Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  135 / 248 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 135 / 248 Next Page
Page Background

daha dirençli hale getirilmesi

için resmi kurumların yanı sıra

artık mutlaka sivil toplumun

gönüllü katkısı da gerekiyor.

İnsanlar maddi kazançlar

için çalıştıkları gibi manevi

kazanç da elde etmek isterler.

Bunun için de sivil toplum

kuruluşunda gönüllü olarak

çalışırlar ya da bir yardımlaşma

derneğine veya vakfına maddi

yardımda bulunurlar. Müşteri

nasıl bir işletmenin velinimeti

ise gönüllüler de STK'ların

velinimetleridir. Ülkemizde

de STK’ların sayısının

artması, vatandaşlarımızın

bir çok STK’da gönüllü olarak

çalışmaya başlaması bu konuda

duyarlılığın arttığını gösteriyor.

Bu hem ülkemiz hem de insanlık

açısından çok umut verici. Bizim

2020 stratejimizin bir ayağı da

gönüllülüğü geliştirmek. Onun

için de bir hedef koyduk: Her

evde bir Kızılaycı istiyoruz.

Eğer bunu başarabilirsek

bizim geleceğe yönelik hiçbir

sorunumuz ve toplum katılımı

açısından hiçbir engelimiz

kalmayacak. Öncelikle Kızılay’ın

gönüllü sayısını 2 milyon

kişiye ulaştırmak istiyoruz.

Daha sonra dediğim gibi her

evde bir Kızılaycı, Kızılay’a

gönül vermiş bir gönüllü

olmasını arzuluyoruz. Kızılay,

toplumla bu yönde yeniden

bir bağ kurduğunda ve bunu

sürdürdüğünde gücümüze

gönüllülerimizin samimi ve

hesapsız güçleri de katılacak.

Böylece daha fazla ihtiyaç

sahibine ulaşabileceğiz, daha

katılımcı bir akılla bu hareketi

yönetebileceğiz.

Sivil toplum çalışmalarını

öğrenciliğinizden beri

sürdürdüğünüzü biliyoruz.

Özellikle gençlere, öğrencilere,

STK ve gönüllülük üzerine neler

tavsiye edersiniz? Bu çalışmalar

sizce onların hayatına ne katar?

Gençlerin STK’larda daha çok

var olması o ülkenin yerüstü

takatini kestiği insanımıza

yardımcı olmaya, diğer yandan

da başka coğrafyalarda ellerini

semaya açmış, yaradanından bir

melce soran, bir rahmet uman,

açlık ve savaşın ölümün kıyısına

sürüklediği mazlumların yükünü

hafifletmeye çalışıyoruz. Bir

çocuğa ulaşmak, bir yoksulun

yüzünü güldürmek bize bu

dünyada tadabileceğimiz en

güzel hazları ve huzuru veriyor.

Kızılaycı olarak tüm çalışan ve

gönüllülerimizle bu manevi

huzur ve sorumluluğun bilinciyle

yoğun duygular yaşıyoruz.

Yaşadığımız iç huzur bize sonraki

adım için de güç veriyor. İhtiyaç

sahiplerini, yoksulları, açlık ve

hastalık çeken kişileri gördükten

sonra artık bambaşka duygularla

işinize sarılıyorsunuz. Tüm o

başını okşadığınız çocuklar sizin

yavrularınızdan biri oluyor artık.

Kızılaycılık hem manevi huzur

hem de büyük bir sorumluluk

yüklüyor omuzlarımıza. Bir

yandan daha güçlü, daha

verimli bir Kızılay için mutfakta

çalışırken, bir yandan da

insanlığın yüzleştiği en büyük

afet ve felaketlere el uzatmaya

çalışıyoruz. Bu omuzlarımızı

acıtan, sırtımızı çatırdatan bir yük

olsa da biz derdimizle mesuduz.

Sivil toplum kuruluşları,

ülkemizde son dönemlerde daha

da önem kazandı. Toplumsal

anlamda çeşitli sorunların

giderilmesinde, duyarlılıklardan

pay sahibi olmak adına sivil

toplum kuruluşlarını ve

gönüllülük olgusunu nasıl

değerlendiriyorsunuz?

Gönüllülük esasına dayalı olarak

kurulan ve kar amacı gütmeyen

sivil toplum kuruluşları, hem

toplumlar hem de ülkeler

için artık çok daha önemli

görevler üstleniyorlar. İnsanı ve

toplumu tehdit eden karmaşık

risklerin azaltılması, insan

evladının direncinin artırılması,

toplumların yoksulluk, afetler

ve olağan üstü durumlara karşı

“Son yıllarda Yeşilay’ın

yaptığı çalışmaları

gerçekten büyük bir

hayranlıkla izliyorum.

Özellikle gençlerle ve

çocuklarla kurduğu

bağlar, Kızılay olarak

bize de yol gösteriyor”

MAYIS 2017 135