Çocuklarımıza zaman ayıralım! - page 37

Swatch reklamlarında dikkat ettiyseniz, ''zaman, onu
nasıl değerlendirdiğinize bağlı" diye bir yazı geçer.
Anne-baba kimliğindeki göreviniz gelecekle ilgili hayal
kurmakla sınırlı kalmamalı, göreviniz şimdi, ödülünüz
şimdide ve gelecekte yer alıyor.
Arthur Sells der ki:
‘’Gün boyunca meşguldüm; oynamamızı istediğin kü-
çük oyunları seninle oynamaya zamanım olmadı. Sana
pek zaman ayıramadım. Elbiselerini yıkar, dikiş diker,
yemek yapardım, ama resimli kitabını getirip yaşadığın
zevki benimle paylaşmak istediğinde ‘daha sonra oğ-
lum’ derdim. Uyuduktan sonra üstünü örter, dualarını
duyar, ışığı kapatır ve parmaklarımın ucuna basa basa
kapıya yönelirdim. Keşke bir dakika daha kalsaydım.
Çünkü yaşam kısa, yıllar hızla akıp gidiyor; küçük bir
çocuk çok hızlı büyüyor. Değerli sırlarını tuttuğunuz
küçük çocuğunuz artık yanınızda değil. Artık resimli
kitaplar ortadan kalktı, oynanacak oyun yok. Bunların
hepsi geride kaldı. Bir zamanlar meşgul olan ellerim
hala yerinde; günler boş ve uzun. Keşke geri dönüp
benden istediğin o küçük şeyleri yapabilme fırsatım
olsaydı...”
Bebekler, duyularıyla keşfeder, olumlu duygusal, fizik-
sel, zihinsel deneyimler yani anne-babanın dokunması,
sallaması, konuşması, gülmesi, şarkı söylemesi gün
içinde tekrarlandıkça bebeğin beyin gelişiminin temeli-
ne katkıda bulunulur. Algılamada, duyusal yeterliliklerin
rolü çok büyüktür, nesneyi görmek, sesini duymak,
dokunmak, tadına bakmak ona bilgi verir, kayıt yapar.
Çocuklar da bizler gibi, belirsiz bir zaman içinde, belirgin
bir geleceği yaşarlar. Zihinsel hayatları da, idrak ve
farkındalıklarının gelişmesiyle ilerler. Zihinsel hayatları-
nın şekil alması ve düşüncelerinin oluşması ise, bilginin
kazanılması ve bilginin, hafızaya kaydedilmesiyle
başlar. Bilgiye ulaşabilmesi ise duyuları aracılığıyla olur.
Duyulardan bazıları daha çok bilgiyi sağlarken, bazıları
da acı ve zevki taşır. Örneğin görme, duyma, dokunma
daha çok bilgi taşırken; koklama ve tat alma da zevk
ve acı taşıyıcılığı yapmaktadır. Çocuklarınızla zaman
geçirmek evet önemli; fakat zamanı nasıl geçirdiğiniz
daha da önemli. Çocukların idrak ve farkındalıkları hızla
gelişirken hep yenilikler, yeni bağlantılar ve deneyim-
ler arayışı içinde olduklarından her zaman sizin kaliteli
birlikteliğinize ihtiyaçları vardır.
Çocuklar doğuştan gelen duyusal yeteneklerini
kullanırlar
Çocuk, içinde bulunduğu dünyayı anlamak için sürekli
bir çaba içindedir. Basitten başlayıp, giderek karma-
şıklaşan, zihinsel bir düzen geliştirirken, çevresine de
uyumlanmayı öğrenir. İlk gününden itibaren de bu keşif
yolculuğunda, doğuştan gelen duyusal ve hareketsel
yeteneklerini kullanır. Örneğin dokunurken, dokunma
duyusunu kullandığı gibi, tutarak, emerek, ağzına gö-
türerek, avuçlayarak, atarak da hareketsel yeteneğini
kullanır.
Çocuklar anne-babalarının, sevgi ve yol göstericiler
olarak, model olmalarını ve yanlarında yer almalarını is-
tiyorlar. Yani, bir bilgisayarda da, televizyonda da çocuk
öğreniyor; fakat yapay zekâ ile uğraşan bilimciler bile,
yeni doğmuş bir bebeğin, entelektüel yeteneklerinin,
kimsenin hayal edemeyeceği kadar muazzam olduğu-
nu kabullenmişlerdir. Burada da vurgulamak istedi-
ğim, fiziksel ve duygusal faktörlerin, zihinsel gelişme
üzerinde sürekli bir etkisi olduğudur. Anne-baba-ço-
cuk etkileşiminin miktarı (kalite mi miktar mı; bence
kesinlikle kaliteli mümkün olduğunca çok beraberlik),
oyuncakların etkileşim özellikleri (kendi kendine oyna-
ması gerektiği kadar, yerde anne-baba ile de oynama-
sı), övgü alması, oyuna dikkatini verebilmesi ve anında
geri bildirimde bulunulması çok önemli faktörlerdir.
Herhalde anne-baba olmanın en önemli güçlüklerinden
biri, çocuğun problem çözme becerilerini destekle-
mekle, aşırı yönlendirici olmak arasındaki ince çizgiyi
yakalayabilmek olsa gerek. Çocukların her zaman
mantıklı sınırlamalar içinde keşif, denetleme ve merak
eğilimlerini uyaracak ortamlara ihtiyaçları vardır.
Küçük bir çocuğun oyununu yönlendirmenin en iyi
yöntemi ile ilgili sihirli bir formül yok. Ancak, Dr. He-
aly’e göre oyunda, sürekli hakim konumunda olan bir
anne-baba, çocuğun bağlantılarını arttırmak yerine;
olsa olsa kendi beynindeki akımları çoğaltmış olur. Bu
noktada sağduyunuz devreye girmeli ve sabır göste-
recek zamanınız olduğunda, yere diz çöküp, çocukla
ilgilenmeye başlamanız gerekmektedir (bir elinizde
gazete veya önünüzde açık televizyon ve yanınızda
çocuğunuz; bunun onunla oynamak demek olmadığını
unutmayın) ve eğlenen ve öğrenen çocuk; eğlenen,
öğreten olan ancak öğretmen olmayan anne-baba
olmaya özen gösterin.
yesilay.org.tr
YESiLAY
NİSAN
2014
35
1...,27,28,29,30,31,32,33,34,35,36 38,39,40,41,42,43,44,45,46,47,...100
Powered by FlippingBook