Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  69 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 69 / 84 Next Page
Page Background

MAYIS 2019 69

Lefke ile İstanbul kapılarındaki

surlarda bulunan ve M.Ö. 3.

yüzyıldaki bir savaşı anlatan

kabartmalar çekiyor. İznik’te her

sokak ve her cadde adeta bir müze

gibi o tarihi hava ve doğa insana

huzur veriyor.

İZNİK’İ İZNİK YAPAN

ÇİNİLER

Dünya sanat tarihi içinde çok

önemli bir yeri olan Türk çini

ve seramik sanatının geçmişi

8. ve 9. yüzyıllara, Uygurlara

kadar uzanmaktadır. Ama

asıl köklü değişim Büyük

Selçuklularla başlayıp Anadolu

Selçuklularıyla devam etmiştir.

Anadolu Selçukluları, Büyük

Selçuklulardan kalan bu mirası,

Anadolu'nun kültürel geçmişiyle

birleştirerek başarılı bir senteze

ulaşmıştır. Günümüzdeki

İznik Çini Sanatı'nın başladığı

Anadolu Selçukluları

dönemindeki ilk en önemli

teknik gelişme, sırlı tuğla tekniği

ve düz renkli çinilerdir. Bu

dönemin renkleri firuze, kobalt

mavi, patlıcan moru ve siyahtır.

Yine Anadolu Selçukluları

tarafından çini sanatına

getirilen bir diğer yenilik de

Mozaik Tekniğidir. Geometrik

kompozisyonların oluşturulduğu

bu teknikte, bitkisel motifler, kufi

ve sülüs yazılar kullanılmıştır.

15. yüzyıl sonu 16. yüzyıl başı

Osmanlı çini sanatı açısından

yeni bir dönemin başlangıcı

olarak kabul edilmektedir. Bu

dönemde geliştirilen ilk teknik

mavi-beyaz tekniktir. 17. yüzyıl

ortalarına kadar süren bu

tekniğin en belirgin özelliği sert

ve beyaz hamurdan üretilmesidir.

Mavi-beyaz tekniğin

desenlerinde yoğun olarak 15.

yüzyıl Ming porselenlerinin

etkisi görülmektedir. Osmanlı

saray nakkaşlarının elinden çıkan

desenler, İznik atölyelerinde

uygulanır ve pişirilir. Üretilen

karolarda ise altıgen form ön

plana çıkmaktadır. Mimarbaşı

olan Sinan, zamanın en görkemli

yapılarında çini kullanmayı

tercih etmiştir. İznik çinilerinin

bu anlayışla en mükemmel

şekilde kullanıldıkları yerler

Rüstem Paşa ve Sokullu

Camileri'dir. Ayrıca Topkapı

Sarayı’ndaki bazı bölümler de

vardır. Ancak, Sinan'ın diğer

mimari çinilerini mekân ve

yapı sistemleri bütünlüğünün

bir parçası olarak kullandığı en

önemli yapı Selimiye Camii'dir.

Kısaca tarihçesine bakıldığında;

mimaride kullanılan çiniye 18.

yüzyıla kadar "Kaşi", çini eşyaya

(tabak, vazo, kâse vb.), "Evani"

(kapkacak) adı verilmektedir.

DOYUMSUZ MANZARA

İznik’te güneşin batışının

güzelliği dillere destan. Ekinoks

Festivali, İznik’le özdeşleşen

bir organizasyon. Köy gezileri,

atölye ve kültürel faaliyetlerle

desteklenen festival, her yıl

yüksek oranda bir katılımla

gerçekleştiriliyor. Festival

boyunca güneşin suya değdiği

anlar kayıtlara alınıyor. İznikliler

en iyi siyah sofra zeytininin

burada yapıldığını iddia ediyor.

Zeytin bahçeleri her yerde.

Zeytincilikle geçinen Müşküle

Köyü, İznik Gölü’nün kenarına

sıralanan bir çok güzel köyden

bir tanesi. Zeytin yeşili ve kerpiç

evler, insana ferahlık vadediyor.

İznik'in simgelerinden biri olan

Bayraklı Tepe, İznik'e ilk gelen

İslam oğullarının Sancaktarı

Abdulvahap Efendi'nin

bulunduğu önemli bir mekan

ve İznik bölgesinin de en çok

ziyaret edilen mekanlarından biri.

İznik’in en ünlü trekking rotası,

Evliya Çelebi Yolu denilen, Evliya

Çelebi’nin 1671’de Mekke’ye

hacca giderken izlediği güzergahı

izleyen keyifli bir rota.

İznik Çini Sanatı'nın

başladığı Anadolu

Selçukluları

dönemindeki ilk en

önemli teknik gelişme,

sırlı tuğla tekniği ve

düz renkli çinilerdir.

Ekinoks Festivali, İznik’ le özdeşleşen bir

organizasyon. Köy gezileri, atölye ve kültürel

faaliyetlerle desteklenen festival, her yıl yüksek

oranda bir katılımla gerçekleştiriliyor.

Iznik şehir

merkezi