Mart_2013 - page 22

20
man yolcu olduğunu unutup, hancı olma-
ya çalışmadı. Hep bir yolcu gibi yaşadı.
Yeşilay’da da başkanlık odası sadece
özel günler, konferanslar, özel ziyaretçiler
ve toplantılar için kullanılır, bunun dışın-
da bizim çalıştığımız büro kısmındaki ma-
sasında oturup çalışırdı. Ne masasının ne
de sandalyesinin bizimkilerden farkı yok-
tu. Hatta ben bilgisayarda çalış-
tığım için döner koltukta otu-
rurdum, o sandalyede otururdu.
Koltuk aldıramamıştık kendisine.
“Arkadaş biz burada hizmet için
varız. Bakın, kapıya en yakın ma-
sada ben oturuyorum ki, günü
gelince gitmesi kolay olsun diye,”
derdi. Eğer biz meşgulsek, işimiz
yoğunsa, gelen misafirlere kendi
elleriyle çay ikram ederdi.
Hayatının son 40 yılını Türk
gençliğinin zararlı alışkanlıklar-
dan korunmasına adamıştı. Ta-
bii ki ona can u gönülden des-
tek olan arkadaşlarıyla birlikte.
Yeşilay’daki bu 40 yılın son 16 yı-
lını birlikte çalışarak geçirdiğimiz için, ba-
bamı daha yakından tanıma fırsatı bulabil-
dim. Ve bu yüzden de kendimi çok şanslı
addediyorum.
Hep mütevazı bir insan olarak yaşadı.
Reklamdan ve şöhretten mümkün oldu-
ğunca uzak durmaya çalıştı. İlme ve ger-
çek ilim adamlarına âşıktı. Ehlisünnet iti-
kadına sıkı sıkıya bağlıydı. Son nefesine
kadar okumaya, sürekli bir şeyler öğren-
meye çalıştı. Öğrenmeyi ve öğretmeyi çok
severdi.
Kitapları ve kütüphanesi onun en kıy-
metli eşyalarıydı. Aldığı kitabı önce nay-
lonla kaplatır, sonra okurdu. Kitaba çok
saygı gösterir, sanki okurken incitmeye
korkardı ve kitaba saygı gösterilmemesi-
ne, hor davranılmasına hiç tahammül ede-
mezdi.
Babamın her hareketi çocukluğum-
dan beri benim hep ilgimi ve hayranlığı-
mı çekmiştir ve benim için her zaman ör-
nek alınması gereken özel bir insan olmuş-
tur. Onun en önemli özellikleri: Emanete
riayete aşırı derecedeki hassasiyeti, inanç-
larından asla taviz vermemesi, gayretli,
çalışkan, disiplinli, vefalı, fedakâr, neza-
ket sahibi ve ilim ehli olması…Hem teva-
zu, hem de vakar sahibi olması… Sevdiği-
ni Allah için sever, kızdığına da Allah için
kızardı.
Emanete olan hassasiyetini Yeşilay’da
da fazlasıyla gösterir, Yeşilay’ın eskiyen eş-
yalarını yenileriyle değiştirmeye razı ol-
maz; “Efendim, burası bize emanet, biz
buraya saltanat sürmeye değil, hizmet et-
meye geldik arkadaş!” derdi. Hatta hiç
unutmuyorum bir gün YönetimKurulun-
daki yakın arkadaşlarından biri kendisine,
‘Başkanım sizde emanet hastalığı var’ de-
yince bozulmuş ve ‘EfendimAllah’ın em-
rine uymak ne zamandan beri hastalık ka-
bul edilir oldu’ demişti.
Normalin üzerinde bir çalışma azmi ve
gayreti vardı ve biz her sabah kalktığımız-
da onu hep masasının başında çalışırken
bulurduk. Bazen “Babacığım, kendinizi
çok yoruyorsunuz, biraz dinlenseniz!” de-
diğimizde; “Efendim, dinlenmek mezar-
da…Dünyada dinlenmek yok! Çalışacak-
sın! Ömür kısa, vakit az, yapacak iş çok,
onun için çok çalışacaksın. Biz bu dünyaya
eğlenmeye gelmedik. Asalet fazilette, fazi-
let hizmettedir” diye cevap verirdi. Tem-
belliği ve tembel insanları hiç sevmezdi.
Borçlu olmaktan ve borçlu ölmekten
çok korkardı. Çünkü Efendimiz (S.A.V.) in
Emanete olan hassasiyetini Yeşilay’da
da fazlasıyla gösterir, Yeşilay’ın eskiyen
eşyalarını yenileriyle değiştirmeye razı
olmaz; “Burası bize emanet, biz buraya saltanat sür-
meye değil, hizmet etmeye geldik arkadaş!” derdi.
1...,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21 23,24,25,26,27,28,29,30,31,32,...66
Powered by FlippingBook