Dişi çıkmadık çocukların ağzı her sütten sonra idrofil pamukla
veya kaynamış suyla ıslatılmış bir gazla silinecek olursa ağızda
süt pıhtılarının teşkiline, bakterilerin ve pamukçuk mantarla-
rının üremelerine mani olacağını ileri süren etıbba mevcut ol-
duğu gibi ortada hiçbir sebep yokken çocuğun ağzını hariçten
bir şeyle karıştırmaya muvafık bulmayan ve sütten sonra ağzın
kendiliğinden temizlenmesini maksat için kâfi gören etıbba da
vardır. Lakin dişler çıktıktan sonra pamukla ağzı silmekte diş-
lerin beyazlıklarını örten yeşilimtırak veya sincabi renklerin te-
şekkülüne mani olmakta cümlesi müttefiktir.
Çocuk et ve meyve yemeye başladıktan sonra dişleri yalnız
pamukla silmek kâfi gelmez; küçük, yumuşak bir fırça istimali
icap eder. Kauçuk ve sünger fırçalar istimal edilmemelidir. Üç
dört yaşından sonra çocuğun bizzat ağzını temizlemesi ve te-
mizlediği suyu yutmayarak çıkarmasını kendisine öğretilmeli.
Bir kere bunu öğrenip tatbikine alıştıktan sonra da diş tozları,
diş macunları, daha iyisi diş sabunları ve sularıyla ağız ve dişle-
rini temizlemeye alıştırılmalıdır. Her yemekten sonra ağzı çal-
kalamak lazım olduğu gibi her sabah da fırça ve sabunla ağzın
tam tuvaleti icra edilmeli.
Halk Hıfzıssıhhası
İstanbul’un birçok semtiyle Anadolu’nun hemen her şehrinde
Mayıs ile beraber kan aldırmak âdeti canlanır. Ustura ile sıfır
numara tıraş olmuş kafaların arkasında el ayası büyüklüğün-
de dairevi bir kısım kanlı çizikler içinde size kan çıkarılan yeri
gösterir. Memleketimizde verem bütün şiddetiyle hüküm sü-
rerken feda edilecek bir damla kanımız yoktur. Kan aldırmak
bazı muayyen hastalıklarda ve hastalık esnasında ancak he-
kim tarafından tensip (münasip görme, uygun bulma) edilerek
yapılır. Bizde ise rengi sararmış biçarelerin bile esasen tüken-
miş kanlarını bir yerlere teslim ettiğini teessüfle görüyoruz.
Damarlarımız içerisinde dolaşan kan temizdir. O pis olursa za-
ten gezemeyiz. Kan bulaşması hastalığı insanı derhal götürür,
tehlikelidir. Yoksa sapsağlam gezen bir adamın kanı temizdir.
Vücutta siyah damarlar içerisinde dolaşan kanın rengi esasen
siyaha yakındır. Rengine bakıp da kanı bozulmuş demek ca-
hillerin işidir. Memleketi, sıhhatini seven karilerimiz böyle kan
aldırmak peşinde dolaşan biçareleri ikaz etmelidirler.
Lokman HEKİM
*
Hilal-i Ahdar, Yeşilay Cemiyeti’nin ilk ismidir. Aynı zamanda 1925
yılından bu yana yayınlanan Yeşilay Dergisi’ne de adını vermiştir.
Hilal-i Ahdar, 13 Mayıs 1341 (1925, C:1, N:7)*
ÇOCUKLARDA
AĞIZ HIFZISSIHHASI
yesilay.org.tr
81
YEŞiLAY
•
MART 2016