Çocuklarımıza zaman ayıralım! - page 30

nine alacağı en ufak görüntü karesine elbette daha
fazla dikkat etmelidir. Zira yiyecek zehirlenmesinin bir
şekilde tedavisi mümkünken, beyin zehirlenmesinin
tedavisi o kadar kolay olmamakta, etkileri yıllarca
sürebilmektedir.
İkinci olarak aileler, değerler eğitimine hassasiyetle
eğilmeli, çocuğun yabancı dil eğitimine gösterdiği has-
sasiyetin, daha fazlasını değerler eğitimi konusunda
göstermelidir. Zira insan yabancı dil bilmese de olur fa-
kat değer yoksunu olamaz, olmamalıdır! Bu bağlamda
çocukların aile içinde ve henüz çok küçükken değerler
eğitimini edinmesi sağlanmalı, hem anne hem de baba
bu konuda iyi birer rol model olmalıdır. Ebeveynlerin
günümüzde en çok kullandıkları ifadeler arasında –
maalesef- yer alan: “Haydi yavrum sen biraz televiz-
yon izle!” ifadesi aslında, “haydi yavrum birbirimizden
ve değerlerimizden biraz daha uzaklaşalım” anlamına
gelmektedir. Hatta, ‘ailecek’ izlenilen programların
dahi, değerleri yıkıcı etkiler gösterdikleri tespit edil-
miştir. Bu anlamda şu örnek çok enteresandır:
‘’Arastırma Yontemleri dersinde örencilerime mu-
lakat odevi verdim. Bir bayan örencim, orta yaslar-
da bir hanımefendiyle mulakat yapmıs. Mulakatta
hanımefendi, televizyon programlarının aile degerleri
uzerindeki yıkıcılıgını şyle anlatıyor: “Ben, eşim ve
küçük kızımız her akşam bir dizi izliyorduk. İzlediğimiz
dizilerden birisi de ‘Aşk-ı Memnu’ idi. Bu diziden sonra
kızımızın yaşı çok küçük olmasına rağmen, dışarıda
gördüğü sarışın erkeklere karşı ilgisi arttı. Bir akşam
durup dururken babasına: ‘Baba, ben Behlül’le evle-
neceğim’ dedi. Gülüştük ve babası: ‘Olmaz kızım’ dedi.
Kızımız bunu tekrar etti ve babası da yine; ‘olmaz kı-
zım’ dedi. Sonra kızımız: ‘Ama baba ben Behlül’den ha-
mileyim!’ dediğinde, ikimizde beynimizden vurulmuşa
döndük ve şaşakaldık! Sonra kendi değerlerimize ters
dizileri izlemekle ne büyük bir hata ettiğimizi anlayıp
bir karar aldık ve bizim değerlerimize ters programları
o günden sonra hiç izlemedik.” Eger dikkatlice kendi
evlerimize bakarsak, bu orneklerin bizim ailemizde de
mevcut oldugunu gorebiliriz’’ (Balkanlıoğlu, 2014: 179).
Dolayısıyla hemailecek izlenilen hemde çocukların
izleyecekleri programlar, değerler eğitimi adına her yö-
nüyle ve titizlikle tekrar gözden geçirilerek seçilmelidir.
Toplum olarak ise bu konuda elbette yapacaklarımız
vardır. Değerler eğitiminin toplumsallaşmasını, toplu-
mun birer parçası olarak bireyler çok önemli bir görev
olarak üzerlerine almalıdırlar. Evin yeniden “değerler
evi,” sokağın yeniden “değerler sokağı” olması için bu
şarttır. Diğer yandan ülkemizin en ücra köşelerine ka-
dar, bizzat sivil toplum kuruluşları tarafından organize
edilmesi gereken, “değerler eğitimi kursları” açılmalı-
dır. Kurslar okullarda, kütüphanelerde, kültür merkez-
lerinde veya diğer müstakil merkezlerde düzenlen-
melidir. Bu konudaki bir diğer toplumsal sorumluluk
ise, değerlerimizi tahrip etmeye yönelik olan her türlü
televizyon programına karşı tavır alınmasıdır. Bu tavır,
ilgili televizyon kanalı ile denetim kurumlarına yönelik
demokratik ve yasal tepkiyi dile getirmek şeklinde
olmalıdır. Son olarak, değerler eğitiminde çok önemli
bir yere sahip olan güzel dilimiz, Türkçemizin tahribine
karşı da ciddi bir hassasiyet gösterilmelidir.
Değerlerin erozyonuna sebebiyet veren ihanet,
hırsızlık, şiddet dizi kaynaklı olabilir
Dizilere gelince, günümüzde -sözde- bir tedbir olarak
dizilerden önce gösterilen farklı semboller, faydadan
uzak sadece basit semboller olarak kalmaktadır.
Diziler vasıtasıyla ya tamiri uzun zaman alacak ya da
Her televizyonda bir “değerler ekibi” olmalı, her
film ve program, hatta birkaç saniyelik bir reklam bile
bu ekibin onayından geçmeli, uygun görülmeyenler
yayınlanmamalıdır.
Değerlerimizi tahrip etmeye yönelik olan her
türlü televizyon programına karşı tavır alınmalıdır.
yesilay.org.tr
28
YESiLAY
NİSAN
2014
DOSYA
1...,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29 31,32,33,34,35,36,37,38,39,40,...100
Powered by FlippingBook