Yesilay Dergisi-Eylul-944.Sayi-Televizyon - page 18

olmasaydı çocuklarımız büyük ihtimalle “farklı” ola-
caklardı. İlk birkaç haftadan sonra “farklılaşacak-
lardı.” Daha mutlu, daha konuşkan ve açık yürekli,
daha üretken, daha Müşvik, daha rahat, ahlâkî yön-
den sorumluluk taşıyan ve toplumsal yönden kabul
gören insanlar olacaklardı.”demektedir.²
Televizyonun çocukları esir aldığı ve bunun
sonucu olarak kendini film kahramanı gibi gö-
ren çok sayıda kimlik ve kişilik bozukluğuna uğ-
ramış insan yetiştiği bildirildi. Fransa’da bir ço-
cuğun okulda 900, televizyon karşısında ise yıl
içinde 1.200 saat tükettiğine dikkat çeken ilgililer,
çocukların aile bireyleriyle ilişkilerinin güçlen-
dirilmesini ve oyuna yönlendirilmesini istediler.
Yapılan bir araştırma, fazla televizyon seyreden
çocukların daha çok yaralanma kazalarıyla kar-
şılaştıklarını ortaya çıkardı. Televizyonlarda gös-
terilen şiddet içerikli yayınların çocuk ruh sağlığı
ve toplum yapısı üzerindeki etkileri uzun zaman-
dan beri ciddi biçimde tartışılıyor. Anne ve baba-
ların, televizyon programı seçiminde çocukla-
rıyla birlikte hareket etmesi tavsiye ediliyor.³
Taklit ve Televizyon
Çocuk, ruhsal gelişimini aile içinde tamamlamak
zorundadır. Yetişkin kişi olmayı, taklit dediğimiz
büyüklere benzeme arzusu ile öğrenir. 2-6 yaşlar
arasındaki çocuğun belirgin özelliği taklittir. Bu
yaşlardaki çocukta iyiyi kötüden ayırabilme yete-
neği, yani üstbenlik gelişmemiştir. Gördüğünü iyi
veya kötü diye tefrik edemeden taklit eder. Çocu-
ğun başlıca taklit kaynağı anne ve babasıdır. Gü-
nünün tamamına yakınını geçirdiği evinde anne
ve babasının hareketlerini, konuşmasını, davra-
nışlarını, olaylara verdiği tepkilerini, huylarını
görüp taklit ederek büyür.
Televizyon evlere girince anne ve baba arasın-
daki muhabbet ve hürmet dolu iletişim, aile soh-
betleri oldukça azalır. Artık aile fertleri saatleri-
nin çoğunu televizyon karşısında geçirmektedir.
ABD’de yapılan bir araştırmaya göre her Ameri-
kalı, hayatının 15 yılını televizyon seyrederek har-
camaktadır. Yorgun işten dönen baba, anne ve ço-
cuklarla yeterince ilgilenmeden televizyon sey-
retmeye dalmaktadır. Bu durumda çocuğun taklit
edeceği anne-baba ilişkileri yanında, gördüğü ilgi
ve sevgide azalmaktadır.
6-11 yaşlarındaki çocuğun taklidi ebeveynin-
den çevreye yönelir. Ayrıca bu yaşlar çocukta sü-
per egonun yani iyiyi kötüden ayırabilme yetene-
ğinin oluştuğu çağdır. Bu yaşlarda vereceğimiz
ideal fikirler onların şahsiyetine yön verir. Çocuk
televizyon seyrederek oradaki uygunsuz kimlik-
leri kendine örnek alabilir. Bugün en geniş izle-
yici kapasitesine sahip bazı televizyon program-
ları, evlilik öncesi hatta evlilik dışı yaşanan cin-
sel ilişkileri “sıradan” kabul etmek konusunda
bizleri şartlandırmaktadır.
Yine reklâmlar çocukları gereksiz tüketime it-
mektedir. Bira, banka vs. reklâmları çocuklar için
olumsuz örneklerdir. Ayrıca dizi ve filmlerde içki ik-
ram edilmekte, “eğer eğlenmek istiyorsak içmemiz
gerekir” diye bir mesaj beynimize kazınmaktadır.²
Çocuğunuzun televizyondan olumsuz etkilenmeme-
si için nelere dikkat etmeliyiz?
İzleyecekleri filmler konu ve işleniş açısından ço-
cukların rahatlıkla anlayabileceği şekilde olmalıdır.
Çocuk uzun süre ve aralıksız televizyonun önünde
oturtulmamalıdır.
Çocuğun izleyeceği filmlerdeki kahramanlarda
Kapak
1...,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17 19,20,21,22,23,24,25,26,27,28,...68
Powered by FlippingBook