Küçümsenen Büyük Tehlike: Kumar ve Şans Oyunları - page 47

Günlüğü 20 liradan bir ay hapis cezası verse vereceği
600 lira para cezasıdır. Bunlar da hiçbir zaman kumarla
mücadelede bir yere getirmez. BakınMilli Piyango’da bir
rakamaçıklanıyor, trilyonlar. Belki bir kişiye veya dört
kişiye çıkacak ama bütün insanlar oraya para yatırıyor.
Bu paralar nereye gidiyor? Efendimbu toplanan para-
lardanMilli Piyango İdaresi kar ediyor, devlet de buradan
para kazanıyor, bununla da bir takımsosyal hizmetler
görülüyor düşüncesi bana göre tamamen sakat bir
düşüncedir. Çünkü devlet de para kazanırken vergi
toplarken nasıl meşru bir yöntemuyguluyorsa, sosyal
hizmetlerini götürebilmek için para kazanırken demeşru
yöntemle para elde etmesi lazım. Yani gayrimeşru, gay-
riahlaki yöntemlerle devletin para kazanmasını meşru
görürsek bu da hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmaz.
Kumar sırasında başka suçlar da işleniyor dediniz.
Kumardan en çok etkilenen kurum ş phesiz ailedir.
Evde kumar oynayan bir baba var. Bu açıdan anne
veya çocuklar bir tedbir, bir korunma talebi için mah-
kemeye başvurabilirler mi? Bu nasıl gerçekleşir?
Maalesef kumara karşı aile bireylerini koruyan hukuk
kuralları yok. Çünkü aile rejimi medeni kanuna göre
belirlenmiş; yani mali haklar, mülkiyet hakları düzen-
lenmiş. Eğer toplumgenelinde olduğu gibi ailenin reisi
baba ise ve parayı tasarruf eden de baba ise, burada
eşin ve çocukların hukuki yollara başvurarak “efendim
babamız bu parayı bize harcamıyor, bize harcaması için
bir tedbir kararı alınsın” gibi bir yöntemler mevcut değil.
Fakat eşin aşırı sarhoşluk veya kumara aşırı düşkünlü-
ğü hacir altına, vesayet altına alınmasını gerektirecek
derecede bir hastalığa dönüştüğü tespit edilebilirse,
mal üzerindeki tasarrufu engellenebilir. Bunun da
şartlarının hukukta ne kadar zor olduğu açık. Bu ne-
denle hukuki yaptırımlardan ziyade sanıyorumdevletin
topyekûn alacağı tavır önemli. Bir de tabii ki hukuki
yaptırımlar dışında eğitim, öğretim, sanat, sinema gibi
değişik yöntemlerle genç nesilleri, gençliği koruyacak
şekilde eğitilmesi önemlidir ki esas tedbir de budur.
Milli Piyango’nun özelleştirilmesi ihalesi geçenlerde
yapıldı. Bu özelleştirme ile devlet Milli Piyango’dan
elini çekmiş mi oluyor?
Özelleştirme şartnamesini kamuya yansıdığı kada-
rıyla biliyorum. Özelleştirme ile Milli Piyango İdaresi’ni
alan kurum elde ettiği kazançtan belli bir yüzdesini
devlete vergi olarak verecek. Yani devlet tamamen
elini çekmiş olmuyor. Ekonomik olarak baktığınızda
belki kurallara uygundur. Yani İdare’yi özelleştiren
kurum bir para kazanacak, kazandığının yüzde 25’ini
kendi alacak, vergisini devlete verecek. Bu özelleştir-
me kurallarına uygun olabilir. Ama uygun olmayan şu:
Siz yine Türk Ceza Kanunu’nun kumar olarak tanımla-
dığı bir eylemi devlet eliyle yapmaya devam ediyorsu-
nuz. Çünkü o devlet kontrolünde özelleştiriliyor.
Bir yandan gençleri iyi yetiştirelim istiyoruz ama bir
yandan da Spor Toto’yu Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın
denetimi altında oynatmaya devam ediyoruz. Böyle
bir tezatlık mevcut. H k metimiz bu konuda muhak-
kak ciddi adımlar atıyor ama bu tezatlığın ortadan
kalkması m mk n m ?
Bir zihniyet değişimi sağlanmadan galiba o değişim
hukuki anlamda da kolay görünmüyor. Çünkü bir defa
insanlarımız küçük yaştan itibaren alın teri, el emeği
dışında başka bir rızık kazanma yolu olmadığını bilmeli.
Dolayısıyla bu bütün özel veya kamusal alanlarda anla-
tılmalı, öğretilmeli ve insanlar bu zihniyetle yetiştirilmeli.
Sizin sorunuz bağlamında şu söylenebilir. Devletin elinde
güç var, yasa çıkarsın hepsini kaldırsın?Diyelimki bunla-
rın tamamını kaldırdı devlet. Ama bu değişikliği yaparken
bir şeye dikkat edilmeli. Yasal çerçevedeki bu düzenleme
yapıldığı andamerdiven altı diye tabir edilen, düzenleme-
ye tabi olmayan, gayrimeşru ve gayrihukuki yöntemler
ortaya çıkabilir. Bu kontrolsüzlük belki daha tehlikeli.
İnsanların daha büyük zararlara uğramasına, daha büyük
çalkantılara da neden olabilir. Bu ikisinin birlikte götürü-
leceği yani ahlaki gelişim ile ve zihniyet değişimiyle yasal
düzenlemelerin bir noktada eş zamanlı, uyumlu olarak
götürülmesi herhalde bir zaruret.
*Av. Reşat Petek: 1955 Burdur doğumlu. Ankara Hukuk Fakülte-
sini bitirdikten sonra hâkimadaylığı, cumhuriyet savcı yardım-
cılığı, cumhuriyet savcılığı ve cumhuriyet başsavcılığı görevle-
rinde bulundu. 28 Şubat Darbe sürecinde başörtülü öğrencileri
üniversiteye almayan üniversiteler hakkında “kanunsuz emir
vererek eğitimözgürlüğünü engellemek” suçundan soruş-
turma yaparak ilk defa kamu davası açmasıyla kamuoyunda
tanındı. Anayasa hukuku, ceza hukuku, insan hakları, temel hak
ve hürriyetler konularında çalışmaları bulunan Reşat Petek,
birçok dergide ve bazı günlük gazetelerdemakaleler yazdı. Ha-
len haber7.com’da köşe yazarlığı yapmakta, gazetelere görüş
açıklamakta, televizyon ve radyo programlarına katılmaktadır.
Hukukçular Derneği, Uluslararası Hukukçular Birliği, Hukukun
Üstünlüğü Platformu, İGİAD, Sivil Dayanışma Platformu, TGTV
gibi Sivil toplumkuruluşlarında görev almaktadır.
Kumar bir suç ama tetiklediği pek çok suç ve eylem
var; öldürme, yaralama, boşanma, aile içi kavgalar,
tefecilik…
yesilay.org.tr
45
YEŞiLAY
AĞUSTOS 2014
1...,37,38,39,40,41,42,43,44,45,46 48,49,50,51,52,53,54,55,56,57,...100
Powered by FlippingBook