle okul çağı çocuklarında, teknolojiyi tamamen yasaklamak yerine belirli kurallar çerçevesinde kullanımını teşvik etmek, çocukların da sürece dâhil olmasını sağlıyor.
Alternatif aktiviteler sunmak da ekran süresini yönetmek için etkili bir yöntem. Ailece yapılan etkinlikler, doğa yürüyüşleri, spor, sanat ya da masa oyunları gibi seçenekler, çocukların ekran dışındaki dünyaya da ilgi duymasına yardımcı olabilir. Dijital alışkanlıkları değiştirmek için sadece sınır koymak yetmez; yerine koyabileceğimiz keyifli alternatifler sunmak gerekir.
Son olarak dijital detoksu bir ceza gibi değil, bir aile alışkanlığı olarak da görmek gerekiyor. Akşam yemeklerinde veya uyku öncesi saatlerde ekran kullanımını sınırlandırmak, tüm aile bireyleri için sağlıklı bir alışkanlık hâline gelebilir. Özetle, çocuklarla sağlıklı bir iletişim kurmanın yolu, onların dijital dünyasına ilgi göstermeye, birlikte kurallar belirlemeye ve alternatifler sunmaya dayanıyor. Bu kitapta da tam olarak bunu yapabilmek için ebeveynlere yol gösterecek öneriler sunuyoruz.
Ebeveynler günümüzün en büyük tehlikelerinden biri olan siber zorbalıktan çocuklarını korumak için neler yapmalı? Siber zorbalığa uğrayan çocukların bundan kurtulabilmesi için atılması gereken adımlar neler?
Merve Fidan: Siber zorbalık, çocukların ruh sağlığını derinden etkileyebilen bir dijital tehdit. Ailelerin en büyük gücü, çocuklarını bu konuda bilinçlendirmek ve onlara destek olmak. Öncelikle ailelerin sonrasında çocukların siber zorbalığın ne olduğunu anlamaları çok önemli. Hangi davranışların zorbalık olduğu, bu durumla karşılaştıklarında nasıl tepki vermeleri gerektiği çocuklara anlatılmalı. Siber zorbalık kısaca; dijital ortamlarda bir kişi ya da grup tarafından kasıtlı ve tekrarlayan zarar verici davranışların sergilenmesidir. Siber zorbalık; aşağılayıcı mesajlar göndermek, dedikodu yaymak, tehdit etmek, sahte hesaplarla kimliğe bürünmek, özel bilgileri izinsiz paylaşmak veya bir kişiyi çevrim içi gruplardan dışlamak gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bu tür zorbalığa maruz kalan çocuklar ve gençler, çevrim içi olduktan sonra gergin veya üzgün görünebilir, telefon ve internet kullanımından kaçınabilir, uyku sorunları yaşayabilir ve okula gitmek istemeyebilir. Siber zorbalık, mağdurların öz güvenini zedeleyerek sosyal ilişkilerinde geri çekilmelerine ve uzun vadede daha ciddi psikolojik sorunlar yaşamalarına yol açabilir. Aynı zamanda siber zorbalık, çocukların madde kullanma, suç işleme veya intihar gibi riskli davranışlar göstermelerine neden olabilir. Bu nedenle, çocukların ve gençlerin siber zorbalığa karşı bilinçlendirilmesi ve bu tür durumlarla karşılaştıklarında nasıl tepki vereceklerini bilmeleri büyük önem taşıyor.
Eğer çocuk siber zorbalığa maruz kalırsa, öncelikle sakin kalınmalı. Onu suçlamak veya hemen panikle tepki vermek yerine, yalnız olmadığı çocuğa hissettirilmeli. Çocuklar zorbadan intikam almak için öfkeyle paylaşımda bulunabilirler. Bu konuda çocukları uyarmak gerekiyor. İlk adım olarak zorbayı engellemesi, ardından da bu durumu bildirmesi sağlanmalı. Ayrıca tehdit içeren mesajlar ya da paylaşımlar varsa bunları silmeden saklamak önemli. Gerektiğinde CİMER, İhbarweb veya SİBERAY gibi resmi platformlara başvurulması gerekiyor.
Bir diğer önemli konu da çocuğun farkında olmadan siber zorbalık yapan taraf olması. Dijital dünyada bazen şaka amaçlı yapılan paylaşımlar bile bir başkasını incitebilir. Çocuklara empati becerisi kazandırmak, sanal ortamda yazılan her sözün gerçek hayattaki kadar etkili olduğunu anlamasını sağlamak çok önemli.
Güvenli internet kullanımı mümkün mü? Nasıl? İnternette bilgi güvenliği ve mahremiyeti korumanın yolları neler?
Merve Fidan: Elbette güvenli internet kullanımı mümkün. Ancak bu, bilinçli bir yaklaşımı gerektiriyor. İnternet, bilgiye erişimi kolaylaştıran harika bir araç ama bilinçsiz kullanım pek çok riski beraberinde getiriyor. Çocukları ve gençleri internetin olumsuz etkilerinden korumanın ilk adımı, ailelerin dijital dünyayı tanıması ve bilinçli bir rehberlik yapmasıdır. Öncelikle çocukların interneti nasıl, ne kadar süreyle ve hangi amaçlarla kullandığına dikkat etmek gerekiyor. Kesin yasaklar koymak yerine, aile içinde belirlenen sınırlarla bir denge oluşturulmalı. Örneğin, küçük yaşlardaki çocuklar dijital dünyaya adım attığında, teknolojik cihazların ortak kullanım alanlarında bulundurulması ve sürelerin net bir şekilde belirlenmesi güvenli bir başlangıç olabilir.
Daha büyük yaşlardaki çocuklar içinse güçlü şifreler belirleme, kişisel bilgileri paylaşmama ve güvenilir siteleri tercih etme gibi konularda bilinç kazandırmak şart. İnternette mahremiyet ve bilgi güvenliği de en az kullanım süresi kadar önemli. Çocuklara, internette paylaştıkları her bilginin kalıcı bir iz bıraktığını anlatmalıyız. Bugün paylaştıkları bir fotoğraf ya da yorum, yıllar sonra karşılarına çıkabilir. Özellikle gençler, sosyal medyada anlık duygularla paylaşımlar yapabiliyor. Onlara, dijital dünyada iz bırakmanın uzun vadeli etkilerini anlatmak ve bu konuda farkındalık kazanmalarını sağlamak, en güçlü önlemlerden biri.
Son olarak, aile içinde açık bir iletişim ortamı oluşturmak kritik. Çocukların internette karşılaştıkları bir sorun ya da rahatsız edici bir içerikle ilgili ebeveynlerine çekinmeden gelebilmeleri gerekiyor. Bu yüzden “Başıma bir şey gelirse mutlaka ailemle paylaşmalıyım” düşüncesini çocuklara erken yaşlardan itibaren kazandırmak, onları dijital dünyada daha güvende tutacaktır.
Teknolojinin doğru kullanımı nasıl olur? Örnek vererek açıklayabilir misiniz? Ebeveynler çocuklarına ne zaman tablet, telefon ve bilgisayar almalı? Sosyal medya hesapları hangi yaşta açılmalı?
Merve Fidan: Teknoloji hayatımızın ayrılmaz bir parçası ancak doğru kullanıldığında faydalı hâle geliyor. Çocukların ve gençlerin bilinçli bir şekilde teknolojiyle tanışması için yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun bir kullanım şekli belirlemek gerekiyor. Öncelikle ekran süresi konusunda kesin ve her yaşa uygun bir kuraldan bahsetmek mümkün değil. Önemli olan, çocuğun ekranda ne yaptığı ve teknolojiyi nasıl kullandığıdır. Örneğin, üç yaşındaki bir çocuğun sürekli video izlemesi yerine, ebeveyniyle birlikte etkileşimli ve eğitici bir içerik üzerinden vakit geçirmesi daha sağlıklı olacaktır. Küçük yaşlardaki çocuklar için ekran süresinin fiziksel aktivite ve oyun saatleriyle dengelenmesi önemlidir.
Peki, çocuklara ne zaman tablet veya telefon alınmalı? Burada kritik nokta, cihazın çocuğun hangi ihtiyacına hizmet ettiğidir. Sırf bir isteği yerine getirmek için değil, gerçekten eğitimine veya gelişimine katkı sağlayacak bir amaç için veriliyorsa daha anlamlı olur. İlkokul dönemindeki bir çocuğun tüm gün kendi başına bir tablet veya telefonla vakit geçirmesi yerine, ebeveynin desteğiyle ödevi için araştırma yapması daha sağlıklıdır. Erken yaşlardan teknolojinin faydalı kullanımını desteklemek önemli. Daha büyük yaşlardaki çocuklar için ise cihaz kullanımını bir sorumluluk bilinciyle ele almak gerekir. Örneğin, çocuğunuz akıllı telefon istiyorsa, önce dijital sorumlulukları anlaması ve teknolojiyle ilişkisini sağlıklı bir şekilde yönetebilmesi önemlidir.
Sosyal medya kullanımında ise belirlenen yaş sınırlarına dikkat etmek gerekir. Çoğu platform için bu sınır 13 yaş olarak belirlenmiştir. Ancak sadece yaş sınırına uymak yeterli değil, çocuğun sosyal medya ortamında karşılaşabileceği içerik ve riskleri de değerlendirmek gerekir. Çocuk sosyal medya hesabı açmak istiyorsa, bunun sebeplerini birlikte konuşmak, gizlilik ayarlarını beraber yapmak ve takip edeceği içerikler konusunda rehberlik etmek çok önemli. Örneğin, canlı yayın yapmanın veya video paylaşmanın bazı riskler taşıdığını anlatmak, olumsuz yorumlar ve siber zorbalık konularında farkındalık kazandırmak risklere karşı önleyici olacaktır.
Teknoloji yasaklanması gereken bir şey değil, doğru kullanıldığında öğrenmeyi, iletişimi ve üretkenliği destekleyen bir araçtır. Ancak çocukların internet ortamında karşılaşabileceği riskleri bilerek, onlarla açık bir iletişim içinde olmak ve bilinçli bir kullanım kültürü oluşturmak, teknolojiyle sağlıklı bir ilişki kurmalarını sağlar.
Son olarak, yayınlanacak kitabınızı nasıl tanımlarsınız? Bu kitap ailelere ne vadediyor?
Merve Fidan: Bu kitap, dijital çağda ebeveyn olmanın getirdiği zorlukları anlamaya ve bunlarla başa çıkmaya yardımcı olan kapsamlı bir rehber. Günümüzde çocuklar, teknolojiyle çok erken yaşta tanışıyor ve ebeveynler de bu hızlı değişime ayak uydurmakta zorlanabiliyor. Dijital riskler, internet bağımlılığı, siber zorbalık ve mahremiyet gibi konular ebeveynlerin endişe duyduğu alanlar arasında yer alıyor. Peki, çocuklarımızın dijital dünyada sadece tüketici değil, bilinçli ve üretken bireyler olmalarını nasıl sağlayabiliriz? Onları sorumluluk sahibi ve eleştirel düşünen bireyler olarak yetiştirirken teknolojiyi nasıl bir avantaja dönüştürebiliriz? En önemlisi çocuklarımızın dijital dünyada güvenle var olmasını nasıl sağlayabiliriz? İşte bu kitap, tam da bu sorulara yanıt veriyor.
Kitabımız, ebeveynlerin teknoloji alanında takip etmeleri gereken yeni gelişmeleri ve bağımlılıkla ilgili güncel bilgileri aktararak bilgi düzeylerini artırıyor. Tabii ebeveynlere sadece riskleri ve tehlikeleri anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda ebeveynlere teknolojiyle sağlıklı bir denge kurmaları için somut öneriler sunuyor. Dijital dünyayı yakalamak, çocukları geleceğin becerileriyle donatmak ve teknolojiyle güçlü bir bağ kurmak için pratik yollar öneriyor. Ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte öğrenerek, onları güvenli bir şekilde yönlendirmelerine destek oluyor. Teknolojiyi yasaklamak yerine bilinçli kullanımı teşvik eden bu rehber, çocukların sadece ekran başında vakit geçiren değil, dijital ortamda üreten, sorgulayan ve sorumluluk sahibi bireyler olmaları için ebeveynlere yol gösteriyor. Kısacası, bu kitap sadece bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda ebeveynlerin dijital ebeveynlik yolculuklarında yanlarında taşıyabilecekleri bir kılavuz.