Yeşilay Dergisi-Ocak-948.Sayı-Sosyal Paylaşım-Sosyal Medya - page 53

51
Öncelikle doğduğunuz, büyüdüğünüz ortam-
dan konuşmak isterim. Gurbeti yaşamak, ana
vatandan uzak kalmak nasıl bir duygu? Bu du-
rumkişide eksiklik hissettiriyor mu?
Öncelikle oranın ismi acı vatan. Ta ki biri-
si size kalk, git, kendi ülkene dön diyene ka-
dar bunu hiç kavramamıştım. O zaman an-
lıyorsunuz mevzuyu. Arkadaş bağlarını-
zı kurmuşsunuz, hayatınızı kazanmışsınız,
her şey güzel gidiyor, bir sistem kurmuşsu-
nuz orada; sonra biri kalkıp diyor ki bu sis-
temi başka bir yerde yaşa, senin hakkın yok
burada. O sizi çok üzüyor. Tabi bu insan
haklarına da aykırı. Orada siz vergi ödüyor-
sunuz, belli bir katkıda bulunmuşsunuz,
bunların hepsine aykırı bu durum. Ne ka-
dar da işçi kesiminin yaşadığı gettoda* bü-
yüsem de o ana kadar hiç böyle bir acı vatan
sendromu yaşamadım. Bu aslında dışarıdan
bir bakış açısı. Çünkü içinde olduğunuz va-
kit öyle hissetmiyorsunuz. Arkadaşlarını-
zın derdi ortak, onlarla büyüme tarzınız or-
tak. Anneleriniz, babalarınız çalışan bir ke-
sim. Bende anne bambaşka bir şehirde ça-
lışmak zorunda kalıyordu, yıllarca görme-
dim annemi. Baba 3 yaşımdan beri başımız-
da yoktu. Doğal olarak birçok ailelerde mev-
cut olan bir durum olduğu için bunun bir
arabeski yapılmıyordu. Bizim çevremizde
normaldi. Çocuk olduğumuz için, parklar-
da karnımızı doyurduğumuz, fındık ağaç-
larına, erik ağaçlarına çıkarak vakit geçirdi-
ğimiz için gurbet sıkıntısını pek anlamıyor-
duk. Tam aksine keyifliydi bu durum. Artı
pratik yönümüz daha gelişmiş oluyordu.
Anahtar çocuk diye bir kavramda var…
Evet, anahtar çocuk Almanya’da genelde
Avrupa’da kullanılan tabir. Anahtar çocuk
dediğimiz çocuklar annesi, babası çalışan,
boyunlarında yün ipe bağlı anahtar olan
çocuklardır. Komşu kadınlar, teyzeler size
bir öğün sıcak yemek yapıyor; anneniz, ba-
banız bu kişilere aylık maaşını veriyor. Siz
de okuldan eve geldiğinizde teyzeler size
bir şeyler yapmış oluyor, siz de yiyorsunuz.
Ya da yapmıyorlar, söyleyemiyorsunuz an-
nenize çünkü dövdükleri de oluyor. Anah-
tar çocuğa başlama yaşı üç; kendimden bi-
liyorum. Benim anahtarım ergenliğe kadar
boynumdaydı. Barut filmimde de kullan-
dım anahtar objesini. Konu itibariyle film-
de farklı bir mevzuydu. Anahtar çocuk be-
nim gibi ailesinden uzak, ailesini çok az
gören çocukların simgesi oldu. Bunu artık
pedagoglar, politikacılar da o anlamda kul-
lanıyorlar. Büyük bir kitle anahtar çocuk
kavramı. Bu sadece Türklere has bir tabir
değil tabi. Tüm işçi kesimlerinin çocukları
için bu tabir kullanılır.
Anahtar çocuk döneminiz okul hayatınız bo-
yunca da devametti öyleyse?
Okul hayatımda şanslıydım. Aslında en bü-
yük öğretmenim annem oldu. Sonra di-
ğer öğretmenlerim detayıyla annemin öğ-
rettiklerini bana aktarmaya başladılar. Ör-
neğin inançla ilgili annem ilk aşıyı veren
oldu. Mesela 70’lerin başında Almanya’da
çok cami olayı yoktu. Köln’de bir cami açıl-
mıştı. Faaliyete girmemişti, kulüp olarak iş-
lev görüyordu. Annem beni aldı, dünyanın
3. büyük kilisesi olan Köln Katedraline gö-
türdü.. Bir Peder de geldi, bizi kovacak diye
düşünürken yardımcı olmak istedi bize, ‘is-
terseniz ayrı bir yer ayırabiliriz size’ dedi,
Kuran-ı Kerim verdi; isterseniz okursunuz
diye. Ve annemden ilk öğrendiğimmev-
zu ‘Allah’ın evi burası, her cami, havra, kili-
se mescit olur’ oldu. Ve benim için din o an-
lamda farklı bir aşıyla başladı. Sonradan öğ-
reniyorsunuz tabi ne, ne zaman değişmiş
diye. İlk etapta çok saygılı bir çocuğun bü-
yümesine anne vesile oluyor. Annem kır-
S Ö Y L E Ş İ
S ÜME Y Y A O L C A Y
F O T O Ğ R A F
F E R D I N A Z K O Y U N C U
yunculuk, yönetmenlik, hukuk eğitimi ve spor yeteneklerinin yanı sıra
ayrıca Sosyal Danışman unvanına sahip Haluk Piyes. Bağımlılıklarla
mücadelesi ise örnek alınası…Böylesi güzel hasletleri simasına
yansımış Haluk Piyes’in sanat hayatı ve zararlı alışkanlıklarlamücadelesi hakkında
kendisiyle keyifli ve bir o kadar da bilgilendirici bir söyleşi gerçekleştirdik.
O
1...,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52 54,55,56,57,58,59,60,61,62,63,...76
Powered by FlippingBook