Yeşilay Dergisi-Şubat-949.Sayı-Bağımlılıklar ve Akran Eğitimi - page 6

Çocukların hatta bebeklerin insan grupları içerisinde
en çok kendi yaşıtları ile ilgilendikleri görülür. Yolda,
çarşıda, pazarda kendisi gibi birini görünce tepkileri
ve ilgileri farklılaşır. Bu tavır aslında kendini konum-
landırma çabasıdır. Bu durumhayatı ve çevresinde
olup bitenleri algılama ve anlamlandırma, daha çok
ortak payda aramayla alakalıdır. Çevrede olup biten-
leri anlamlandırma hususunda kendini benzerleriyle
kıyas etme çabası yani ortamlarda kendi fizikî görü-
nümüne yakın olana karşı geliştirdiği seçicilik haya-
tın belli bir döneminde kendini daha baskın bir şekil-
de hissettirir. Bu dönemergenlik olarak tabir edilen
ve çocuğun aile gibi dar bir çerçevenin dışına çıkma-
sının ilk dönemlerinden başlayıp hukukî/cezaî bir sı-
nır kabul edilen bir döneme kadar devameder.
Aile ortamından yeni çıkmaya başlayan çocuğun
“kötü” ile ya da “farklı” olanla hatta alternatifler-
le tanışması da bu dönemin başlangıcına denk gelir.
Dışarıya karşı korunaklı bir ortamdan çıkan bu birey
ailenin kendi inanç, ahlak, örf ve ananesince şekille-
nen belirli bir kalıbın dışıyla da tanışmış olur. Aile or-
tamında hazır cevaplar ve çoğu kez teke indirgenmiş
doğrularla yaşamaya alışan çocuk yine formel bir
eğitime tabi tutulduğu okula giderken aynı zaman-
da farklı algı, bilgi ve kültürlerden hatta eğilimler-
den gelen akranlarıyla tanışır. Aynı algı ve zekâ dü-
zeylerine sahip oldukları için yeni karşılaştıkları şey-
leri farklı kanallardan cevaplamaya başlayan ve ken-
dilerine telkin edilenin dışında bir gerçeklikle karşı-
laşan akranların dayanışma duyguları kuvvetlenir.
Hatta bu bilgi ve ilgi beraberinde hiyerarşik bir yapı-
lanmayı getirir. Bu yeni karşılaşılan durum, berabe-
rinde aile ve okul tarafından bireye verilen eğitimve
telkinlerin süzgeçten geçirildiği ayrı bir değerlendir-
me ölçüsü yani filtre çıkarır. Bu yüzden çocuğun aile
ve okuldan ayrı bir varlık olmaya başladığı bu dö-
nemde bağımlılıkla tanışma ihtimali ortaya çıkar.
Bağımlılığın birçok sebebi var. Psikolojik, fiz-
yolojik, kültürel ve çevresel birçok faktörün devre-
ye girdiği bu sahada bir tek sebep ve buna bağlı ola-
rak geliştirilecekmetotlar üzerinden netice elde et-
mekmümkün değildir. Zaten böyle bir kolaycılığa
kaçmak da avcıyı gören deve kuşunun tepkisinden
farksızdır. Sigara, alkol, uyuşturucu ve buna yeni ek-
lemeye başladığımız teknoloji bağımlılığı birçok ka-
pıdan girebilmekte ve kendine yeni alanlar ve kur-
banlar bulmaktadır. Bağımlılığın sebepleri yanında,
asıl dikkatten kaçırmamamız gereken bir başka hu-
sus da bağımlılık araçlarıdır. Yani bireyi, genci etkile-
yen ve onu bağımlı hale getiren vasıtalar…
Bunların başındamedyayı saymak fazla abar-
tılı bir seçimolmaz. Zira geleneksel toplumhaya-
tında insanların ve özellikle çocuk ve gençlerin ter-
cih ve beğenilerinde, ailenin yanında dahamuayyen
bir çevrenin, yani mahallenin büyüklerinin, ağabey-
lerinin, konu-komşunun fikri, düşüncesi ve tepki-
si belirleyici iken; gelişen teknoloji, medya ve şehir-
leşmenin getirdiği serbestlik bu algıyı değiştirmiştir.
Hz. Ali’nin “Bana arkadaşını söyle, sana kimolduğu-
nu söyleyeyim” vecizesiyle ifade ettiği “aidiyetin ki-
şiyi toplumnezdindemurakabe altında tutan etki-
si” ortadan kalkmış durumda. Halk bilgeliğinin, kişi-
liklerin vemizaçların uyuşmasını ifade eden ve gen-
cin/çocuğun daha ilk başta eğilimlerini ve tercihle-
rini kontrol altında tutabilme imkânı tanıyan “Hacı
hacıyı Mekke’de; hoca hocayı tekkede bulur” deyi-
şi buna işaret eder. Şehirleşme, teknolojinin yaygın-
lığı ve nüfusun artışı bu kontrol mekanizmasını za-
yıflattığı gibi kötülüğün vemadde bağımlılığın yay-
gınlaşmasına da önayak olmaktadır. Medya ve tek-
nolojiyle birleşen bu faktörler, çocuğun aileden ve
okuldan gördüğü eğitimve terbiyeyi ikinci, hatta
üçüncü plana atmaktadır. Dolayısıyla yeni yetişen
birey, aldığı eğitimve terbiye doğrultusunda bir şah-
siyet olmaktan uzaklaşmaktadır. Sonuçta düzgün
bir şekilde eğitilmemiş ve aile terbiyesi almamış bi-
rey sayısının çokluğu, aradaki etkileşimi hızlandır-
makta ve akranların daha baskın olduğu bir kişilik
gelişimi belirleyici olmaktadır.
Medya ve bağımlılık endüstrisinin pazarlama
stratejileri aracılığıyla aile ve okuldaki didaktik eği-
timsürecinin dışına çıkan birey, özgürlük adı altın-
da daha kolay etkilenir ve avlanır hale gelmekte-
dir. Aile-okulun sürekli müdahale eden, sınırlayan
ve hoşlanmadığı şekilde zorlayan telkin ve yasakla-
rından kurtulmayla birlikte gelen bu açılım, çocuğu/
genci “özgür olmak” ve “kendini gerçekleştirmek”
gibi telkinlere açık hale getirmektedir. Yeni yetişen
BAŞYAZI
Akran Eğitimi
ve Bağımlılık
1,2,3,4,5 7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,...64
Powered by FlippingBook