Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  58 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 58 / 84 Next Page
Page Background

Boynumuza şal, omuzlarımıza ceket, elimize de şemsiyemizi tutuşturarak geldi sonbahar.

Artık ne giyeceğimize karar verirken hava durumunu mutlaka dikkate aldığımız, tedbir

niyetine çantalarımızdan şemsiyemizi eksik etmediğimiz zamanlardayız. Olur ya, yağmur

yüklü bir bulut ansızın üstümüzden geçer ve yükünü tepemizden aşağı bırakıverir…

BİR İHTİYAÇTANÇOKDAHA

FAZLASI: ŞEMSİYE

Ş

emsiye, çoğumuz için

yağmurla özdeşleşmiş

bir aksesuar. Özellikle

yaşadığımız coğrafyada

yaz günü elinde şemsiyeyle

dolaşana rastlamak pek

alıştığımız bir durum değil.

Tabii eğer ülkemizi ziyarete

gelmiş Japon turistler söz

konusu değilse. Onları sıcak

havalarda şemsiyeyle dolaşırken

görmek de bizim için tebessüm

sebebi. Öyle ya şemsiye eşittir

yağmur!

Ancak tarih bu konudaki

ezberimizi bozuyor ve ilk

şemsiyelerin Doğu’nun yakıcı

sıcaklarına karşın kullanıldığını

fısıldıyor uzaklardan.

Ne kadar uzaklardan?

Yaklaşık 4 bin yıl öncesinin

Mezopotamya’sından; yani

şemsiyenin henüz endüstriyel

bir üründen ziyade doğal bir

buluş olduğu zamanlardan…

Evet, Mezopotamya’da güneşten

korunmanın en ayrıcalıklı

yoluydu şemsiye. Zaten

“şems”, Arapçada “güneş”

anlamına geliyor. “Şemsiyya”

yani “şemsiye”, esasen

güneşlik demek. Şemsiyenin

İngilizcesi “umbrella”. Latin

kökenli İngilizce bir kelime

“umbrella”nın, Latince'de

gölge anlamına gelen “umbra”

kelimesinden türetildiğine

bakacak olursak ilk işleviyle

isminin örtüştüğünü görürüz

zaten. Ve ayrıcalıklıydı,

çünkü her isteyen şemsiye

kullanamıyordu, bir statü

sembolü olduğu için ancak

belli bir zümreden insanların

şemsiye kullanmaya hakları

vardı.

Mezopotamya’dan Mısır’a geçen

şemsiye, ayrıcalıklı statüsünü

burada da sürdürdü ve amansız

sıcakların serinleten kurtarıcısı

olmaya devam etti. Üstelik

Mısırlılar için şemsiyenin

manevi bir değeri de vardı.

Gökyüzünün, Tanrı’nın

vücudundan yapılmış, dünyayı

Gökçe ÇİÇEK

koruyan bir şemsiye olduğuna

inanan Mısırlılar için başlarının

üzerinde taşıdıkları şemsiye,

yüksek ahlâkın sembolüydü.

Bu ilk şemsiyelerin yapımında

yaprak ve papirüs gibi

malzemeler kullanılıyordu.

Krallar, başrahipler, soylular

gibi ayrıcalıklı zümre için beyaz

tenlerini güneşe karşı koruyan

özel bir kalkandı şemsiye.

Mısır’dan sonra antik Roma’da

kendini gösterdi. Hâlâ

güneşe karşı gölge ihtiyacını

karşılıyordu. Sonra yolu Asya’ya

uzandı. Çinliler şemsiyeyi

yağmura karşı kullanan ilk

toplum olarak tarihte yerini

yaşam

Yeşilay

58