Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  52 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 52 / 84 Next Page
Page Background

İ

nsan ruhunun kadim

yoldaşlarından kaygı duygusu;

tıpkı korku gibi hayatı düzene

koyma ve olabilecek aksilikler

için önlem alma yetilerini de

beraberinde getirdiğinden,

dozunda olduğu vakit faydalı.

Ama ortada ince bir çizgi hatta kör

kuyu var! O eşik aşıldığında, aşırı

kaygının kör kuyusunda kaybolma,

psikolojideki tabirle ‘kaygı

bozukluğu’ sularında boğulma riski

var. Anksiyete bozukluğu diye de

adlandırılan kaygı bozukluğu ise

günümüz insanının yoğun yaşadığı

rahatsızlıklardan biri.

İşte bu konu hakkında ciddi

çalışmaları olan, bir nevi modern

insansın kaygılarıyla kaygılanan

Psikolog Ayhan Altaş, Kaygımı

Tanıyorum adında, bir nevi bu işin

kılavuzu sayılabilecek bir kitap

yazdı. Kaygı bozuklukları ile ilgili

terapi süreçlerini, deneyimlerini,

modern insanın son model

kaygılarını kaleme aldı.

Altaş kaygı kavramanı tanımlayarak

başlıyor söze: “Kaygı, hayatımızda

olması gereken hayati öneme sahip

duygulardandır. Kaygı gerçekte var

olmayan ama var olma ihtimali

olan bir duruma karşı hissedilen

duygudur.”

Peki, kaygının eşik atlayıp

rahatsızlık boyutuna erişmesi nasıl

gerçekleşiyor: “Kaygı bozukluğunda

kaygı çok yoğun bir şekilde ortaya

çıkar. Kaygıyı yok etmeye çalışmak

ise kaygının daha fazla artmasına

neden olur. Böylece kaygı kişinin

Terapi tecrübelerindenyolaçıkarakKaygımı Tanıyorumadlı bir kitapyazanPsikologAyhanAltaş,

“Kaygı bozukluğuönümüzdeki 10yılınenbüyük rahatsızlığı olacak”diyor ve2019model kaygılarımızı

sıralayıpalınacakönlemleri anlatıyor…

Göksan GÖKTAŞ

tüketecek bir şey kalmayınca

da kendimizi tüketmeye

başlıyoruz.”

Günümüz insanının başarılı

olma takıntısının da kaygıyı

artırdığını söylüyor Altaş

ve uyarıyor: “Başarılı olma

düşüncesi bile kişide kaygı

ve baskı oluşturabilir. ‘Ya

işlevselliğini bozar. Depresyona

kadar götürür.”

Altaş’a göre modern insanın

kaygıları artıyor. Bunda

teknolojinin bizim yerimize çok

işi halletmesi, iletişim ve ulaşımın

kolaylaşması; aslında avantaj

gibi görünen boş vakitlerin

çoğalmasının bir tür kendi

zihnimizi kemirme sürecine

dönüşmesi yatıyor: “İnsanların

artık daha fazla boş ve düşünecek

zamanları var. Beyin aktivitesi

ile çalışmak daha ön planda ve

zihnen yoruluyoruz. Önceden

daha çok bedenen yoruluyorduk

ve uyuyunca beden dinleniyordu.

Şimdi ise zihni dinlendirmek

için uyku yeterli gelmiyor. Bu

da kaygıyı besliyor. Her şeyi

çok çabuk tüketiyoruz. Tüketim

toplumu olduğumuz için

SOSYALMEDYAKAYGI

BOZUKLUĞUNUARTTIRDI

Psikolog Ayhan Altaş

yaşam

Yeşilay

52