Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
Uyuşturucu sorunu uluslararası düzeyde tartışıldı
2. Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu’nun 2. gününde de uyuşturucu sorunu uluslararası düzeyde tartışılmaya devam etti.
- Ücretsiz psikososyal destek hizmeti veren Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) Danışma Hattı’ndan 37 bin 600 kişi yararlandı.
- Uyuşturucu kullanımı IQ düzeyini 6,8 oranında azaltıyor.
- Avustralya’da her gün 200 kişi intihar girişiminde bulunuyor.
- Madde bağımlılığının Güney Afrika ekonomisinde yarattığı kayıp 2,7 milyar dolar.
Her türlü bağımlılıkla mücadele verme misyonuyla 100 yıldır faaliyetlerini gösteren Yeşilay tarafından 26 – 27 Kasım tarihleri arasında düzenlenen “2. Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu” ikinci gününde ulusal ve uluslararası konuşmacıları ağırladı.
‘Kanıta Dayalı Politikalar ve Yaklaşımlar’, ‘Bağımlılıkla İlgili İşgücünün Eğitimi’ ve ‘Halk Sağlığı Uygulamaları’ ana temalarıyla gerçekleştirilen sempozyumun ikinci günü, sivil toplum kuruluşlarının uyuşturucu ile mücadeledeki rollerinin tartışıldığı oturumla başlayarak uyuşturucu kullanımının farklı toplum kesimleri üzerinde etkisinin değerlendirilmesiyle devam etti. Uyuşturucu ile mücadelede iş gücünün eğitimi konusunda; bağımlılık danışmanlığı ulusal mesleki yeterlilik örneği ve üniversitelerde bağımlılıkla ilgili eğitim merkezi kurulmasının neden gerekli olduğu tartışılırken, uyuşturucu ile mücadeleye farklı yaklaşım ve girişimlerin iyileştirilmesi ayrı oturumlarda ele alındı. Program, medyanın madde kullanımıyla mücadelede rolü konusunda panel ile sona erdi.
IŞIK: “Bağımlı kişinin topluma kazandırılması sadece tek bir yapının sorunu değildir. Mutlu bir toplum toplumun anlayışı ve kabulü ile mümkündür”
Yeşilay Genel Müdürü Sultan Işık yaptığı sunumda; politika üretmek de dahil, toplumu işin içerisine katabilmenin en önemli noktasının STK’ların dahiliyetinin sağlanması olduğuna dikkat çekerek bağımlılık meselesi ile ilgili olarak; “Bağımlı kişinin topluma kazandırılması sadece tek bir yapının sorunu değildir. Hepimizin sorunudur. STK’lar ile iş birliğinde sürecin bir parçası olmamız gerekiyor. Siz tek başınıza belirli yaptırımlar uygulayarak tedavi ettirip ilerleseniz bile bu kişiler topuma katılmaya karar verdiğinde toplumun onları yeniden birey olarak kabul etmesini ya da var olmasını tek başına sağlayamazsınız. Mutlu bir toplum toplumun anlayışı ve kabulü ile mümkündür” dedi.
Sultan Işık Yeşilay’ın çalışmalarının altını çizdi: “Yeşilay olarak önleme stratejimiz kapsamında yürüttüğümüz Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı ile 13 milyon öğrenci ve 2 milyon yetişkine ulaştık. 7. ve 8. sınıfa yönelik Yaşam Becerileri Eğitim Programı’nı da önlemenin bir ayağı olarak devam ettiriyor, çocuklarımızın hayır diyebilme yeteneğini öğretmeyi hedefliyoruz. Okulda Bağımlılığa Müdahale Programı da bir şekilde az da olsa denemiş ancak bağımlı noktasına gelmemiş çocuklara müdahil olmamızı sağlıyor. Diğer yandan Yeşilay Danışmanlık Merkezlerimiz (YEDAM) ile ücretsiz psikososyal destek hizmeti veriyoruz. 2106 – 2018 yılları arasında 37 bin 600 kişi danışma hattımızı arayarak destek almak istedi. YEDAM bünyesindeki el sanatları, gastronomi, grafik tasarım ve spor, sağlıklı yaşam atölyeleri ile de rehabilitasyon hizmetlerimizi sürdürüyor, bu sayede danışanların mesleki yeterliliklerini geliştirmeyi ve toplumla sosyal uyumlarını sağlayarak onları üreten konuma getirmeyi amaçlıyoruz”
Esbjörn Hörnberg, IOGT: “Kamu sağlığının oluşturulması yönünde çalışma yapıyoruz. Yasadışı uyuşturucuların ciddi zararları bulunuyor. Uyuşturucu kullanımının genç insanlara zararı ise çok daha büyük. Ruhsal sağlıklarını bozuyor ve beyin gelişimini olumsuz etkiliyor. Her 16 kişiden biri esrar denerse mutlaka bağımlı hale gelecektir. Bu da IQ düzeyini 6,8 oranında azaltıyor. Diğer yandan esrar kullanımı ruhsal hastalıklara yakalanma olasılığını iki kat artırıyor. Yasadışı ilaç kullanımı da topluma, bireylerin karakterine zarar veriyor. Sürekli kullanımı bireylerin yetkinliklerini azaltırken aile içerisinde rolünü yok ediyor, arkadaş ilişkilerine zarar vererek uzun dönemde sosyal izolasyona sebebiyet veriyor. Ortaya çıkarılan zararın sosyoekonomik boyutu ve ekonomik yükü de çok ağır. Toplumun sermayesini eritiyor. Şiddete ve suça yol açarken üretkenliği azaltıyor.”
General Arthur T. Dean, CADCA: “1980’lerde ABD’de kokain salgını vardı. CADCA bu vesile ile kuruldu. Birçok hükümet kapsamında eğitim, araştırma ve kamu politika savunuculuğu yapıyoruz. Uluslararası programlar oluşturuyor, özellikle de gençlere odaklanıyoruz. Bugün 30 ülkede varlık gösteriyoruz. 2016 yılında yüksek dozda uyuşturucu kullanımından dolayı 72 bin kişiyi kaybettik. 2017 rakamları maalesef bundan da yüksek. İnanıyoruz ki toplum temelli koalisyon en iyi çözüm. Ebeveynler, gençler, iş dünyası, gençlere hizmet veren kuruluşlar, kolluk kuvvetleri vb. yaklaşık 12 sektör var. Bunlar kesinlikle birlikte çalışılacak sektörler. İşin bütüncül olarak ele alınmasının büyük fayda sağlayacağına inanıyorum.”
Mirella Dummer Frahi, UNODC Civil Society Team: “UNODC olarak politika ve kamu işlerinden sorumluyuz. Rolümüz STK’ları bir araya getirmek ve STK’ların Birleşmiş Milletler’de ses çıkarabilmesini sağlamak. Görevimiz, tek bir ses oluşturabilmek. Bu nedenle politika düzeyinde tek bir çatı organizasyon olarak çalışıyoruz. 2030 sürdürülebilirlik kalkınma hedefleri doğrultusunda refah ve sağlıklı toplumu teşvik etmek ve uyuşturucu ile mücadeleyi desteklemek gibi görevlerimiz var. UNODC bu noktada tedavi müdahalelerinde ne kadar yol alındığını izlemekten de sorumlu.”
Sivil toplum kuruluşları, uyuşturucu ile mücadele tecrübelerini paylaştı
Serkan Bakırtaş, TOBFED: “Sektörde kadın istihdamının artması, meslek sahibi olmayan gençlerin meslek edindirilmesi ve geri dönüşüm konularında pek çok yapı ile iş birliğindeyiz. Sektörde bağımlılık oranı çok yüksek. Yeşilay ile çalışmamız neticesinde; Yeşilay’ın yönlendirdiği gençlerin istihdamını ve bundan bağımsız gençlerin topluma kazandırılması için çalışmalarımıza devam ediyoruz.”
Nail Aykan, ICV: “Avustralya bir göçmen ülkesi ve azınlıklardan da oluşuyor. Tecrübeleri farklı… 25 milyonluk nüfusun 200 yıllık geçmişin ve 100 yıllık federasyon varlığı mevcut. İlk Müslümanlar 1500 yıllarında Endonezya ve Afganistan’dan gelmiş. Toplam nüfusun yüzde 2,6’sı… Laik bir ülke. Yüzde 55 oranında Hristiyan mevcut. Yüzde 30’u Ateist. üçüncü grup ise Müslümanlar... Victoria’da yaşayan Müslümanların ise 3’te 2’si hapishanede. Hapishanedekilerin de 3’te ikisinin mahkumiyet nedeni uyuşturucu. Diğer yandan Avustralya’da kişi başına düşen intihar girişimi günde 8… Daha da önemlisi her gün 200 kişinin intihar girişiminde bulunması. 2016 Viktorya Alkol ve Uyuşturucu Derneği, 2016 yılında hükümet fonlarına başvurdu. Kanıta dayalı bir çalışma yaparak 1,5 milyon dolarlık destek aldı. Müslüman alkol ve tütün bağımlılığı rehabilitasyon merkezi kuruldu. Eğitim istihdam ve müdahale olmadan uyuşturucu ile mücadele etmek mümkün olamaz. Gençlerle konuşurken şunu öğreniyoruz: Alkol tütün ve uyuşturucular bir tür kaçma yolu. Ötekileştiriyorlar. Gençler de bu noktada mevcut sistemde kimlik problemi yaşamaya başlıyor.”
Tajudeen Abiola, Yeşilay Nijerya: “Batı Afrika çoklu fiziksel alanların bulunduğu bir yer. Dünya nüfusunun yüzde 5’i burada yaşıyor. Bölgede pek çok insan kaynaklı sorun bulunuyor. Bağımlılık deneyimine baktığımızda ise yasa dışı uyuşturucuların yerel üretim ile elde edildiğini görüyoruz. Doğal yapı bu ürünlerin ulaştırılmasında Güney Afrika’ya fırsat sunuyor. Bazı bölgeler transit konumunda. Ve tüm bu döngü bir bağımlılık krizine sebebiyet veriyor. İnsan unsurları bölgede bu trafiğin en temel sebebi. Toplum içerisinde uyuşturucu kaynaklı suçları da tetikliyor. Eğer stratejik olarak bu uyuşturucu problemi ile ilgilenilirse, sorun çözülürse toplumun yararına olacaktır. Bu bağlamda Afrika çaba gösteriyor. Bölgedeki ülkelerle çalışıyor. Diğer yandan STK’lar da büyük bir rol üstlenmeli.”
Shuaida Adam, Yeşilay Güney Afrika: “Ekonomik olarak büyüyen bir Afrika söz konusu. İklim temelli zorluklar mevcut. Küresel ekonomik krizler de pek çok süreci etkiliyor. Farklı alanlarda aktif olan pek çok STK söz konusu. Afrika’daki STK’lar sürdürülebilir destek modelini hayata geçirmeye çalışıyorlar. Uyuşturucu kaynaklı ölümler en yüksek oranla Kuzey Amerika’da. Afrika’da maalesef Kuzey Amerika’nın ardından geliyor. Madde bağımlılığının ekonomide yarattığı kayıp ise 2,7 milyar dolar. Bunu azaltmak için çalışmalar gerçekleştiriyoruz ancak bürokrasi konusunda sıkıntı yaşadığımızı söyleyebiliriz. Hem diğer STK’lar hem de kurumlarla iş birliğimizi artırarak bu kaybı düşürmek için çalışıyoruz.”