Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  66 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 66 / 84 Next Page
Page Background

kültür

Yeşilay

66

gözlemlediğim kadarıyla Türkiye

çok yetenekli insanlar yetiştiriyor.

Ama yetenekli olmak yetmiyor,

onu sürdürmek için birtakım

olanaklar ve sanatçı olarak

yaşama ortamlarının hazır olması

gerekiyor.

Türkiye’de resim alanında

sayılı isimlerden birisiniz. Bu

sizde nasıl bir sorumluluk hissi

oluşturuyor?

Bu mesleğe verdiğim gönülle

buralara kadar geldiysem, diğer

bu heyecanı taşıyan insanların

da bir yerlere gelebilmesi için

onlara olanak sağlamak, moral

vermek bir görev olarak bunu

kendime yüklemiş bulunuyorum.

Bu yüzden bu amaçla kurulmuş

özgü bir tekniğin yaygınlaşmasını

sağlamaya yardımcı oluyor. Bunu

dışında marküteri, vitray, seramik,

gravür, gibi tekniklerin göze,

duyguya, zevke, yaratıcılığa önayak

olacak farklı yanları vardır. Ben

bütün teknikleri denedim, bu aynı

şiiri başka dillerde söylemek gibi bir

duygu yaratmaktadır.

Türk resim sanatını hangi

aşamada görüyorsunuz?

Türk resim sanatı çok yetenekli

sanatçılara sahip. Bu belki

bazı genetik özelliklerden,

Anadolu’nun kültür yapısından,

kültürün genlerle aktarılmasından

kaynaklanıyor olabilir. Ama

gerçekten hem öğrenciliğim hem

akademideki hocalık yıllarımda

ilkokulda şiirin, öykülerin

tadını çıkardım, bu konularda

çalışmalar yaptım. Ortaokulda

sanatı, resmi bilen hocalarım

sayesinde resim açılmalarımı

ilerlettim.

Paleti kurumayan sanatçı

olarak anlıyorsunuz, hala

üretiyorsunuz. Projeleriniz

nelerdir?

Evet, halen üretiyorum. Bu

bir yaşam biçimi, üretmeye

de devam edeceğim. Paleti

kurumayan ressamın anlamı

şu; sürekli olarak sanatın içinde

olmak, sürekli olarak üretmek.

Türkiye’de sanat piyasasının

oluşmasından önce sürekli

resim yapmak diye bir anlayış

yoktu, ancak önemli sergilere

eserler yapılırdı. 1900’lü

yılarda hatta 60’larda 70’lerde

sanatçılar üretmeye yeteri

kadar zaman ayırmazlardı,

sonuç olarak da çok sayıda

eserleri bulunmamaktaydı.

Benim ayrıcalığım, hem

öğretim üyesi olmam hem de

sanatın içinde bulunarak ikisini

birlikte götürebilme heyecanına

sahip olmamdı.

Değişik tekniklerde projeler

üretiyorum. Mesela halı benim

için bir tutku. Tapestry (resimli

halı) olarak adlandırılan bu

teknikte 100 kadar önemli

eserim var. Ve iddia ediyorum

ki dünyada bu kadar bu türde

esere sahip tek sanatçıyım. Bu

hem geleneğin izlerini ileriye

taşımak hem de Türklere

“Türk sanatının

geleneğine baktığımız

zaman Uygur

fresklerinde, Osmanlı

minyatürlerinde, Selçuk

resimlerinde ve

çinilerinde mavi ve

kırmızının çok

kullanıldığını

görmekteyiz, demek ki

mavi ve kırmızı bu

toplumun insanlarının

genlerine işlemiş.”

Bilhassa ben bazı

resimlerimde yeni

kentleşmenin yükselen

binaların Süleymaniye,

Ayasofya, Sultanahmet

gibi değerli yapıların özelliklerinin yok

olmasına imkân tanımıyorum. Benim

amacım esasında görüntüyü resmetmek

değil onun içindeki ritmi yakalamak.