Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  53 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 53 / 84 Next Page
Page Background

başarılı olamazsam’ kişide

kaygı oluşturabilir. Bir başarı

elde ettiyse, ‘bu başarıyı

sürdüremezsem’ düşüncesi kaygı

oluşturabilir. Modern çağlarda

kaygı gün geçtikçe artıyor. Bu

alanda yapılan araştırmalar 10

yıl sonra kaygının dünyanın

en büyük hastalıklarından biri

olacağını gösteriyor.”

Kaygımı Tanıyorum kitabı

hangi fikirle, hangi aşamalardan

geçerek hazırlandı?

Kitabı yazma fikri öncelikle bu

alanda yazılan kitapların çok

fazla teorik ve sorun yaşayan

insanların anlamakta zorluk

çektiklerini düşünerek yazmaya

başladım. Onların anlayabileceği

sadelikte yazma ve terimlerden

uzak durmaya özen gösterdim.

Psikolojik problemleri çözme

sürecine girince kişilerin

kendilerini ciddi bir karmaşanın

içinde bulduklarını gördüm.

Psikolog, psikiyatr, yaşam koçu,

kişisel gelişimci derken kime

nasıl başvuracağını bilemez

halde olmaları psikolojik

problemleri çözmekten daha

büyük bir problem haline geldiğini

gözlemledim. Kişilerin psikolojik

problem yaşadığını fark ettiği

ilk andan sonuna kadar nelerle

karşılaşacaklarını ayrıntılı bir

şekilde anlatıp süreci onlar için

kolaylaştırmayı hedefledim.

Bunları yaparken de çağımızın

kanseri olarak adlandırılan kaygı

bozuklukları ve psikoterapi süreci

hakkında öz bilgiler vermeyi

hedefledim.

Kitabı tamamlamak, on senelik

mesleki deneyimim ve yaptığım

binlerce seans sonrası yaklaşık

bir buçuk senemi aldı. Bu süreçte

eklemeler çıkarmalar yaptım.

Özellikle vaka örneklerini doğru

seçmek benim için önemliydi.

Kaygı Bozukluğu’nu tanımlar

mısınız? Ne kadar sıklıkla ve

daha çok kimlerde görülüyor?

Kaygı, hayatımızda olması

gereken hayati öneme sahip

İnsanların artık daha fazla boş zamanları

var ve daha fazla düşünecek zamanları var.

Beyin aktivitesi ile çalışmak daha ön planda ve

zihnen yoruluyoruz. Önceden daha çok bedenen

yoruluyorduk ve uyuyunca beden dinleniyordu. Şimdi ise zihni

dinlendirmek için uyku yeterli gelmiyor.

“Kaygı, hayatımızda olması

gereken hayati öneme

sahip duygulardandır.

Kaygı bozukluğunu

tanımlamak için öncelikle

kaygıyı tanımlamak gerekir.

Kaygı gerçekte var

olmayan ama var olma

ihtimali olan bir duruma

karşı hissedilen duygudur.”

duygulardandır. Kaygı

bozukluğunu tanımlamak için

öncelikle kaygıyı tanımlamak

gerekir. Kaygı gerçekte var

olmayan ama var olma ihtimali

olan bir duruma karşı hissedilen

duygudur. Örneğin, sınav kaygısı

kişi sınavda başarısız olma

ihtimalini düşünerek kaygılanır.

Bu gerçekleşmemiş bir durum

olduğu için başarısız olma

ihtimali kaygı yaratır. Sağlıklı

düzeyde yaşanan kaygı hayati

öneme sahiptir demiştik. Eğer

sınav kaygısı sağlıklı bir şekilde

ortaya çıkarsa bu kaygı başarısız

olma ihtimalini azaltmak için bizi

ders çalışmaya yönlendirir. Bu

anlamda bizim için hayati önemi

vardır. Kaygı bozukluğunda

ise kaygı çok yoğun bir şekilde

ortaya çıkar. Duygu, çok yoğun

bir şekilde ortaya çıktığı için

tüm dikkatimiz kaygıya yönelir

ve kaygıyı yok etmeye çalışırız.

Kaygıyı yok etmeye çalışmak ise

kaygının daha fazla artmasına

neden olmaktadır. Kaygı daha

fazla yoğunlaşınca mantıklı

zihnimiz devre dışı kalır ve kaygıyı

azaltmak için ders çalışmak yerine

kaygının kendisini yok etmeye

daha fazla odaklanırız. Böylece

kaygı kişinin işlevselliğini bozar.

Ders çalışamaz, odaklanamaz,

okuduğunu akılda tutmakta

zorlanır, bilgiyi çağırmakta

zorlanır. Bunlarda kişinin

SOSYALMEDYAVEKAYGI BOZUKLUKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ

Sosyal medya artık insanların sosyalleştiği alan haline geldi. Eskiden

insanlar sosyalleşme ihtiyacını daha çok yüz yüze yapılan aktivitelerde

giderirken artık bu ihtiyacını sosyal medyadan gideriyor. Bunu tercih

etmelerinin nedenlerinden biri de insanların bu sosyalleşme yoluna

daha kolay ulaşabilmeleridir. Zahmetsiz ve çabuk ulaşılabilir olması

da hızlıca yaygınlaşması neden oldu. Sosyalleşmeye hızlı ve kolay

ulaşmanın sonradan ortaya çıkan bir handikapı oldu. Yalnızlaşmaya

başladık. Teknolojinin ilerlemesi ve insanlarınbir çok ihtiyacını internet

üzerinden halletmesi yalnızlık duygusunun artmasına neden oldu.

Yalnızlık duygusu insanların gelecekle ilgili kaygılarının artırmasına

sebep oldu. Çünkü özellikle orta yaş ve üstü insanlar yalnız kalma

konusunda kaygıları her geçen gün artan bir kesimdir.

Bunun yanı sıra sosyal medya diğer insanlar tarafından beğenilme ve

olumluyorumalma isteği bir süre sonra insanlarda “Yabeğenilmezsem’’

gibikaygılarıortayaçıkarmayabaşladı.Yeterikadarbeğenialamama,hiç

beğeni alamamaveyabeğenilmemegibi durumlar sosyalmedyayı etkin

kullanan kişiler tarafından kaygı tetikleyicileri haline geldi.

İnsanların ilgisini çekmek ve beğeni almak için de bazı sosyal medya

kullanıcılarınormalşartlardayapmayacağırisklidavranışlarısergilemeye

başladılar. Buyüksekriskteaynı zamandakişilerinkaygı

düzeylerini önemli oranda artırmaya neden oldu.

Bu gibi etkenlere uzun süre maruz kalan kişiler daha

sonrakaygılarınıyönetemeyecekseviyeyegelerekkaygı

bozuklukları yaşayabilmektedirler.

EKİM 2019 53