Mart_2013 - page 60

Baş Muharririmiz
Bursa’da
Mesleki bir iş için Bursa’ya giden baş-
muharririmiz Ora şubemizin hararet-
li faaliyetlerine şahit olmuştur. Gele-
cek hafta zarfında büyük bir müsa-
mere ve içki aleyhindemütehassıs ze-
vat tarafından konferanslar verilecek-
tir. Keza Bursa Şubesi Amerika’ya içki
aleyhinde filimler sipariş etmiştir. Ka-
dehle rakı furhtını (satımı) ve aleni sar-
hoşluğunmeni hususunda Bursa vali-
si, jandarma kumandanı ve polismü-
dürü beyler şayan-ı şükran faaliyet ib-
raz etmektedirler
Gece yarısında bitap, yorgun evine
dönerler. Elbiselerini bile soyunmak-
sızın yatağa girerler. Bunların uykula-
rı korkunç rüya ve kâbuslarla doludur.
Sabahleyin vaktinde kalkmazlar, ya-
tak odaları intizamsızdır. Kadın iseler
temizlik usulünü bilmez, yelpaze ile
biraz tozu oradan buraya nakletmeyi
temizlik zannederler. Islak bezle tozu
almayı düşünmezler. Sabah kahvaltı-
larını acele yapar, işe geç gider, vazi-
fesini muntazaman göremezler. Boş
vakitlerinde kıra, bahçeye gidecekle-
ri yerde masa başında likör içmekten,
tavla, kâğıt oynamaktan zevk alırlar.
Sinirli adamlar bunların arsında zuhur
eder, nesilleri bozuktur. İşte film bu
pek faideli mukayeseyi dikkat-i na-
zarlarımıza vaaz etti. Almanlar cid-
den usul perest adamlardır. Bugünkü
terakkiyi ancak bu surette göstere-
bilmişlerdir. Filmi yapan Almanya’nın
ÜVF fabrikası memleket ve mille-
tin esaslı seciyelerini yaşatmakta-
dır. Bizde de eski aileler arasında si-
nirli adamlara pek az tesadüf edilme-
si bundan naşidir. Halbuki şimdi gece
hayatı denilen sefahat âlemine genç-
lerimizin rağbet göstermeleri sinirli-
liği artırmaktadır. Şehir emanetinin
tiyatroların erken bitmesi hakkında
vermiş olduğu karar münevverlerimiz
tarafından alkış yerine tezyif gördü.
“Bu defa artık yaz geldi. Günler uza-
dı. Biraz daha geç bitsin” teranesi
tutturdular. Münevver adamlar için iş
saatlerinde yaz ve kışın tesiri yoktur.
Gün daima yirmi dört saattir. Yaz gel-
mekle ne az çalışılır, ne az uyku uyu-
nulur. Program yine aynı program-
dır. Akşam saat on birde yatıp yedi-
de kalkan ve saat sekizde işine giden
adam için değişen bir şey yoktur. Bi-
naenaleyh, gazeteci arkadaşlarımı-
zı memleketin samimiyetle alakadar
olan bu meselede insafa davet et-
meyi mesleki bir borç telakki ediyo-
ruz. Filmlerin pek mühim olan bir kıs-
mında veremmücadelesi teşkil edi-
yordu. Bu mühim olan kısmı gelecek
nüshamızda naklederiz.
Yil:1925Mart Sayi:3
Ç E V İ R İ
A R İ F Ç İ F Ç İ
58
Hilal-i Ahdar
1...,50,51,52,53,54,55,56,57,58,59 61,62,63,64,65,66
Powered by FlippingBook