Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  17 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 17 / 84 Next Page
Page Background

çerçevesinde devam etmesine ve

başka çocuklara da yayılmasına

sebep olur. Öğretmen, çocuğu/

genci karşısına alarak durumun

farkında olduğunu belirtmeli

ve bu konuyla ilgili nasıl

yardımcı olabileceğini sormalı.

Çocuğun yaşı gereği, 18 yaşın

altındaysa bu durum aileye haber

verilmeli. Ailenin bilgilendirilme

şekli de önemlidir. Okul ve

aile iş birliğiyle çocuğu kötü

alışkanlıklardan uzaklaştırmak

için çözüm bulmaya çalışmalı.

Boş vakti olan, akademik yönden

başarısı düşük çocuklar kötü

alışkanlıklara yönelebiliyor. Böyle

bir durumda çocuğu gözetim

altında tutarak boş zamanlarını

faydalı aktivitelerle geçirmesini

sağlamak, derslerine yardımcı

olmak fayda sağlar. Artık,

okullardan rehber öğretmenlerin

uyuşturucu kullanan öğrencileri

ihbar etme yükümlülüğü yok. Bu

da onlara inisiyatif sağlıyor. Böyle

bir durumda çocuğu/genci tekrar

kazanmaya yönelik müdahalede

bulunmak önemlidir. Öncelikli

amaç, suçu cezalandırmak yerine

bu çocukları tekrar zararsız

bir ortama çekmek ve topluma

kazandırmak olmalı! Eğer

uyuşturucu kullanım sıklığı

artmış bağımlı bir genç ise,

mutlaka tedaviye yönlendirilmeli.

Çocuk/genç, aile ve öğretmenler

tarafından, uyuşturucunun

zararları ve tedavini gerekliliği

hakkında bilgilendirilmeli. Başta

öğretmenler ve okul idarecileri

bunu bir suç olarak değil tedavi

edilmesi gereken bir hastalık

olarak görürse, aileye durumu

yansıtma biçimleri ve gence

yaklaşım biçimleri de daha faydalı

olur.”

BAĞIMLILIK ZAYIFLIK

DEĞİL HASTALIKTIR

Şeker, bilimsel veriler ışığında

bağımlılara karşı toplumda

oluşan ön yargının değişmesinin,

bağımlılıkla mücadelede çok

önemli bir aşama olduğunu

belirterek şöyle devam ediyor:

Artık, okullardan

rehber öğretmenlerin

uyuşturucu kullanan

öğrencileri ihbar etme

yükümlülüğü yok. Bu

da onlara inisiyatif

sağlıyor.

kadar toplumsal bir olgu. Bir

kişinin bağımlı olması, aileden

başlayarak içinde bulunduğu

çevreyi, ortamı hatta bütün

toplumu etkiliyor. Aslında

herkesin sorunu! İnsanların,

‘Ben bağımlı olmam’ ya da

‘Benim çocuğum bağımlı

olmaz’ demek yerine konunun

varlığını ve gerçekliğini kabul

ederek bilgilenmeleri gerekiyor.

Ailelerin eğitilmesi çok önemli.

Çünkü her bireyin eğitimi ve

bilinçlenmesi ailede başlıyor.

Çocuğunuza suçlayıcı bir

tavır takındığınızda, kendisini

savunmaya geçiyor ve yaptığının

yanlış olduğunu bilse bile bunu

kabul etmemeyi tercih ediyor.

Uyuşturucu kullandığını ya

inkar etme yoluna gidiyor ya da

suçu başkasına yöneltiyor, ‘Çok

üstüme geldiniz o yüzden ben

de içiyorum, bu sizin suçunuz’

diyebiliyor ya da ‘Ben bir şey

kullanmıyorum, size öyle geliyor’

diye inkar yolunu seçerek aileyi

ikilemde bırakıyor.”

“Bilimsel camia tarafından

bağımlılık bir beyin hastalığı

olarak görülüyor. Yani bu bir

irade meselesi ya da ahlak sorunu

değil. Uyuşturucu maddeler,

kullanan kişinin beynine zarar

veriyor, dolayısıyla davranışları

ve düşünceleri değişiyor.

Oysa toplumsal çerçevede

bağımlılık halen bir tabu.

İnsanlar çoğu zaman bu durumu

gizlemeye meyilli oluyorlar

çünkü toplumda bağımlılığa

karşı, ‘Uyuşturucu kullanan

insan kötüdür, iradesizdir,

sorumsuzdur’ gibi bir bakış var.

Bu bakış da bağımlı kişilerin

yardım arayışının daha sınırlı

olmasına yol açıyor. Yardım

arayışında bulunmadıklarında

uzun süre uyuşturucu kullanımı

devam ediyor ve erken

müdahale edilme fırsatı varken

bu fırsat kullanılamıyor, bu

kişiler uzun süre topluma geri

kazandırılamıyor. Bu bakış

açısının değişmesi çok önemli.

Bağımlılık bireysel olduğu

Bilimsel camia tarafından bağımlılık bir beyin

hastalığı olarak görülüyor. Yani bu bir irade

meselesi ya da ahlak sorunu değil. Uyuşturucu

maddeler, kullanan kişinin beynine zarar veriyor,

dolayısıyla davranışları ve düşünceleri değişiyor.

KASIM 2018 17