- Pornografinin Gerçek Olmadığı Bilinmeli
- Pornografi, Bireyin ve Toplumun Dengesini Bozuyor
- Erken Yaşta Pornografi Maruziyeti Cinsel Suça Kadar Uzanan Sonuçlara Yol Açabilir
- Pornografi, Bireylerin ‘Normal’ Beden Algısını Bozabiliyor
- Pornografi Kullanımı Cinsel Yaşama Zarar Veriyor
- En Büyük Endişem, Pornografinin Cinsel Normları ve Senaryoları Değiştirmesi
- Ergenlerle İlgili Çalışmalar Gelecekte En Önemli Araştırma Alanları Olacak
- Oyun ve Pornografi: Dijital Dünyada Bağımlılığın Kesişen Yolları
- Pornografi Bağımlılığı, Tanıdık Özellikler Taşıyan Yeni Bir Bağımlılık Türü
- Sağlıklı Toplumun Temeli Halk Sağlığından Geçiyor
- Prof. Dr. Mustafa Taşdemir: “Bağımlılık, Sosyal Bulaşma Yoluyla Yayılıyor”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Dumansız Hava Sahası Bir Halk Sağlığı Politikasıdır”
- Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Emin Şahin: “Sağlık Okuryazarlığı Bağımlılıklara Karşı En Güçlü Koruyucu Zırhtır”
- YEDAM Sosyal Hizmet Uzmanı Alptekin Tekedereli: “Sosyal Hizmet Uzmanları Bağımlılıkla Mücadelede Kritik Bir Rol Üstleniyor”
- Klinik Psikolog Dr. Mehmet Teber: “Çocukların Güçlenmesi İçin Zorlanmalarına Müsaade Etmeliyiz”
- Bağımlılıkların Türkiye Ekonomisine Yıllık Yükü: 78 Milyar Dolar
- Bağımlılıklarla Mücadele Hekimlerin Desteğiyle Daha da Güçlü
- Hukukun Gücüyle Bağımlılıklara Karşı: Yeşilay Hukukçuları
- Gıda Güvenliği ve Bağımlılık Riski Taşıyan Gıdalar
- Dijitalle Başa Çıkın!
- Dijital Medya ve Oyun Bağımlılığına Karşı Küresel Mücadele
- Dr. Daniel Spritzer: “Oyun Tasarımcısının Amacı Eğlence Olmalı, Bağımlılık Değil”
- Klinik Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu: “Oyun Bağımlılığıyla Mücadelede Kültürel Duyarlılık Hayati Önemde”
- Uz. Dr. İlyas Kaya: “Yeşilay’ın ‘Denge’ İlkesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı İçin Çok Kıymetli”
- Prof. Dr. Yavuz Samur: “Doğru Tasarlanmış Oyun Çocuğa Pek Çok Beceri Kazandırır”
- YEDAM’dan Oyun Bağımlılığına Bütüncül Yaklaşım
- Dijital Oyun Araştırmaları ve Bir Çözüm Arayışı “Çocuk Dostu” Bir Oyun Derecelendirme Sistemini Geliştirmek
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Alkolsüz bir toplum, nesillerin ve kültürün korunması için atılacak en büyük adımdır”
- Prof. Dr. Perihan Torun: “Alkol tüketimini düşürmek için etkin politikalar uygulanmalı”
- Doç. Dr. Umut Kırlı: “Kadınlarda alkol bağımlılığı erkeklere oranla daha hızlı gelişiyor”
- Alkol Bağımlılığında YEDAM Desteği
- Bağımlılık Danışmanı Simge Kırcan Erdoğan: “Tedavide geçirilen süre uzadıkça başarı oranı artıyor”
- Tatilde Alkol Kullanımı ile Birlikte Sorunlar da Artıyor
- “Uyuşturucu Tedarikçileri Akla Gelmedik Yöntemler Kullanıyor”
- “Madde Bağımlılığı Belirtileri Ergenliğin Doğal İniş Çıkışlarıyla Karıştırılabilir”
- “YEDAM’lar Madde Bağımlılığı Konusunda Ciddi Bir Boşluğu Dolduruyor”
- “Uyuşturucu Endüstrisi Kendisini Sürekli Güncelliyor”
- “Ek Tanı, Bütüncül ve Eş Zamanlı Tedavi Gerektirir”
- Dünyanın En Tehlikeli Uyuşturucusu Metamfetamin
- YEDAM’dan Madde Bağımlılığına Psikososyal Destek
- Uyuşturucuya Karşı Küresel Direniş
- Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Ailenin Tedaviye Katılımı İyileşmede Etkilidir”
- Psikiyatri Uzmanı Dr. Hakan Tokur: “Bağımlılık Tedavisi ‘Yaşamla Yeniden Bağ Kurma’ Sürecidir”
- Uzman Psikolog Kinyas Tekin: “İhmalkârlık Kadar Otoriterlik De Sakıncalı”
- YEDAM’dan Nüks Riskine Karşı Kalıcı Çözümler
- Bağımlılığa Ek Bir Yük: Stigma
- İyileşme Sürecinde Sosyal Hizmetlerin Rolü
- YEDAM Uzman Yardımcısı Niyazi Aydemir: “İyilik koçu tavsiye vermez, rehberlik eder”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Ceylan: “Dijital Dünya ve Çocuk İlişkisi Çok Dikkatle Ele Alınması Gereken Bir Konu”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammed Tayyib Kadak: “Teknolojiye Hâkim Olan Aileler Çocuklarını Dijital Bağımlılıklardan Korur”
- “Çocuklar İçin Güvenli Bir Dijital Ekosistem Oluşturmalıyız”
- Dijital Çağda Ebeveyn Olmayı Kolaylaştıran Rehber: Dijital Ebeveynlik
- Ekrana Alternatif 10 Bahar Aktivitesi
- Dijital Dünyada Nasıl Bir E-Beveyn Olmalı?
- Geçmişten Geleceğe Yeşilay
- Bir Asrı Aşan Mücadelede Yeşilay’a Gönül Verenler Anlatıyor
- Bağımlılıkla Mücadelede Yeni Bir Milat: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay’dan Türkiye’ye Özgü, Dünyada Öncü Modeller
- Yeşilay Gönüllülerle, Gönüllüler Yeşilay’la Büyüyor
- Sağlıklı Nesiller İçin Sınırları Aşan Mücadele
- Arif Çifci: “Yeşilay, Osmanlıdan Cumhuriyete Türkiye’nin tarihidir”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Tütün Kontrolü Nikotin Salgınına Karşı En Büyük Koz”
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Tütün Reklamları Yapay Zekâyla Takip Edilebilir”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Ergenin Hayatını Şekillendiren En Önemli Yapı Ailedir”
- Tütün Bağımlılığına Karşı YEDAM Desteği
- YEDAM’la Nefes Alanlar
- Bağımlılıklarla Mücadelede Esas Cephe Tütün Endüstrisinin Sinsi Taktikleri
- Dr. Hüseyin Küçükali ile Yapay Zekâ Desteğiyle Dumansız Bir Sosyal Medya Hakkında Konuştuk
- Tütün Endüstrisinin Çabaları DSÖ’nün de Merceğinde
- Asırlık Tecrübeden Topyekûn Mücadeleye: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç: “Bağımsızlık Seferberliği İle Amacımız Bağımlılıklara Karşı Toplumsal Bir Uyanış ve Dayanışma Hareketi Oluşturmak”
- Daha Güçlü ve Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin: “Bağımsızlık Seferberliği”
- Bağımsızlık Seferberliği’nin Olmazsa Olmazı: YEDAM
- Bağımlılık İle Mücadelenin Temeli: Bilinçlendirme Ve Farkındalık Çalışmaları
- Topluma ve Bireye Katkı Sağlayan Güç: Gönüllülük
- Danışanlıktan Koçluğa Bir Başarı Hikâyesi
- Spor Salonlarındaki Tehlike: Anabolik Steroidler
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Steroid Kullanan Her Dört Erkekten Birinde Steroid Bağımlılığı Var”
- Prof. Dr. Rüştü Güner: “Anabolik Steroidler, Tüm Organ Sistemlerine Zarar Verir”
- Kusursuz Beden Algısı Steroid Kullanımını Tetikliyor
- Serkan Yimsel: “Anabolik Steroidleri Teşvik Ve Tedarik Edenler Cezalandırılmalı”
- Av. Mehmet Yoğurtcuoğlu "Steroidler Sporun İtibarını Korumuyor, Aksine Tehdit Ediyor"
- Doç. Dr. Merih Altıntaş: “Sanal Kumar Bağımlılığı Kendini Gizleyebilen Bir Hastalıktır”
- Gittikçe Artan Endişe: Ergenlikte Sanal Kumar
- YEDAM’dan Kumar Bağımlılığı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar
- Dünya Sağlık Örgütü’nün Sanal Kumar Bağımlılığına Yaklaşımı
- Sanal Kumarda “Oyun” Ve “Eğlence” Tuzağı
- Zamansız Ve Mekânsız Bir Bağımlılık: Sanal Kumar
- Olimpiyat Özel Dosyası
- Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Egzersiz, beynin ödül sistemini değiştirir”
- Günlük Hayatta Nasıl Aktif Olabiliriz?
- Klinik Psikolog Melisa Varol: “Spor, bedensel ve psikolojik iyilik halimizi güçlendiren etkili bir araç”
- Çocuklar Hareket Ediyor!
- Düzenli Sporun Faydaları Nelerdir?
- Bağımlılıklarla Mücadeleye Spor Desteği: Yeşilay Spor Kulübü
- Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak: “Çocuklar gereksiz teknolojiye maruz bırakılmamalı”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Aile ilişkileri kuşak farkı bilinciyle kurulmalı”
- Okullarda İlk Ders Zili Çalıyor
- Yaşam Becerileri Bağımlılıklardan Koruyor
- Değerlendir, Sürdür, Yaşat, İlham Ol…
- Yeşilay Kolu’ndan Benim Kulübüm Yeşilay Projesi’ne…
- Geleceğin Bireyleri Yeşilay’ın Çocuk Dergileri ve Oyunlarıyla Büyüyor
- Daha Doğal Bi̇r Yaşam İçi̇n 9 Öneri
- Doğallığın Işıltısı
- Gezegene İyi Gelen, Bize De İyi Geliyor
- Doğal Yaşama Dönüş Hareketleri
- Sakin Şehirlerde Kendi Ritminde Hayatı Yaşa
- Daha İyi Hissetmek İçin Haydi Doğaya
- Sadeleşmek Elimizde
- Geçmişi Anlamlandırmak Kişiyi Rahatlatır
- Bedensel Hafifleme İçin Bütüncül Bir Yaklaşım Gerekir
- Beynimiz Neden Yorulur?
- Yaşam Alanlarında Sadeliğin Zarafeti!
- Zihinsel Hafiflik ve Ruhsal Arınma İçin: Dijital Detoks Zamanı!
- Sosyal Medyayı Doğru Kullanmanın 9 Yolu
- Sosyal Medya Bağımlılığı Tedavisinde İzlenen Yollar
- “Sosyal Medya Platformları Dengeli ve Sorumlu Bir Şekilde Kullanılmalı”
- "Çocuğun Dijital Ayak İzi, Geleceğini Etkileyebilir"
- “Gerçek Sosyal Hayat; Yüz Yüze, Derin ve Anlamlı İlişkiler Üzerine Kuruludur”
- Sosyal Medyanın Kontrolüne Girdik
- Yemiyor İçmiyor Çevrim İçi Oluyoruz
- Obezite Küresel Bir Pandemiye Dönüştü
- Uz. Dr. Ayça Kaya: “Buzdolabı ile Aranıza Mesafe Koyun”
- Diyetisyen Kübra Çıtlak: “Son 30 Yılda Çocuk ve Ergenlerde Obezite, Dünya Genelinde Arttı”
- Hormonlar Kilomuzu Nasıl Etkiliyor?
- Çocuk Beslenmesindeki Tehlike: Abur Cubur
- Psikolojik Nedenleri ve Sonuçlarıyla Obezite
- Obezitenin Yol Açtığı 10 Sağlık Sorunu
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Öfkenin olduğu yerde olumlu duygular barınamaz”
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Kronik yorgunluk sendromu, yaşam kalitesini etkileyen ciddi bir durumdur”
- Klinik Psikolog Gökhan Ergür: “Metropol yaşamı ve sosyal medya kaygı düzeyini artırıyor”
- İnsanın Dijital Çağ ile İmtihanı
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a 104 yıllık mücadele
- Yeşilay’ın ilk gençlik teşkilatının kuruluşu "Türkiye İçki Aleyhtarı Gençler Cemiyeti"
- Yeşilay gençliği seviyor, gençlik Yeşilay’ın varlığını hissediyor
- Yeşilay ülküsünün yılmaz neferleri: Yeşilay kadınları
- Ulusaldan evrensele Yeşilay mücadelesi
- Yeşilay’ın dünyada örnek alınan öncü modeli: YEDAM
- Elektronik Sigara Gerçeği! Çocuklar ve Gençler Yalanlarla Kandırılıyor
- “Çocukların ve Gençlerin Elektronik Sigaraya Erişimleri Hızlı Bir Şekilde Engellenmeli”
- “Elektronik Sigara, Dünyanın Baş Belasına Dönüşmüş Durumda”
- “Çok Uluslu Tütün Şirketleri, Nikotin Bağımlısı Bir Nesil Oluşturmak İstiyor”
- “Elektronik Sigaralar Mutlak Zararlı ve Bağımlılık Yapıcıdır”
- “Elektronik Sigaraya Erişim Bu Kadar Kolay Olmamalı”
- Alkol Bağımlılığı Bireyi ve Toplumu Tehdit Ediyor
- Alkolün Güvenli İçilebilecek Bir Miktarı Yoktur
- Sosyal Hizmet, Tedavinin En Önemli Yapı Taşlarından Bir Tanesi
- Kadınlar Bağımlılık Sürecinde Yalnız Kalıyor
- Alkolle Mücadelenin Yolu; Vergilendirme, Erişim Kısıtlamaları ve Pazarlama Yasaklarıdır
- Alkol Bağımlılığına Uluslararası Yaklaşımlar
- Savaş, Halk Sağlığını Onarılamaz Biçimde Etkiliyor
- “Medyada Yaratılan Algı; Haklıyı Haksız, Doğruyu Yanlış, Güzeli Çirkin Olarak Konumlandırabiliyor”
- “Savaşlar, Savaşanları Olduğu Gibi Savaşmayanları Da Olumsuz Etkiler”
- “Artık Savaşlar Sadece Sahada Değil, Dijital Dünyada Da Gerçekleşiyor”
- “Çocuklardaki ‘Güvenli Dünya’ Algısı Zarar Gördü”
- Toplumsal Kaygı Bozuklukları Bağımlılıklara Neden Olabilir Mi?
- Bağımlılık Herkesi Etkileyen Genel Bir Sorundur
- Kadınlar Bağımlılıkta Da Ayrımcılıkla Karşı Karşıya Kalıyor
- Bağımlılığın Ve Şiddetin Doğasında Ortak Ve İç İçe Faktörler Vardır
- “Anne Veya Eşin Bağımlılık Sorunu Olan Bireye Yönelik Tutum Ve Davranışları Tedavinin Seyrini Etkiliyor”
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
- Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Gebelik
- Yeşilay Kadınları Güçlenerek Büyüyor
- Dijital Çağda En Kırılgan Grup Çocuklar Ve Gençler
- “Dijital Bağımsızlık En Önemli Gündemimiz Olmalı”
- “Sağlıklı Teknoloji Kullanımında Teknoloji Amaç Değil, Araçtır”
- Çocuklarda Ekran Bağımlılığı
- Dijital Bağımlılıktan Uzak, Hayata Yakın Olun!
- “Notların Telafisi Vardır, Ancak Zedelenen Öz Güvenin Telafisi Meşakkatlidir”
- “Başarının Sırrı Çocuğu Tanımaktan Geçiyor”
- Ziller Minikler İçin Çalıyor… Okula Uyum Süreci İçin Öneriler
- Çocuğun Okul Başarısını Artırmanın 15 Etkili Yolu
- Çocuğunuza Zaman Yönetimini Nasıl Öğretebilirsiniz?
- “Günümüzde Ruh Sağlığını Korumak Daha Zor Ve Daha Önemli Hale Geldi”
- Bağımlılık Ve Ruh Sağlığı İlişkisi Karşılıklıdır
- “Çocuk Olumsuz Duyguları Makul Düzeyde Deneyimlemeli”
- Bağımlı Bireylere Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalı?
- Koruyucu Ruh Sağlığıyla Tanışın
- “Tütün Kontrolü Toplumsal Gündemin Ana Konusu Yapılmalı”
- “Asıl Mücadele Tütün Endüstrisi İle Mücadeledir”
- “Zararsız Tütün Olması Mümkün Değildir”
- “Elektronik Sigaraların Ülkeler Tarafından Teşvik Edilmesi Sorumsuzluk Örneğidir”
- “Tütün Şirketleri, İnsanların Sigara İçmek İstemeyecekleri Bir Günün Geleceğini Biliyor”
- “Sağlıklı Etkileşim Ancak Empati İle Olur”
- “Empati Gelişimi Bebeklikte Başlar”
- “Empati Bir Duygudaşlık Göstergesidir”
- Toplumsal Duyarlılığın Vücut Bulmuş Hâli: Gönüllülük
- Yeşilay, TİSK Ve TÜMOSAN Depremzede Çocuklar İçin Güçlerini Birleştirdi
- Dayanışma Ruhu Kültürel Kodlarımızda Var
- “İyi İletişim Ve Doğru Bilgi Kaygıyı Azaltır”
- Afetlere Dirençli Şehirler Nasıl İnşa Edilmeli?
- Sıfır Maliyetle Kentsel Dönüşüm Mümkün
- “Bugünün Gençleri Üst Kuşaklardan Çok Daha İyiliksever Ve Dayanışmacı”
- Millî Birlik Ve Beraberlik Kodlarımızda Var: Millî Mücadele’den Kahramanmaraş Depremine Toplumsal Kenetlenme
- “Bir An Önce Normalleşmeliyiz”
- Dijital Medya Çocuğu Sosyal Hayattan Koparıyor
- “Hey Çocuk! Bırak Tabletini Sakince Kitabın Kapağını Aç! Kalbini Aç…”
- Mutlu Bir Çocukluk İçin Projeden Çok Daha Fazlası Gerekiyor
- Çocuk Gülerse Dünya Güler
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a
- Sivil Toplum Kuruluşları Ve Gönüllülüğün Gücü
- STK’lar Tek Yürek Oldu: Yüzyılın Felaketi Sonrası Gönüllü Dayanışması
- Bağımlılıklarla Karşı Gönüllü Mücadele
- Çocuklar İçin Gönüllülük Neden Gerekli?
- “Tedavi Edilmeyen Kaygı Bozuklukları Kronikleşme Eğilimindedir”
- İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkardığı Kaygı Hâli: Eko-Anksiyete
- Yeni Krizlerin Getirdiği Belirsizlikler Küresel Kaygıyı Körüklüyor
- “Kaygılar Bağımlılığı Tetikleyebildiği Gibi Bağımlılıklar Da Kaygıyı Besleyebilir”
- “Çocukları Kaygıları Nedeniyle Utandırmayalım, Usandırmayalım, Cezalandırmayalım”
- Sosyal Medya Kullanımı Kaygıları Tetikliyor
- Sigara İle Mücadelede En İyi Politika, Çocuk Ve Gençleri Tütünsüz Ortamda Büyütmektir
- YEDAM’ın Kişiye Özel Programlarıyla Sigaraya “Dur” Deyin
- Örnek Vakalarla Tütün Bağımlılığı Tedavisi
- Tütün Bağımlılığı Vücudumuza Neler Yapıyor?
- Sigarayı Bıraktığınızda Vücudunuzda Neler Oluyor?
- Dünyada Alkol Kullanımı Ve Önleyici Politikalar
- Alkol Bağımlılığını Önlemeye Dair Yasal Düzenlemeler
- Alkolün Bir Diğer Karanlık Yüzü: Şiddet Ve Alkol İlişkisi
- Ebeveynler Alkol Kullanan Gence Nasıl Yaklaşmalı?
- Sevdiklerimizi Alkol Bağımlılığından Nasıl Koruruz?
- Alkolsüz Hayat Neler Kazandırıyor
- Alkol Vücuda Neler Yapıyor?
- “İletişim Yoluyla Kendimizi Var Ediyoruz”
- “Bireyi Bağımlılığa Götüren Duygusal Yalnızlıktır”
- “İnsan İnsana Şifadır, Umuttur, Yoldur”
- Güvene Dayalı İletişim Bağımlılıklardan Koruyor
- Sanal İletişim Gerçek İletişimin Yerini Tutar Mı?
- “Dijital Oyun Bağımlılığı Ciddi Bir Sorun”
- “Teknolojiyi Doğru Kullanmayı Öğrenmeliyiz”
- Dijital Dünyada Eğitim Şart
- Dijital Dünyada Bizi Neler Bekliyor?
- Sanal Ortam Güvenliğinin Teminatı: Siberay
- Rakamlarla Dijital Dünya
- TÜİK Araştırma Sonuçlarına Göre Türkiye Dijitalleşiyor
- “Proje Çocuklar Kuklaya Dönüşüyor”
- “Mutlu Bir Aile İçin Her Şey Mükemmel Olmak Zorunda Değil”
- Değerler Eğitimi Bu Dünyanın Bir İhtiyacı
- TBM İle Her Yıl Milyonlarca Kişiye Ulaşıyoruz
- Okul Heyecanı Başlıyor
- “Tüketerek Mutlu Olma Çabası Büyük Bir Yanılgı”
- “İnsanın Manevi Alanı Boşluk Kabul Etmez”
- Mutluluk Beyinde Başlar
- Toplumsal Mutluluğun Şifreleri
- Sağlıklı Tabaklar, Mutlu Yüzler
- Mutluluğa Götüren 7 Adım
- Az Çoktur!
- Atıksız Bir Mutfak Mümkün
- Biraz Yavaşlamaya Ne Dersiniz?
- Sade Ve Özgür Bir Yaşamın Yolu: “Küçük Ev” Akımı
- Daha Huzurlu Bir Hayat İçin Sadeleş!
- Atık Kağıtları Sanat Eserine Dönüştürüyor
- Pedallar Sağlıklı Yaşam İçin Çevrildi
- Yeşilay’dan “Bağımsız Gençlik” Manifestosu
- YEDAM Sempozyumu'ndan Bağımlılıklara Bilimsel Bakış
- Sağlıksız Aile Tutumları Bağımlılık İçin Risk Faktörü
- Bağımlı Profilleri Nasıl Şekilleniyor?
- Bağımlı Ebeveyn Çocuğun Tüm Yaşamını Etkiliyor
- “Hayır” Diyebilen Bir Çocuk Yetiştirmek
- Ailenin Dijitalleşme ile İmtihanı
- Bağımlılık Aileden Etkilenen ve Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır
- Elektronik sigara nikotin pandemisini gelecek nesillere taşıyor
- Tütünle Mücadelenin Bir Ayağı da E-Sigara ile Mücadele Olmalı
- Dünya Elektronik Sigara ile Nasıl Mücadele Ediyor?
- Elektronik Sigara En Az Sigara Kadar Zararlı
- “Dünya Şiddetli Bir Merhametsizlik Hastalığına Tutulmuş Vaziyette”
- Tarih Boyunca Vardı Ve Hep Var Olacak: Sivil Toplum Kavramı Ve STK’lar
- Yeşilay’a Gönülden Bağlı Olanlar
- Merhamet Ve İyiliğin Gücü: Gönüllülük
- Gönüllülük Çalışmaları Dersiyle Teori Ve Pratik Bir Arada
- Vazgeçilen her sigara sağlıklı bir hayatın kapısını aralar”
- Çocuklarımızı sigaradan nasıl koruruz?
- Sigara stresi azaltmaz, sigarasızlık stres oluşturur
- Şimdi tam zamanı!
- “Bırakabilirsin” mobil uygulamasıyla sigaradan kurtulun!
- Fizikselden Sanala Yeni Bir Şiddet Türü: Siber Zorbalık
- Ergenler Sosyal Medya Bağımlılığında Risk Grubunda
- Geleneksel Değerler Çocukları Koruyor
- Sosyal Medyada Dayatılan Güzellik Büyük Bir Yanılgı
- Çocuklarınız İçin Ulaşılabilir Ebeveynler Olun
- Pandemi Sonrasında Toplumları Bekleyen Tehlike: Çevrim İçi Kumar Bağımlılığı
- Aileler Tedavi Sürecine Aktif Olarak Dahil Olmalı
- Alkol Kontrol Politikaları Toplumları Koruyor
- “Alkol Bağımlısı Kişilerin Çocuklarının Ruh Sağlığını Yakından Takip Edilmeli”
- Alkol Aile İçi Şiddette Risk Faktörü
- Alkol Bağımlılığını Anlamaya Yönelik Faaliyetler
- Alkol Bağırsak Sağlığını Bozuyor
- Alkol Bağımlılığıyla Asırlık Mücadele: YEŞİLAY
- “Gençliğin En Büyük Sorunu Büyüyememek”
- İyi Arkadaş Çevresi Bağımlılıklardan Uzak Tutar
- Davranışsal Bağımlılıklar En Çok Genç ve Ergenleri Etkiliyor
- Çocuğum Madde Kullanıyor mu?
- Gençlerin Gözünden Bağımlılıklar
- Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yetenek Yarışması, Edebiyat ve Sanatla Farkındalık Oluşturuyor
- Antikten Moderne 28 Asırlık Yolculuk
- Türkiye’nin En Başarılı Olimpiyat Tecrübesi TOKYO 2020’nin Ardından
- Yaşam Becerileri Bireyi ve Toplumu Korur
- Stresle Mücadelede Yaşam Becerileri Faktörü
- Aileyle Sağlıklı İletişim Sağlıklı Kararları Doğurur
- “Hobiler Bizi Ruhsal Olarak Geliştirir”
- Hangi Yaşta Hangi Sporu Yapmalı?
- “Sanat ve Kitap Bağımlısıyım”
- YEDAM'dan İnternet Bağımlılığına Özgün Çözümler
- Pandemi Sarmalında Oyun Oynama Bozukluğu
- “Ebeveynler Doğru Rol Model Olmalı”
- Oyun Oynama Bozukluğunun Tedavisinde Yasaklar Çözüm Değil
- “Ulusal Kampanyalar Farkındalık Oluşturuyor”
- Teknoloji Sizi Değil, Siz Onu Kontrol Edin!
- Teknoloji Bağımlılığı Hasta Ediyor
- Artan Obezite, TBMM’nin de Gündeminde
- Türkiye’nin Obeziteyle Mücadelesi
- Obezite, 21’inci Yüzyılın En Önemli Sağlık Sorunudur
- Evde Kalmak Virüsten Korudu, Obeziteyi Artırdı
- “Pandemi Döneminde Yeme Bozuklukları Arttı”
- “Besin Örüntüsü Dengeli Olmalı”
- Evde Hareketsiz Kalmayın!
- Ağır Yaşamların Yükü Hafifliyor Mu?
- Gidene Üzülmek Yerine Var Olanı Güçlendirmeliyiz
- “Babalar Dua Gibidir; Artık Görünmez Olsa Da Dokunur Evladına...”
- “Sanat ve Spor, Bağımlılıkla Mücadelenin Panzehirleridir”
- Gençlerde Davranışsal Bağımlılıklar Artıyor
- “Aile Bağları Ne Kadar Sağlamsa, Bağımlılık Riski O Kadar Azalır”
- "Özgürlük ve Sorumluluk Birbirini Tamamlar"
- Anne-Babalar Dikkat! Uzun Süreli Ekran Maruziyeti Nelere Yol Açıyor?
- Yeşilay Gençlerin, Gençler Yeşilay’ın Yanında!
- Geleceğin Olimpiyat Şampiyonları TOHM’da Yetişiyor
- “Bağımlı Kişi, İnterneti Bir Kaçış Yöntemi Olarak Kullanıyor”
- Anne Babaya Güvenli Bağlanma Bağımlılıktan Korur
- “Öz Saygısı Düşük Bireylerde Bağımlılık Riski Daha Fazladır”
- Pandemi Sürecinde Kaygı Bozukluğu Arttı
- Sosyal Kaygı İnternet Bağımlılığını Tetikliyor
- Buz Hokeyi Sayesinde “Tek Yürek” Oldular: Bağımlılıktan Kurtuldular
- Dijital Çağın Hastalığı: Yeni Nesil Bağımlılıklar
- Yasa Dışı Kumar ve Bahisle Hukuksal Mücadele
- Sevgi ve İlgi Bağımlılıklardan Korur
- “Bağımlılık Tüm Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır”
- “Dijitalleşme Aile İçi İlişkilerin Kalitesini Düşürüyor”
- “Pandemiden Ders Çıkararak Geleceğimizi Kurtarabiliriz”
- “Kampanyalar Sigara Endüstrisinin Gerçek Yüzünü Gösteriyor”
- "Tütün Fiyatları ve Vergiler Düşürülmemelidir"
- “Elektronik Sigara Kullanmak, Marka Değiştirerek Sigara Kullanımına Devam Etmek Gibidir”
- “Sigarayı Bırakmak Kanser Riskini Azaltır”
- Pandemide Sigara İçme Oranları Düştü
- "Çocuğunuzun ‘Hayır’ Deme Becerisini Geliştirin"
- Madde Bağımlılığı COVID-19'u Tetikliyor
- "Bağımlılık Tedavisi Ertelenmemeli, Güçlendirilmeli"
- “Madde Bağımlılığının Gerçek Tedavisi Rehabilitasyondur”
- Zehir Tacirlerinin Pandemi Fırsatçılığı
- Her İki Madde Bağımlısından Biri Depresyonda
- "Online Terapi, Kişileri Madde Kullanımından Uzak Tuttu"
- “Gençlik İnsan Hayatının En Zor Dönemidir”
- Doğru Rol Model Olmak Önemli
- “Spor ve Sanat Tedavi Edicidir”
- Mutluluk Ailede Başlar
- “Depresyon, Gündelik Bir Keyifsizlik Hali Değildir”
- Beslenme Anlayışı Ailede Şekilleniyor
- “Organik Beslenmeye Mucizevi Bir Anlam Yüklenilmemeli”
- Bir Tür Yeme Bozukluğu: Ortoreksiya Nervoza
- Tarladan Sofraya Uzanan Bir Zincir: Gıda Güvenliği
- “Tarımsal Üretimi Tüketici Davranışları Belirleyecek”
- Ekolojik Yaşam Arayışları
- “Çocuklarımızı Korumakla Yükümlüyüz”
- Oyun Bağımlılığı Nelere Yol Açıyor?
- Oyun Bağımlılığı Yetişkinleri de Buluyor
- "Ticari Kaygılar Çocukları Korumanın Önüne Geçiyor"
- "Yasak Koyarak Çocuğunuzu Bağımlılıktan Koruyamazsınız"
- Oyun Bağımlılığının Karanlık Yüzü
- Davranışsal Bağımlılıklara YEDAM Desteği
- Bütün Aile Toplanalım, Ekranları Unutalım
- "Eğitimin Sürekliliği Sağlanmalı"
- “Çocuklarınıza Onları Önemsediğinizi Hissettirin”
- Bu Sefer Ziller Ebeveynler İçin Mi Çalıyor?
- Okul Fobisi Sizi Korkutmasın!
- Okula Yeni Başlayanların Pandemiyle İmtihanı
- Okullar Sağlık Tedbirleri İle Açılıyor
- Yeşilay Eğitim Faaliyetleri Hız Kesmiyor
- Gençlerde Alkol Bağımlılığında Önemli Bir Basamak: Sosyal İçicilik
- Alkol Bağımlılığı Nedir, Nasıl Başlar, Nasıl Tedavi Edilir?
- Nöroloji Alkolün Güvenli Sınırı Yok Diyor!
- Pandemi Bağımlılıkları Tetikledi
- Alkol Vücuda Neler Yapar?
- “İyiliğin Kanatlarına Tutunmaya Her Zamankinden Çok İhtiyacımız Var”
- Pandemi Günlerinde Dayanışmanın Çarpan Etkisi: Vefa Sosyal Destek Grubu
- Türkiye’de Afet Yönetimi ve Gönüllülük
- "İnsan"ın En Zor Anında 152 Yıldır Hep O Var: Türk Kızılay
- Bağımlılığa Karşı "Gönüllü" Mücadelenin Adı; Yeşilay
- Bir Ömür Boyu Yeşilaylı Olanlar…
- Gönüllü Olmak Hem Sizi Hem De Dünyayı Değiştirir
- Vakıf ve Gönüllülük Üzerine
- "Teknoloji Kullanımı Stresi Artırıyor"
- Pandemi Günlerinde "Teknoloji" Dost Mu, Düşman Mı?
- Koronavirüs Dijital Bağımlığı Tetikledi
- "Evden Çalışma Modeli B Planı Olarak Elimizde"
- 10 Soruda Koronavirüs Sonrası Küresel Sistem
- "Şişenini Dibi"nden Görünenler
- İpler Senin Elinde Alkole Hayır De!
- Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: "Sigarayı Bugün Bıraksanız Yarın Covid-19 Riskiniz Azalır"
- Diyetisyen Derya Zünbülcan: "Esas Risk, Yanlış Beslenme"
- "Koronafobi" Virüsten Daha Hızlı Yayılıyor
- Hayat da Eğitim de Eve Sığar
- Korona Günlerinde Ev Hayatı
- Sağlıklı Yaşam İçin Sporla “Evde Kal”
- Doğal Dezenfeksiyon Aracı: Güneş
- El Hijyeni Virüsten Korur
- Evde Düzen İçin İpuçları
- Bahane Yok! Oyun Vakti
- Asıl Soru Şu; Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Koruruz?
- "Dengeli Beslenme Sizi Mutlu Eder"
- Daha İyi Bir Yaşam İçin Sadeleşin
- Doğal Yaşamda Sürdürülebilirlik Önemli
- Aşılama Yalnızca Kişiyi Değil Toplumu da Koruyor
- Bitkilerin İyileştirme Gücü Hakkında Her Şey
- Gençlikve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu: "E-sporun en büyük riski, dijital bağımlılıktır"
- DSÖ’nün Gündeminde E-spor ve Oyun Bağımlılığı Var
- E-Spor Obeziteye Neden Oluyor
- Dijital Oyun Nasıl E-spor Oldu?
- Prof. Dr. Tolga Arıcak: E-Spor Bağımlılık Riskini Artıracak
- Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk: Dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var
- Amaçları Daha Fazla İnsanı Bağımlı Yapmak
- Elektronik Sigara ile Yasal Mücadele
- Elektronik Sigara Can Almaya Devam Ediyor Can Almaya Devam Ediyor
- Elektronik Sigara da Sigara Kadar Zararlı
- Doç. Dr. Toker Ergüder: Elektronik Sigara, En Az Sigara Kadar Bağımlılık Yapıyor
- İlaç, Şifa Mı Bağımlılık Mı?
- İlaç Bağımlılığı Tedavisi Kişiye Özeldir
- Reçetesiz ve Kontrolsüz Steroid Kullanımı Sağlığı Doğrudan Tehdit Ediyor
- İlaç Suiistimali Küresel Bir Halk Sağlığı Sorunu
- Opioid Grubu İlaçların Kötüye Kullanımında Artış Var
- İlaçların Kötüye Kullanımı Toplumsal Refahı Tehdit Ediyor
“Sadeleştikçe Zihin Sağlığımızı Korumamız Da Kolaylaşır”
Etrafımızın alışveriş merkezleriyle, evlerimizin gereğinden fazla eşya ile, yüreklerimizin daha fazla kazanma hırsıyla, beyinlerimizin ise sosyal medya mesajlarıyla dolu olduğu günümüzde, modern dünyanın rüzgarına kapılıp tüketim denen hortumun içinde kayboluyoruz. Maalesef çoğumuz bu yoğun temponun içinde debelendiğimizin, hatta kaybolup gittiğimizin farkında değiliz. Belki bir an durup düşünsek, zaten kısıtlı olan yaşam süremizden ne kadar çok çaldığımızın da farkına varabileceğiz. İnsan yorulunca nasıl köşesine çekilip dinlenme ihtiyacı duyuyor ve dinlenince sakinleşiyorsa, yaşamın karmaşasından uzaklaşıp sadeleştiğinde de prangalarından kurtulup kendini alabildiğince özgür hissedebilir. Hem bir sanat akımı hem de bir yaşam felsefesi olarak bilinen minimalizm yani sadeleşmenin bireylerin özgürlüğü keşfetmesinde nasıl önemli bir araç olduğunu Klinik Psikolog Rabia Yavuz ile konuştuk.
“Yeni nesil daha dezavantajlı”
Tüketim çağının tam ortasına düşmüş bir nesil için sadeleşmek mümkün müdür ve ne ifade eder? Bu nesil psikolojik olarak sade yaşam felsefesine kapı aralamaya ve sadeleşmeye hazır mı?
Jean Baudrillard, günümüzde tatmin arayışının üzerine kurulu bir tüketim kültürünün varlığından bahseder. Bu arayış vurgusunu en yoğun reklamlarda görebiliriz. Reklamlarda her tüketim maddesinin elde edilmesiyle mutluluğa ulaşılacağı imlenir. Elbette, bu tüketim sarmalının içinde gençler de kendilerine düşenden paylarını alıyorlar. Üstelik, yeni nesil için akıllı telefon ve internet teknolojileri zorunlu ihtiyaçlar listesinde. Sosyal medya da bu tüketim ağına daha hızlı ve daha ulaşılabilir bir alan açıyor. Artık daha fazla şey almak için evimizden dışarı çıkmak zorunda da değiliz. Elimizdeki cihazlarla ekmekten tutun da elektronik ihtiyaçlarımıza kadar her şeyi hızlıca alabiliyoruz. Alışveriş sepetleri sanal ortamda doluyor; sanki sanal paralar harcanıyor. Kaydedilen ödeme araçları ile hiç düşünmeden belki de ihtiyacımız olmayan birçok şeyi alıyoruz. Tüketim bu kadar hızlanmış ve kolaylaşmışken durup düşünmek ve hayatımızdaki fazlalıklardan arınmak kolay olmayabilir. Yeni neslin bu konuda önceki nesillere göre biraz daha dezavantajlı olabileceğini düşünüyorum. İletişimde olduğum gençlerden edindiğim izlenim de bu yönde. Örneğin, sosyal medya ve moda hem kişinin kendisi için oluşturduğu bedensel idealleri etkiliyor hem de akranlar arası gündemde yer ediniyor; bu nedenle de birçok farklı noktadan baskı altındalar. Hem stratejik hem de organik olarak maruz kalınan bu uyaranlar, kişinin hayatını düzenlemesinden tutun da, kişilik oluşumuna kadar birçok alanı etkiliyor. Bu nedenle, odak noktası şahsiyet gelişiminden uzaklaşıp materyaller üzerinden kabul edilebilir benlikler yaratmaya yönelebiliyor. Oysa kişinin düşünsel birikimine yatırım yapması fiziksel alanına yatırım yapmasının önüne geçebilir. Bu sorun ne sadece gençlerin ne de modern insanın sorunu aslında. Nasreddin Hoca’nın “Ye Kürküm Ye” hikâyesine hepimiz aşinayız. Materyallerin insanın önüne geçtiği yerde yaşanan absürtlüğü çok veciz bir şekilde anlatır bu öykü.
Sade yaşam felsefesinin tarihsel süreci hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Bu noktaya gelmemizde hangi dönemin/ düşüncenin etkisi fazladır?
Fransızca minimum kelimesinden türeyen minimalizm kavramı, Türkçeye yalın veya sade olarak geçmiş. Minimalizm ise süsü, gösterişi olmayan, fazlalıktan arınmış anlamına geliyor. Hegel’den yardım alarak söylersek: “Sade olan basit değildir ve sadelik yoksunluktan değil bilinçli bir tercihten kaynaklanır.” Sade bir yaşam deyince herkesin aklına farklı çağrışımlar gelebilir. Ben okumalarım sırasında birçok isimle karşılaştım. Bazılarını zikretmek gerekirse Henry David Thoreau, Simone Weil ilk aklıma gelenler. Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus isimleriyle ise sıkça karşılaştım. Alanda biraz daha araştırma yaptığımda, bu iki ismin sade yaşamın hayatımıza katabileceği imkânlardan bahsettiklerini gördüm. Millburn, sade yaşama giden yolculuklarını anlatırken, mutluluk arayışı sebebiyle sürekli sahip olma isteğinin hayatına nasıl fazlalıklar eklediğini keşfetmiş. Fakat, sahip olduğu nesneleri edindikçe yaşadığı mutsuzluktan bahsediyor kitabında. Haftada 70 ila 80 saat arasında çalışıp ihtiyacından fazlasını satın alarak içlerindeki boşluğu dolduramadıklarını keşfeden bu iki adam, hayatta önemli olana odaklanabilmek için, sade yaşam ilkelerini kullanmaya başlamış. Bu sayede yaşamlarının kontrolünü geri aldıklarını ve asıl meselenin kazandıkları özgürlük olduğunun altını çiziyorlar. Endişelerden, korkulardan, gelecek kaygısından, sosyal kıyaslamalardan, borçlardan, depresyondan ve kölelikten özgürleşme. Anlamlı bir yaşam arayan bu iki insan, önce kendilerini sıkışmış hissettiren ve gelişimlerinin önünde engel olan zincirleri tespit etmekle işe başlamış. Bu zincirleri küçük ve büyük olarak ikiye ayırdıktan sonra, çözdükleri her zincirin bir diğer zincir için kaynak yarattığını deneyimlemiş. Bu zincirler arasında evleri için aldıkları krediler, yaşamlarına değer katmayan ilişkiler, faturalar, kullanılmayan tüm eşyalar gibi kişiye ve duruma özel pek çok şeyin var olduğunu ifade ediyor ve bu kararı almanın kendilerini zorladığını da ekliyorlar. Fakat hayatlarından fazla olan şeyleri çıkarmaya karar verdikçe karşılığında aldıkları ödülün çok büyük olduğunu fark ediyorlar. İhtiyaçtan fazlasına sahip olmamak büyük bir özgürlük. Mesela, Simone Weil, ihtiyaç sahibi biriyle karşılaştığında o kişinin gereksinimlerine göre ve kendi olanakları elverdiği ölçüde veren mistik bir kadın. Yoksulluk sınırında yaşıyor ve kazandığını ihtiyacı olanlarla paylaşmak konusunda oldukça cömert davranıyor. Verme eylemini öyle zarif bir şekilde gerçekleştiriyor ki, bu durum başlı başına bir ders niteliğinde. Elindeki paranın kendisine ait olmadığını belirtmek ve alan kişinin de alma konusunda bir tereddüte düşmemesini sağlamak için şöyle diyor: “Eğer bu parayı sana verirsem onu başkalarına verdiğim hissine kapılmam zira para su gibidir. Ne zaman biraz fazla olsa kendiliğinden akmalıdır.”
Anılar somut nesnelerle sınırlı değil
Eşya anlamında fazlalıklardan kurtulamayan bireyler, eşyalarında anılarının olduğunu ve onları atmanın anılarını çöpe atmakla eş değer olabileceği endişesiyle sadeleşmek bir yana tam tersi fazlalaşabiliyor. Gerçekten anılar mı sadeleşmemize izin vermiyor? Bu psikolojiden nasıl kurtulunur?
Bence bu hususta, tüketim kültürünün payı da yadsınamaz bir gerçek. Sürekli şu ürünü alırsan mutlu olursun, şu reklamdaki ailenin sahip olduğu gibi bir evde yaşarsan mutlu olursun gibi tanıtımların üzerimizde oluşturduğu bir algı var. Tüm bunlar, mutluluğun nesnelerle elde edilebilecek bir şey olduğu yanılgısını yaratıyor. Sonrasında ise mutluluk satın alabilmek için bizi mutsuz eden işlerde çalışabiliyor, ödeyemeyeceğimiz borçların altına girebiliyor ve uzun vadede hem fiziksel hem ruhsal sağlığımızı kaybedebiliyoruz. Sade yaşamı uygulayan ve yaygınlaştırmaya çalışan Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus’un ifadeleriyle söylersek “Biz, eşyalarımız değiliz. Sahip olduğumuz şeylerden daha fazlasıyız. Hatıralarımız içimizdedir, eşyalarımızda değil.” Sadeleşmemize izin vermeyen şey anılardan ziyade anılarla kurduğumuz ilişkinin biçimi olabilir. Nesne ilişkisi altında daha dinamik faktörlerin yer aldığı derin bir konu. Lakin kısaca söylemek gerekirse, anı olanın somut varlığı ve soyut varlığı arasındaki bir ayrım, sağlıklı ayrışmanın bir parçası olarak konumlanabilir. O yüzden nesnelerle kurduğumuz ilişkinin bağımlılık mı yoksa bağlılık mı üzerinden geliştiğini netleştirmek yararlı olabilir. Anılar, somut nesnelerle sınırlı değildir.
Vazgeçmek özgürleştirir
Modern dünyanın sunduğu sayısız alternatife karşın bireyde ve toplumlarda, daha iyi bir yaşamın yavaşlayarak ve sadeleşerek geleceği fikri nasıl oluşturulabilir?
Modern insan sürekli çalışmaya ve harcamaya koşullanıyor. Burada ekonomik sistemin üzerimizdeki etkisini göz ardı etmemek lazım. Kapitalizm sadece üretim araçlarına sahip değil. Ayrıca bu üretim zincirinin devam edebilmesi için ihtiyacı olan tüketim araçlarına da sahip. Böylece sistemin yaşaması için üretim kadar tüketimin de devam etmesi gerektiği zihniyeti hepimizi içine almış durumda. Bizlerin, sistemin hayatta kalabilmesi için, mesai saatlerimizin dışında kalan zamanlarda da tüketiyor olmamız bekleniyor. Örneğin, alışveriş merkezleri bu tüketim kültürünün mabetleri gibi. Üstelik, İstanbul en çok alışveriş merkezine sahip şehirlerden biri. Gençlerin bir kısmı da boş zamanlarını geçirmek için bu alışveriş merkezlerini tercih ediyor. Artık alışveriş merkezleri, sadece bir dükkân olmaktan çok uzak. Alışveriş merkezlerinde yemek yiyor, sinemaya gidiyor, arkadaşlarımızla sosyalleşiyor, hatta bazı sanat ve kitap sergilerine de katılabiliyoruz. Bu merkezler hem zamanımıza hem de paramıza talipler. Tüketim devam etmeli ve artırılmalıdır ki kapitalist üretim araçlarına sahip olanların kârı hiç azalmasın. Kapitalizmin yaşayabilmesi, büyümesi ve hiç kesintiye uğramadan devam edebilmesi için mutsuz insanlara yani tüketmeden mutlu olamayacağına koşullandırılmış, ihtiyaçları olduğu için değil kendilerini eksik hissetmemek için satın alan bireylere ihtiyaç var. Bu sebeple tüketimin merkezi, ihtiyaçlardan arzulara yönlendirilmiştir. Bu sirkülasyon için sürekli yeni arzular yaratılır ki bu çark dönsün. Kişi kendi değerini reklam sloganlarıyla, tüketmesi beklenen ürünle ilişkilendirir. Ürünler bir meta olmaktan çıkar ve insanın benlik dünyasına sızar. Bu yerinden edilmiş alışveriş algısı nedeniyle aldığımız ürünler çoğaldıkça, azalan şey banka hesabımızdan daha fazlasıdır; iç dünyamızdır. Zira, hemen tatmin edilmeye koşullanan birey, satın alarak umduğu mutluluğa daimî olarak kavuşamadığında aldığı her yeni ürünle daha da mutsuzlaşır ve iç dünyası yoksullaşır. Bu mutsuzluk bulutunu dağıtmak için yeniden tüketmeye devam eder. Böylece, tüketim çarkı hiç hızını kaybetmeden, insanların duygularını sömürerek yoluna devam edebilir. Ne yazık ki, günümüzde bireyler, pazar ekonomisinin insafına bırakılmış durumda. Baudrillard’ın söylediği gibi, “Postmodern tüketici, günlük mutluluk peşinde koşan, anında tatmin isteyen, arzusunun tatminini ertelemeyen, gelecek için bugünü feda etmeyen, içerik yerine biçime daha çok ilgi gösterebilen, hazcı yanı öne çıkan, kendisini tüketime hazır bir imaj haline getirmiş olan tüketicidir. Yeni medya da işte bu tüketicinin taleplerini görmek için yapılandırılmıştır.” Gerçek ihtiyaçlarla sürekli güdülenen arzuların arasındaki ayrımın bulanıklaştığı tüketim toplumunda, birey hemen mutlu olmak ister; oysa vazgeçmek özgürleştirir. Hz. İsa’ya atfedilen bir söz vardır: “Vazgeçtiğin topraklar senindir.” Daha fazla biriktirmekten vazgeçtiklerini söyleyenler özgürlüklerine yani bağımsızlıklarına kavuştuklarını söylüyor. Belli bir hayat standardı yakalayıp sürekli onu kaybetmemek için sevmediğimiz işlerde, sevdiğimiz şeylerden zaman çalarak yaşıyor olabiliriz. Kişi kendini tanıdıkça sade yaşamın nimetlerinden faydalandıkça anı yaşamak, önemli olana odaklanmak ve daha fazla yaratıp daha az tüketmek mümkün oluyor.
Sade yaşam felsefesinin psikolojik boyutu nedir? Sadeleşmek kişiye neler katar?
Sadelik hayatımızın her alanında bize yardımcı olabilir. Örneğin ihtiyacınızdan fazla eşyaya sahipseniz, daha azıyla yaşamınızı devam ettirmeyi deneyebilirsiniz. Daha az eşyayla, daha üretken olabilmenin beynimizi kullanma şeklimizle alakalı olabileceğini düşünüyorum. Gestalt ilkelerine göre beyin, nesnelerin yapısını bir bütün halinde kavramaya yatkındır; zira insan beyni yalınlığın ekonomisinden faydalanır ve bunu yapmak için karmaşık olandan uzaklaşır. Böylece “Az, çoktur” ilkesi devreye girer ve azla daha kısa sürede daha çok değer üretilebilir. Ya da zihninizde dolaşan çok fazla düşünce var ise biraz yavaşlayabilir ve zihninizde koşturan düşünceleri ayıklamak için rahatlama yöntemlerinden faydalanabilirsiniz. Ruminasyonu, yani zihindeki düşünsel geviş getirmeyi durdurabilmek için bedeninizi harekete geçirebilir ya da bu konuda bir uzman desteği alabilirsiniz.
"Beklentilerimizi sadeleştirelim"
Daha iyi bir yaşam hedefi için yavaşlamaya ve sadeleşmeye nereden başlamalıyız?
Sadeleşmeye iç dünyamızdan başlamak iyi bir seçim olacaktır. Zihnimizde dolaşıp duran ve bize ait olmayan kıskançlıklar, endişeler, korkular, pişmanlıklar ihtiyacımız olan huzuru bulmamızı zorlaştırır. Sadeleştikçe, zihin sağlığımızı korumamız da kolaylaşır. Yavaşladıkça, anı fark etme şansını kendimize verebiliriz. Örneğin, yapabileceğimiz şeylerden biri, daha az karar almaktır. Özellikle uzmanlık alanımız ve kişisel sınırlarımız dışında kalan konularda daha az karar vermeyi deneyebiliriz. Zihinsel hijyen, zihin sağlığını korumanın bir yoludur. Örneğin, dikkat dağıtıcı unsurlardan uzaklaşmak da iyi bir başlangıç olacaktır. Sürekli uyaranlara maruz kaldığımız modern yaşamda, kaybettiğimiz en büyük şeylerden biri de dikkatimiz. Dikkatimizi korumak için daha sade bir ortam inşa edebiliriz. Günün bazı vakitlerinde, ekranlardan uzak kalarak ailemize tüm dikkatimizi verebilir ve bizim için kıymetli olan şeylerin hakkını yavaşlayarak vermeyi deneyebiliriz. Yaşamda önemli olanlara yer açmak için fazlalıklardan kurtulmalıyız. Bunun için, daha az taahhütte bulunabiliriz ki bu da sosyal ilişkilerde çatışmaları azaltmaya yardımcı olacaktır. Boşa harcadığımız zamanları azalttığımızda değerli insanlar ve amaçlar için hayatımızda daha fazla yer açılır. Bu süreçte belki de en faydalı olabilecek adım, beklentilerimizde sadeleşmeye gitmek olabilir. Kendimize, diğer insanlara, olayların akışına dair beklentilerimizi azaltmaya başladığımızda esas olana, mevcut olana odaklanmamız kolaylaşır. Geçmişin pişmanlıkları, geleceğin beklentileri azalır. Şimdiye açılan pencereler genişleyebilir. Yaşadığımız bu karmaşık dünyada sadelik iyi bir seçenek olabilir. “Buna gerçekten ihtiyacım var mı?” sorusu oldukça işlevseldir. “İhtiyacım yok” cümlesi ise hayatta kıymetli olana yer açmak için çok geniş bir alan yaratabilir. Buna ister kanaat diyelim ister sade yaşam. Bu bir araç. Asıl mesele, değerli olana odaklanabilmek için gereksiz fazlalıklardan kurtulmak. Elbette, bu aracı kullanıp kullanmamak da bizim elimizde.
KLİNİK PSİKOLOG RABİA YAVUZ KİMDİR?
Rabia Yavuz, lisans derecesini İstanbul Şehir Üniversitesi İngilizce Psikoloji ve Sosyoloji bölümlerinde çift ana dal olarak tam burslu ve onur derecesi ile tamamladı. Lisans eğitimi sürecinde The University of Sheffield, Utrecht Üniversitesi, LSE ve Harvard Üniversitesinde de eğitim aldı. Utrecht Üniversitesinde Ercomer merkezinde göçmenler üzerine araştırmalar yaptı. Yüksek lisans eğitimini, Marmara Üniversitesinde Klinik Psikoloji alanında yaptı. Ayrıca, Şema Terapi ve Diyalektik Davranışçı Terapi ve Mindfulness eğitimleri aldı. Prof. Dr. Gonca Soygüt Pekak, Dr. İrem Akduman ve Psikoterapist Elit Bilge Bıyıkoğlu’nun süpervizyonunda klinik yüksek lisans eğitimini tamamladı. Tezini, öz şefkat üzerine yazan Yavuz, görüşmelerinin çoğunu online olarak gerçekleştirmekle beraber, Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Sayar’ın ofisinde de danışanlarıyla görüşmeler yapıyor. “Lacivert”, “Nihayet”, “Dergâh” gibi dergilerde makaleleri yayınlanan Rabia Yavuz’un şu sıralar Star gazetesinde ve Kemal Sayar’ın internet sitesinde de makale ve çevirileri yayınlanıyor. Klinik Psikolog Yavuz, ayrıca Prof. Dr. Kemal Sayar ile birlikte bir kitap üzerine çalışmalar yürütüyor.