KÜLTÜR
KİTAP
Zamanının büyük kısmını ilim
irfanla ve babasının yanında
attarlık öğrenmekle geçiren ve
bumesleğe duyduğu büyük
saygıyla eserlerindeAttar
mahlasını kullanan Feridüddin
EbuHâmidMuhammed bin
İbrahim'in tasavvufa ve sûfilere
olan sevgi ve ilgisi çok küçük
yaşlarda başlamıştı. Bu hayat
EVLİYA TEZKİRELERİ
FERİDÜDDİN ATTAR
KABALCI YAYINEVİ
tarzını sevmiş ve benimsemişti. Tarikatın edep ve erkanından
çok, tasavvuf felsefesine ve sûfiyane yaşayışa tutkundu.
Tasavvufun bahşettiği "hür olarak duyma ve düşünme, duyulanı
ve düşünüleni serbestçe ifade etme" özelliğinden istifade
ederek, bildiklerini, inandıklarını ve hissettiklerini rahat bir şekilde
açık açık ifade ediyordu. Attar’ın tekmensur eseri olan ve genel
olarak tasavvufun bütünmeselelerini ele alan
Evliya Tezkireleri
bir çeşit tasavvuf ve ahlaki bilgiler ansiklopedisidir.
Evliya
Tezkireleri’
nde şekillenen tasavvuf anlayışı Mevlâna ve ondan
sonraki mutasavvıflarda gelişerek devametmiştir.
Agah Sırrı Levend’in
Divan
Edebiyatı
adlı çalışması
üniversitelerde yıllarca ders
kitabı olarak okutulmuş ve halen
okutulmakta olan, ayrıca türünün
ilk örneği olması nedeniyle de
büyük öneme sahip bir eserdir.
Levend, divan edebiyatı algısının
menfi olduğu bir dönemde bu
kıymetli eseri yazarak divan
edebiyatının layıkıyla tanınmasına
DİVAN EDEBİYATI
AGAH SIRRI LEVEND
DERGAH YAYINLARI
imkan sağlamıştır. Klasik Türk edebiyatını tümkelime,
remiz, mazmun vemefhumlarıyla bir bütün olarak ele alan
eser, edebiyatımızın hemkaynaklarını hemde anlaşılma
biçimlerini göstermesi açısından bir kılavuz niteliğindedir.
Eser, yazıldığı zamandan bugüne yol gösterici özelliğini
muhafaza etmiş, biricikliğini korumayı başarmıştır. Yeni
baskısı olmayan ve artık sahaflarda da bulunmayan kitabı
yeniden basmanın zamanı çoktan gelmişti.
Bu kitap ilk Türk hemşiresi
Safiye Hüseyin’e vefa adına
yazılmış. Çanakkale’de gönüllü
olan Safiye Hemşire cepheden
cepheye koşmuş, birçok askerin
yarasını sararken birçok askerin
can verişine de şahit olmuştur.
Kitapta hemSafiye Hemşire’nin
hemde savaşan Osmanlı askerinin
fedakârlıklarını okuyacaksınız. Üç
yabancı dil bilen, eğitimli ve kendini
CESUR HEMŞİRE
İSMAİL BİLGİN
ERDEMYAYINLARI
mesleğine adayan Safiye Hüseyin, sahra hastanelerinde
yaralı askerlerin yardımına koştu. Türkiye’demodern
hemşireciliğin gelişmesine büyük katkısı olan Safiye Hüseyin
(Elbi), şefkat vemeslek aşkıyla dopdolu bir kadındı. Batı
kültürüyle yetişen bu ilk hemşiremiz, Osmanlı döneminde
Almanya ve İsviçre’de düzenlenen uluslararası kongrelere
katıldı. İlk defa ulusumuzu bu alanda temsil etti. Yabancı
devletlerden iftihar ve takdir nişanları aldı. Cumhuriyetin
ilanından sonra da tümhayır kurumlarında ve derneklerde
üstün bir feragatle çalıştı. Kahraman hemşire, 1964 yılının
Temmuz ayında 83 yaşında, yetiştirdiği hemşirelerin
kucağında gözlerini kapadı.
Müziği gök cisimlerinin
devinirken çıkardığı ses olarak
tanımlayan Pitagoras'ı dikkate
alacak olursak başlangıçta
müzik vardı. Bu yüzdendir
ki onsuz bir dünya tasavvur
etmemizmümkün değil.
Durumböyle olunca dinler
açısından damüzik kaçınılmaz
bir şekilde büyük önem
İSLAMAÇISINDANMÜZİK VE SEMA
SÜLAYMAN ULUDAĞ
KABALCI YAYINEVİ
taşımıştır. Süleyman Uludağ, bu incelemesinde 12
asırlık bir zaman diliminde, büyük vemeşhur âlimler
tarafından yazılı ve sözlü olarak tartışılan bir mevzuda
araştırma yapmanın güçlüklerine rağmen, konuyu
doyurucu bir şekilde okurun önüne seriyor. İslam
dinindemüziğin nasıl algılandığını bu konudaki uzun
tartışmaları, kelâmcıların, fıkıhçıların, mutasav-
vıfların, hadisçilerin iddialarını, yorumlarını ortaya
koyuyor.
Müzik ve Semâ
müzikle beslenmemiş
ruhların 'hasta' olduğunu iddia edenler ilemüziğin
hasta ettiği kişilerden söz edenlerin, onun şeytani
yönüne vurgu yapanların tartışmalarını merak eden
okurlar için eşsiz bir kaynak.
yesilay.org.tr
66
YEŞiLAY
•
EKİM 2015