Ç
ocukların, insan grupları içerisinde en çok kendi yaşıtları
ile ilgilendikleri görülür. Yolda, çarşıda, pazarda kendisi gibi
birini görünce tepkileri ve ilgileri farklılaşır. Bu tavır aslında ken-
dini konumlandırma çabasıdır. Bu durum, hayatı ve çevresinde
olup bitenleri algılama ve anlamlandırma, daha çok ortak payda
aramayla alakalıdır. Çevrede olup bitenleri anlamlandırma husu-
sunda kendini benzerleriyle kıyas etme çabası, hayatın belli bir
döneminde kendini daha baskın bir şekilde hissettirir. Bu dö-
nem, ergenlik olarak adlandırdığımız ve çocuğun aile gibi dar bir
çerçevenin dışına çıkmasının ilk günlerinden başlar.
Aile ortamından yeni çıkmaya başlayan çocuğun “kötü” ile ya
da “farklı” olanla, hatta alternatiflerle tanışması da bu dönemin
başlangıcına denk gelir. Dışarıya karşı korunaklı bir ortamdan
çıkan genç birey ailenin kendi inanç, ahlak, örf ve terbiyesiyle
şekillenen belirli bir kalıbın dışıyla, yani farklı algı, bilgi ve kül-
türlerden gelen akranlarıyla tanışmış olur. Bu yeni karşılaşılan
durum, beraberinde aile ve okul tarafından bireye verilen eğitim
ve telkinlerin süzgeçten geçirildiği ayrı bir değerlendirme ölçü-
sü, yani filtre çıkarır. Bu yüzden çocuğun aile ve okuldan ayrı bir
varlıkolmayabaşladığı budönemdebağımlılıkla tanışma ihtimali
ortaya çıkar.
Bağımlılığın birçok sebebi olduğu malum. Psikolojik, fizyolojik,
kültürel ve çevresel birçok faktörün devreye girdiği bu sahada,
çocuk ve gençlerde bağımlılığın yaygınlaşmasının en önemli
sebepleri arasında kendini ispat etme, var olduğunu gösterme,
güç sahibi olma, dışlanmaktan korkma, merak ve özenti yer
almaktadır. Ve tüm bu duygu durumları da akranlarıyla birlikte
iken kendini göstermeye başlar. Akranları arasında özgür olma
ve bağımsızlık arayışı içerisinde olan ve buna ihtiyaç hisseden
genç, “Hayır” deme yetisini kullanamaz noktaya gelip, bağım-
lılık yapıcı maddelerin kapısını da aralamış olur. Kendisine özgür
olma telkini veren ise, akrangrubunu da türlüyöntemve taktik-
lerle kendine çeken bağımlılık endüstrisidir. Tabii, bu endüstrinin
içerisinde bağımlılık yapıcı maddeleri üretenden bunu pazar-
layana, sigarayı, alkolü ve uyuşturucu maddeyi gence albenili
göstermeye çalışan medyadan sokak aralarındaki torbacıya
kadar uzayıp giden zehir tacirleri zinciri var… Tüm bu baskıla-
rın altında, parlak gösterilen ve pazarlanan bu dünya içerisinde,
gencin bunlara “evet” demek suretiyle akranların takdirini al-
ması da, iyi insan olma yoluna önemli bir set koymaktadır. Bire-
yin takdir ve tebrik göreceği “akran gayreti” olarak ifade edi-
lebilecek bu durum bireye iki fayda(?) sağlamaktadır. Birincisi,
aile ve okul gibi otoritelerin onaylamadığı durum ve eğilimleri
beğenen, takdir eden bir merci bulmak. İkincisi ise, kötü kabul
edilen şeyleri yapan akranların da kötülüğü yapıyor olmalarının
verdiği psikolojik güven. Bunun sonucunda aile ve okulun gide-
rek artacak tenkit ve baskılarının yalnızlaştırdığı çocuk/genç,
akran grupları içerisinde daha güçsüz kalacaktır. Gruba dâhil
olmak ve grup aidiyeti içinde varlığını kabul ettirmek için grubun
ilgi ve eğilimlerine uygun şekilde davranmak, grubun istediği ve
beklediği fedakârlıkları ve teşebbüsleri yapmak zorunda kala-
cak gencin nerede duracağını tahmin etmek artık zordur.
Öte yandan, gençlerimiz içinde iyi aile terbiyesi almış, eğitimi ve
gelişimi sağlıklı olan, şahsiyet ve karakter sahibi olanlar azımsa-
namayacak kadar çoktur. Burada yapılması gerekenve Yeşilay’ın
çizdiği vizyonun önemli bir ayağını teşkil eden şey; gençleri bu
yönde teşvik etmektir. Gençlik, duygu ve düşünce olarak saf
ve temiz olunan zamanların en önemli bölümünü teşkil eder.
Çünkü genç insanlarda adalet talebi, kendini doğru ve iyi idealler
uğrunda feda etme duygusu yoğundur. Bu yüzden gençlerimi-
zi eğiterek ve gönüllü hale getirerek, akranlarının bağımlılığına
karşı mücadele etme ve onlara iyi rol-model olma konusunda
yönlendirme imkânı önümüzde durmaktadır. Kendilerine ailesi-
nin ve okulunun verdiği eğitimlerle yol çizen gençler, zihnen ve
bedenen sağlıklı, hayata ve geleceğe güvenle bakan akranlarını
çok daha kolay kabullenecek ve kötülüğün ve bağımlılığın aracı
olan akran gruplarını etkileyerek, bu sayede sağlıklı, eğitimli ve
geleceğe güvenle bakan nesillerin yetişmesinde önayak ola-
caklardır. Bunun yanında bu yola girmiş, kendini sosyal fayda ve
insan merkezli düşünmeye adamış bir neslin yetişmesi gelece-
ğimiz vemilletimizin yarınları için de güçlü bir teminat olacaktır.
Her çocuğun temiz bir fıtrat üzerine doğduğunu ve aldığı terbi-
yeninyönünegöre iyi/kötü, doğru/yanlış arasında şekillendiğini
bildiren Peygamber mesajı da, aslında, her konuda olduğu gibi,
bağımlılık tuzağına düşme tehlikesi karşısında da aile, okul ve
akranlardan alınan telkin ve terbiyenin önemine bir işaret sayıl-
malıdır. Çocuk, ergen ve gençlerimizin başlangıçtaki saf, temiz,
duru hallerini koruyarak, her türlü kötü alışkanlık ve bağımlılık-
tan uzak kaldığı; akranlarıyla beraber her zaman iyiye, doğruya
ve güzele doğru yol aldığı tertemiz bir dünya dileğiyle.
B A Ş Y A Z I
Prof. Dr. M. İhsan Karaman
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı
Akran Eğitimi
Bağımlılığı Önlemede Etkili Yöntem:
yesilay.org.tr
7
YEŞiLAY
•
NİSAN 2015