- Pornografinin Gerçek Olmadığı Bilinmeli
- Pornografi, Bireyin ve Toplumun Dengesini Bozuyor
- Erken Yaşta Pornografi Maruziyeti Cinsel Suça Kadar Uzanan Sonuçlara Yol Açabilir
- Pornografi, Bireylerin ‘Normal’ Beden Algısını Bozabiliyor
- Pornografi Kullanımı Cinsel Yaşama Zarar Veriyor
- En Büyük Endişem, Pornografinin Cinsel Normları ve Senaryoları Değiştirmesi
- Ergenlerle İlgili Çalışmalar Gelecekte En Önemli Araştırma Alanları Olacak
- Oyun ve Pornografi: Dijital Dünyada Bağımlılığın Kesişen Yolları
- Pornografi Bağımlılığı, Tanıdık Özellikler Taşıyan Yeni Bir Bağımlılık Türü
- Sağlıklı Toplumun Temeli Halk Sağlığından Geçiyor
- Prof. Dr. Mustafa Taşdemir: “Bağımlılık, Sosyal Bulaşma Yoluyla Yayılıyor”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Dumansız Hava Sahası Bir Halk Sağlığı Politikasıdır”
- Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Emin Şahin: “Sağlık Okuryazarlığı Bağımlılıklara Karşı En Güçlü Koruyucu Zırhtır”
- YEDAM Sosyal Hizmet Uzmanı Alptekin Tekedereli: “Sosyal Hizmet Uzmanları Bağımlılıkla Mücadelede Kritik Bir Rol Üstleniyor”
- Klinik Psikolog Dr. Mehmet Teber: “Çocukların Güçlenmesi İçin Zorlanmalarına Müsaade Etmeliyiz”
- Bağımlılıkların Türkiye Ekonomisine Yıllık Yükü: 78 Milyar Dolar
- Bağımlılıklarla Mücadele Hekimlerin Desteğiyle Daha da Güçlü
- Hukukun Gücüyle Bağımlılıklara Karşı: Yeşilay Hukukçuları
- Gıda Güvenliği ve Bağımlılık Riski Taşıyan Gıdalar
- Dijitalle Başa Çıkın!
- Dijital Medya ve Oyun Bağımlılığına Karşı Küresel Mücadele
- Dr. Daniel Spritzer: “Oyun Tasarımcısının Amacı Eğlence Olmalı, Bağımlılık Değil”
- Klinik Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu: “Oyun Bağımlılığıyla Mücadelede Kültürel Duyarlılık Hayati Önemde”
- Uz. Dr. İlyas Kaya: “Yeşilay’ın ‘Denge’ İlkesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı İçin Çok Kıymetli”
- Prof. Dr. Yavuz Samur: “Doğru Tasarlanmış Oyun Çocuğa Pek Çok Beceri Kazandırır”
- YEDAM’dan Oyun Bağımlılığına Bütüncül Yaklaşım
- Dijital Oyun Araştırmaları ve Bir Çözüm Arayışı “Çocuk Dostu” Bir Oyun Derecelendirme Sistemini Geliştirmek
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Alkolsüz bir toplum, nesillerin ve kültürün korunması için atılacak en büyük adımdır”
- Prof. Dr. Perihan Torun: “Alkol tüketimini düşürmek için etkin politikalar uygulanmalı”
- Doç. Dr. Umut Kırlı: “Kadınlarda alkol bağımlılığı erkeklere oranla daha hızlı gelişiyor”
- Alkol Bağımlılığında YEDAM Desteği
- Bağımlılık Danışmanı Simge Kırcan Erdoğan: “Tedavide geçirilen süre uzadıkça başarı oranı artıyor”
- Tatilde Alkol Kullanımı ile Birlikte Sorunlar da Artıyor
- “Uyuşturucu Tedarikçileri Akla Gelmedik Yöntemler Kullanıyor”
- “Madde Bağımlılığı Belirtileri Ergenliğin Doğal İniş Çıkışlarıyla Karıştırılabilir”
- “YEDAM’lar Madde Bağımlılığı Konusunda Ciddi Bir Boşluğu Dolduruyor”
- “Uyuşturucu Endüstrisi Kendisini Sürekli Güncelliyor”
- “Ek Tanı, Bütüncül ve Eş Zamanlı Tedavi Gerektirir”
- Dünyanın En Tehlikeli Uyuşturucusu Metamfetamin
- YEDAM’dan Madde Bağımlılığına Psikososyal Destek
- Uyuşturucuya Karşı Küresel Direniş
- Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Ailenin Tedaviye Katılımı İyileşmede Etkilidir”
- Psikiyatri Uzmanı Dr. Hakan Tokur: “Bağımlılık Tedavisi ‘Yaşamla Yeniden Bağ Kurma’ Sürecidir”
- Uzman Psikolog Kinyas Tekin: “İhmalkârlık Kadar Otoriterlik De Sakıncalı”
- YEDAM’dan Nüks Riskine Karşı Kalıcı Çözümler
- Bağımlılığa Ek Bir Yük: Stigma
- İyileşme Sürecinde Sosyal Hizmetlerin Rolü
- YEDAM Uzman Yardımcısı Niyazi Aydemir: “İyilik koçu tavsiye vermez, rehberlik eder”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Ceylan: “Dijital Dünya ve Çocuk İlişkisi Çok Dikkatle Ele Alınması Gereken Bir Konu”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammed Tayyib Kadak: “Teknolojiye Hâkim Olan Aileler Çocuklarını Dijital Bağımlılıklardan Korur”
- “Çocuklar İçin Güvenli Bir Dijital Ekosistem Oluşturmalıyız”
- Dijital Çağda Ebeveyn Olmayı Kolaylaştıran Rehber: Dijital Ebeveynlik
- Ekrana Alternatif 10 Bahar Aktivitesi
- Dijital Dünyada Nasıl Bir E-Beveyn Olmalı?
- Geçmişten Geleceğe Yeşilay
- Bir Asrı Aşan Mücadelede Yeşilay’a Gönül Verenler Anlatıyor
- Bağımlılıkla Mücadelede Yeni Bir Milat: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay’dan Türkiye’ye Özgü, Dünyada Öncü Modeller
- Yeşilay Gönüllülerle, Gönüllüler Yeşilay’la Büyüyor
- Sağlıklı Nesiller İçin Sınırları Aşan Mücadele
- Arif Çifci: “Yeşilay, Osmanlıdan Cumhuriyete Türkiye’nin tarihidir”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Tütün Kontrolü Nikotin Salgınına Karşı En Büyük Koz”
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Tütün Reklamları Yapay Zekâyla Takip Edilebilir”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Ergenin Hayatını Şekillendiren En Önemli Yapı Ailedir”
- Tütün Bağımlılığına Karşı YEDAM Desteği
- YEDAM’la Nefes Alanlar
- Bağımlılıklarla Mücadelede Esas Cephe Tütün Endüstrisinin Sinsi Taktikleri
- Dr. Hüseyin Küçükali ile Yapay Zekâ Desteğiyle Dumansız Bir Sosyal Medya Hakkında Konuştuk
- Tütün Endüstrisinin Çabaları DSÖ’nün de Merceğinde
- Asırlık Tecrübeden Topyekûn Mücadeleye: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç: “Bağımsızlık Seferberliği İle Amacımız Bağımlılıklara Karşı Toplumsal Bir Uyanış ve Dayanışma Hareketi Oluşturmak”
- Daha Güçlü ve Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin: “Bağımsızlık Seferberliği”
- Bağımsızlık Seferberliği’nin Olmazsa Olmazı: YEDAM
- Bağımlılık İle Mücadelenin Temeli: Bilinçlendirme Ve Farkındalık Çalışmaları
- Topluma ve Bireye Katkı Sağlayan Güç: Gönüllülük
- Danışanlıktan Koçluğa Bir Başarı Hikâyesi
- Spor Salonlarındaki Tehlike: Anabolik Steroidler
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Steroid Kullanan Her Dört Erkekten Birinde Steroid Bağımlılığı Var”
- Prof. Dr. Rüştü Güner: “Anabolik Steroidler, Tüm Organ Sistemlerine Zarar Verir”
- Kusursuz Beden Algısı Steroid Kullanımını Tetikliyor
- Serkan Yimsel: “Anabolik Steroidleri Teşvik Ve Tedarik Edenler Cezalandırılmalı”
- Av. Mehmet Yoğurtcuoğlu "Steroidler Sporun İtibarını Korumuyor, Aksine Tehdit Ediyor"
- Doç. Dr. Merih Altıntaş: “Sanal Kumar Bağımlılığı Kendini Gizleyebilen Bir Hastalıktır”
- Gittikçe Artan Endişe: Ergenlikte Sanal Kumar
- YEDAM’dan Kumar Bağımlılığı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar
- Dünya Sağlık Örgütü’nün Sanal Kumar Bağımlılığına Yaklaşımı
- Sanal Kumarda “Oyun” Ve “Eğlence” Tuzağı
- Zamansız Ve Mekânsız Bir Bağımlılık: Sanal Kumar
- Olimpiyat Özel Dosyası
- Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Egzersiz, beynin ödül sistemini değiştirir”
- Günlük Hayatta Nasıl Aktif Olabiliriz?
- Klinik Psikolog Melisa Varol: “Spor, bedensel ve psikolojik iyilik halimizi güçlendiren etkili bir araç”
- Çocuklar Hareket Ediyor!
- Düzenli Sporun Faydaları Nelerdir?
- Bağımlılıklarla Mücadeleye Spor Desteği: Yeşilay Spor Kulübü
- Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak: “Çocuklar gereksiz teknolojiye maruz bırakılmamalı”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Aile ilişkileri kuşak farkı bilinciyle kurulmalı”
- Okullarda İlk Ders Zili Çalıyor
- Yaşam Becerileri Bağımlılıklardan Koruyor
- Değerlendir, Sürdür, Yaşat, İlham Ol…
- Yeşilay Kolu’ndan Benim Kulübüm Yeşilay Projesi’ne…
- Geleceğin Bireyleri Yeşilay’ın Çocuk Dergileri ve Oyunlarıyla Büyüyor
- Daha Doğal Bi̇r Yaşam İçi̇n 9 Öneri
- Doğallığın Işıltısı
- Gezegene İyi Gelen, Bize De İyi Geliyor
- Doğal Yaşama Dönüş Hareketleri
- Sakin Şehirlerde Kendi Ritminde Hayatı Yaşa
- Daha İyi Hissetmek İçin Haydi Doğaya
- Sadeleşmek Elimizde
- Geçmişi Anlamlandırmak Kişiyi Rahatlatır
- Bedensel Hafifleme İçin Bütüncül Bir Yaklaşım Gerekir
- Beynimiz Neden Yorulur?
- Yaşam Alanlarında Sadeliğin Zarafeti!
- Zihinsel Hafiflik ve Ruhsal Arınma İçin: Dijital Detoks Zamanı!
- Sosyal Medyayı Doğru Kullanmanın 9 Yolu
- Sosyal Medya Bağımlılığı Tedavisinde İzlenen Yollar
- “Sosyal Medya Platformları Dengeli ve Sorumlu Bir Şekilde Kullanılmalı”
- "Çocuğun Dijital Ayak İzi, Geleceğini Etkileyebilir"
- “Gerçek Sosyal Hayat; Yüz Yüze, Derin ve Anlamlı İlişkiler Üzerine Kuruludur”
- Sosyal Medyanın Kontrolüne Girdik
- Yemiyor İçmiyor Çevrim İçi Oluyoruz
- Obezite Küresel Bir Pandemiye Dönüştü
- Uz. Dr. Ayça Kaya: “Buzdolabı ile Aranıza Mesafe Koyun”
- Diyetisyen Kübra Çıtlak: “Son 30 Yılda Çocuk ve Ergenlerde Obezite, Dünya Genelinde Arttı”
- Hormonlar Kilomuzu Nasıl Etkiliyor?
- Çocuk Beslenmesindeki Tehlike: Abur Cubur
- Psikolojik Nedenleri ve Sonuçlarıyla Obezite
- Obezitenin Yol Açtığı 10 Sağlık Sorunu
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Öfkenin olduğu yerde olumlu duygular barınamaz”
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Kronik yorgunluk sendromu, yaşam kalitesini etkileyen ciddi bir durumdur”
- Klinik Psikolog Gökhan Ergür: “Metropol yaşamı ve sosyal medya kaygı düzeyini artırıyor”
- İnsanın Dijital Çağ ile İmtihanı
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a 104 yıllık mücadele
- Yeşilay’ın ilk gençlik teşkilatının kuruluşu "Türkiye İçki Aleyhtarı Gençler Cemiyeti"
- Yeşilay gençliği seviyor, gençlik Yeşilay’ın varlığını hissediyor
- Yeşilay ülküsünün yılmaz neferleri: Yeşilay kadınları
- Ulusaldan evrensele Yeşilay mücadelesi
- Yeşilay’ın dünyada örnek alınan öncü modeli: YEDAM
- Elektronik Sigara Gerçeği! Çocuklar ve Gençler Yalanlarla Kandırılıyor
- “Çocukların ve Gençlerin Elektronik Sigaraya Erişimleri Hızlı Bir Şekilde Engellenmeli”
- “Elektronik Sigara, Dünyanın Baş Belasına Dönüşmüş Durumda”
- “Çok Uluslu Tütün Şirketleri, Nikotin Bağımlısı Bir Nesil Oluşturmak İstiyor”
- “Elektronik Sigaralar Mutlak Zararlı ve Bağımlılık Yapıcıdır”
- “Elektronik Sigaraya Erişim Bu Kadar Kolay Olmamalı”
- Alkol Bağımlılığı Bireyi ve Toplumu Tehdit Ediyor
- Alkolün Güvenli İçilebilecek Bir Miktarı Yoktur
- Sosyal Hizmet, Tedavinin En Önemli Yapı Taşlarından Bir Tanesi
- Kadınlar Bağımlılık Sürecinde Yalnız Kalıyor
- Alkolle Mücadelenin Yolu; Vergilendirme, Erişim Kısıtlamaları ve Pazarlama Yasaklarıdır
- Alkol Bağımlılığına Uluslararası Yaklaşımlar
- Savaş, Halk Sağlığını Onarılamaz Biçimde Etkiliyor
- “Medyada Yaratılan Algı; Haklıyı Haksız, Doğruyu Yanlış, Güzeli Çirkin Olarak Konumlandırabiliyor”
- “Savaşlar, Savaşanları Olduğu Gibi Savaşmayanları Da Olumsuz Etkiler”
- “Artık Savaşlar Sadece Sahada Değil, Dijital Dünyada Da Gerçekleşiyor”
- “Çocuklardaki ‘Güvenli Dünya’ Algısı Zarar Gördü”
- Toplumsal Kaygı Bozuklukları Bağımlılıklara Neden Olabilir Mi?
- Bağımlılık Herkesi Etkileyen Genel Bir Sorundur
- Kadınlar Bağımlılıkta Da Ayrımcılıkla Karşı Karşıya Kalıyor
- Bağımlılığın Ve Şiddetin Doğasında Ortak Ve İç İçe Faktörler Vardır
- “Anne Veya Eşin Bağımlılık Sorunu Olan Bireye Yönelik Tutum Ve Davranışları Tedavinin Seyrini Etkiliyor”
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
- Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Gebelik
- Yeşilay Kadınları Güçlenerek Büyüyor
- Dijital Çağda En Kırılgan Grup Çocuklar Ve Gençler
- “Dijital Bağımsızlık En Önemli Gündemimiz Olmalı”
- “Sağlıklı Teknoloji Kullanımında Teknoloji Amaç Değil, Araçtır”
- Çocuklarda Ekran Bağımlılığı
- Dijital Bağımlılıktan Uzak, Hayata Yakın Olun!
- “Notların Telafisi Vardır, Ancak Zedelenen Öz Güvenin Telafisi Meşakkatlidir”
- “Başarının Sırrı Çocuğu Tanımaktan Geçiyor”
- Ziller Minikler İçin Çalıyor… Okula Uyum Süreci İçin Öneriler
- Çocuğun Okul Başarısını Artırmanın 15 Etkili Yolu
- Çocuğunuza Zaman Yönetimini Nasıl Öğretebilirsiniz?
- “Günümüzde Ruh Sağlığını Korumak Daha Zor Ve Daha Önemli Hale Geldi”
- Bağımlılık Ve Ruh Sağlığı İlişkisi Karşılıklıdır
- “Çocuk Olumsuz Duyguları Makul Düzeyde Deneyimlemeli”
- Bağımlı Bireylere Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalı?
- Koruyucu Ruh Sağlığıyla Tanışın
- “Tütün Kontrolü Toplumsal Gündemin Ana Konusu Yapılmalı”
- “Asıl Mücadele Tütün Endüstrisi İle Mücadeledir”
- “Zararsız Tütün Olması Mümkün Değildir”
- “Elektronik Sigaraların Ülkeler Tarafından Teşvik Edilmesi Sorumsuzluk Örneğidir”
- “Tütün Şirketleri, İnsanların Sigara İçmek İstemeyecekleri Bir Günün Geleceğini Biliyor”
- “Sağlıklı Etkileşim Ancak Empati İle Olur”
- “Empati Gelişimi Bebeklikte Başlar”
- “Empati Bir Duygudaşlık Göstergesidir”
- Toplumsal Duyarlılığın Vücut Bulmuş Hâli: Gönüllülük
- Yeşilay, TİSK Ve TÜMOSAN Depremzede Çocuklar İçin Güçlerini Birleştirdi
- Dayanışma Ruhu Kültürel Kodlarımızda Var
- “İyi İletişim Ve Doğru Bilgi Kaygıyı Azaltır”
- Afetlere Dirençli Şehirler Nasıl İnşa Edilmeli?
- Sıfır Maliyetle Kentsel Dönüşüm Mümkün
- “Bugünün Gençleri Üst Kuşaklardan Çok Daha İyiliksever Ve Dayanışmacı”
- Millî Birlik Ve Beraberlik Kodlarımızda Var: Millî Mücadele’den Kahramanmaraş Depremine Toplumsal Kenetlenme
- “Bir An Önce Normalleşmeliyiz”
- Dijital Medya Çocuğu Sosyal Hayattan Koparıyor
- “Hey Çocuk! Bırak Tabletini Sakince Kitabın Kapağını Aç! Kalbini Aç…”
- Mutlu Bir Çocukluk İçin Projeden Çok Daha Fazlası Gerekiyor
- Çocuk Gülerse Dünya Güler
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a
- Sivil Toplum Kuruluşları Ve Gönüllülüğün Gücü
- STK’lar Tek Yürek Oldu: Yüzyılın Felaketi Sonrası Gönüllü Dayanışması
- Bağımlılıklarla Karşı Gönüllü Mücadele
- Çocuklar İçin Gönüllülük Neden Gerekli?
- “Tedavi Edilmeyen Kaygı Bozuklukları Kronikleşme Eğilimindedir”
- İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkardığı Kaygı Hâli: Eko-Anksiyete
- Yeni Krizlerin Getirdiği Belirsizlikler Küresel Kaygıyı Körüklüyor
- “Kaygılar Bağımlılığı Tetikleyebildiği Gibi Bağımlılıklar Da Kaygıyı Besleyebilir”
- “Çocukları Kaygıları Nedeniyle Utandırmayalım, Usandırmayalım, Cezalandırmayalım”
- Sosyal Medya Kullanımı Kaygıları Tetikliyor
- Sigara İle Mücadelede En İyi Politika, Çocuk Ve Gençleri Tütünsüz Ortamda Büyütmektir
- YEDAM’ın Kişiye Özel Programlarıyla Sigaraya “Dur” Deyin
- Örnek Vakalarla Tütün Bağımlılığı Tedavisi
- Tütün Bağımlılığı Vücudumuza Neler Yapıyor?
- Sigarayı Bıraktığınızda Vücudunuzda Neler Oluyor?
- Dünyada Alkol Kullanımı Ve Önleyici Politikalar
- Alkol Bağımlılığını Önlemeye Dair Yasal Düzenlemeler
- Alkolün Bir Diğer Karanlık Yüzü: Şiddet Ve Alkol İlişkisi
- Ebeveynler Alkol Kullanan Gence Nasıl Yaklaşmalı?
- Sevdiklerimizi Alkol Bağımlılığından Nasıl Koruruz?
- Alkolsüz Hayat Neler Kazandırıyor
- Alkol Vücuda Neler Yapıyor?
- “İletişim Yoluyla Kendimizi Var Ediyoruz”
- “Bireyi Bağımlılığa Götüren Duygusal Yalnızlıktır”
- “İnsan İnsana Şifadır, Umuttur, Yoldur”
- Güvene Dayalı İletişim Bağımlılıklardan Koruyor
- Sanal İletişim Gerçek İletişimin Yerini Tutar Mı?
- “Dijital Oyun Bağımlılığı Ciddi Bir Sorun”
- “Teknolojiyi Doğru Kullanmayı Öğrenmeliyiz”
- Dijital Dünyada Eğitim Şart
- Dijital Dünyada Bizi Neler Bekliyor?
- Sanal Ortam Güvenliğinin Teminatı: Siberay
- Rakamlarla Dijital Dünya
- TÜİK Araştırma Sonuçlarına Göre Türkiye Dijitalleşiyor
- “Proje Çocuklar Kuklaya Dönüşüyor”
- “Mutlu Bir Aile İçin Her Şey Mükemmel Olmak Zorunda Değil”
- Değerler Eğitimi Bu Dünyanın Bir İhtiyacı
- TBM İle Her Yıl Milyonlarca Kişiye Ulaşıyoruz
- Okul Heyecanı Başlıyor
- “Tüketerek Mutlu Olma Çabası Büyük Bir Yanılgı”
- “İnsanın Manevi Alanı Boşluk Kabul Etmez”
- Mutluluk Beyinde Başlar
- Toplumsal Mutluluğun Şifreleri
- Sağlıklı Tabaklar, Mutlu Yüzler
- Mutluluğa Götüren 7 Adım
- Az Çoktur!
- “Sadeleştikçe Zihin Sağlığımızı Korumamız Da Kolaylaşır”
- Atıksız Bir Mutfak Mümkün
- Biraz Yavaşlamaya Ne Dersiniz?
- Sade Ve Özgür Bir Yaşamın Yolu: “Küçük Ev” Akımı
- Daha Huzurlu Bir Hayat İçin Sadeleş!
- Atık Kağıtları Sanat Eserine Dönüştürüyor
- Pedallar Sağlıklı Yaşam İçin Çevrildi
- Yeşilay’dan “Bağımsız Gençlik” Manifestosu
- YEDAM Sempozyumu'ndan Bağımlılıklara Bilimsel Bakış
- Sağlıksız Aile Tutumları Bağımlılık İçin Risk Faktörü
- Bağımlı Profilleri Nasıl Şekilleniyor?
- Bağımlı Ebeveyn Çocuğun Tüm Yaşamını Etkiliyor
- “Hayır” Diyebilen Bir Çocuk Yetiştirmek
- Ailenin Dijitalleşme ile İmtihanı
- Bağımlılık Aileden Etkilenen ve Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır
- Elektronik sigara nikotin pandemisini gelecek nesillere taşıyor
- Tütünle Mücadelenin Bir Ayağı da E-Sigara ile Mücadele Olmalı
- Dünya Elektronik Sigara ile Nasıl Mücadele Ediyor?
- Elektronik Sigara En Az Sigara Kadar Zararlı
- “Dünya Şiddetli Bir Merhametsizlik Hastalığına Tutulmuş Vaziyette”
- Tarih Boyunca Vardı Ve Hep Var Olacak: Sivil Toplum Kavramı Ve STK’lar
- Yeşilay’a Gönülden Bağlı Olanlar
- Merhamet Ve İyiliğin Gücü: Gönüllülük
- Gönüllülük Çalışmaları Dersiyle Teori Ve Pratik Bir Arada
- Vazgeçilen her sigara sağlıklı bir hayatın kapısını aralar”
- Çocuklarımızı sigaradan nasıl koruruz?
- Sigara stresi azaltmaz, sigarasızlık stres oluşturur
- Şimdi tam zamanı!
- “Bırakabilirsin” mobil uygulamasıyla sigaradan kurtulun!
- Fizikselden Sanala Yeni Bir Şiddet Türü: Siber Zorbalık
- Ergenler Sosyal Medya Bağımlılığında Risk Grubunda
- Geleneksel Değerler Çocukları Koruyor
- Sosyal Medyada Dayatılan Güzellik Büyük Bir Yanılgı
- Çocuklarınız İçin Ulaşılabilir Ebeveynler Olun
- Pandemi Sonrasında Toplumları Bekleyen Tehlike: Çevrim İçi Kumar Bağımlılığı
- Aileler Tedavi Sürecine Aktif Olarak Dahil Olmalı
- Alkol Kontrol Politikaları Toplumları Koruyor
- “Alkol Bağımlısı Kişilerin Çocuklarının Ruh Sağlığını Yakından Takip Edilmeli”
- Alkol Aile İçi Şiddette Risk Faktörü
- Alkol Bağımlılığını Anlamaya Yönelik Faaliyetler
- Alkol Bağırsak Sağlığını Bozuyor
- Alkol Bağımlılığıyla Asırlık Mücadele: YEŞİLAY
- “Gençliğin En Büyük Sorunu Büyüyememek”
- İyi Arkadaş Çevresi Bağımlılıklardan Uzak Tutar
- Davranışsal Bağımlılıklar En Çok Genç ve Ergenleri Etkiliyor
- Çocuğum Madde Kullanıyor mu?
- Gençlerin Gözünden Bağımlılıklar
- Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yetenek Yarışması, Edebiyat ve Sanatla Farkındalık Oluşturuyor
- Antikten Moderne 28 Asırlık Yolculuk
- Türkiye’nin En Başarılı Olimpiyat Tecrübesi TOKYO 2020’nin Ardından
- Yaşam Becerileri Bireyi ve Toplumu Korur
- Stresle Mücadelede Yaşam Becerileri Faktörü
- Aileyle Sağlıklı İletişim Sağlıklı Kararları Doğurur
- “Hobiler Bizi Ruhsal Olarak Geliştirir”
- Hangi Yaşta Hangi Sporu Yapmalı?
- “Sanat ve Kitap Bağımlısıyım”
- YEDAM'dan İnternet Bağımlılığına Özgün Çözümler
- Pandemi Sarmalında Oyun Oynama Bozukluğu
- “Ebeveynler Doğru Rol Model Olmalı”
- Oyun Oynama Bozukluğunun Tedavisinde Yasaklar Çözüm Değil
- “Ulusal Kampanyalar Farkındalık Oluşturuyor”
- Teknoloji Sizi Değil, Siz Onu Kontrol Edin!
- Teknoloji Bağımlılığı Hasta Ediyor
- Artan Obezite, TBMM’nin de Gündeminde
- Türkiye’nin Obeziteyle Mücadelesi
- Obezite, 21’inci Yüzyılın En Önemli Sağlık Sorunudur
- Evde Kalmak Virüsten Korudu, Obeziteyi Artırdı
- “Pandemi Döneminde Yeme Bozuklukları Arttı”
- “Besin Örüntüsü Dengeli Olmalı”
- Evde Hareketsiz Kalmayın!
- Ağır Yaşamların Yükü Hafifliyor Mu?
- Gidene Üzülmek Yerine Var Olanı Güçlendirmeliyiz
- “Babalar Dua Gibidir; Artık Görünmez Olsa Da Dokunur Evladına...”
- “Sanat ve Spor, Bağımlılıkla Mücadelenin Panzehirleridir”
- Gençlerde Davranışsal Bağımlılıklar Artıyor
- “Aile Bağları Ne Kadar Sağlamsa, Bağımlılık Riski O Kadar Azalır”
- "Özgürlük ve Sorumluluk Birbirini Tamamlar"
- Anne-Babalar Dikkat! Uzun Süreli Ekran Maruziyeti Nelere Yol Açıyor?
- Yeşilay Gençlerin, Gençler Yeşilay’ın Yanında!
- Geleceğin Olimpiyat Şampiyonları TOHM’da Yetişiyor
- “Bağımlı Kişi, İnterneti Bir Kaçış Yöntemi Olarak Kullanıyor”
- Anne Babaya Güvenli Bağlanma Bağımlılıktan Korur
- “Öz Saygısı Düşük Bireylerde Bağımlılık Riski Daha Fazladır”
- Pandemi Sürecinde Kaygı Bozukluğu Arttı
- Sosyal Kaygı İnternet Bağımlılığını Tetikliyor
- Buz Hokeyi Sayesinde “Tek Yürek” Oldular: Bağımlılıktan Kurtuldular
- Dijital Çağın Hastalığı: Yeni Nesil Bağımlılıklar
- Yasa Dışı Kumar ve Bahisle Hukuksal Mücadele
- Sevgi ve İlgi Bağımlılıklardan Korur
- “Bağımlılık Tüm Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır”
- “Dijitalleşme Aile İçi İlişkilerin Kalitesini Düşürüyor”
- “Pandemiden Ders Çıkararak Geleceğimizi Kurtarabiliriz”
- “Kampanyalar Sigara Endüstrisinin Gerçek Yüzünü Gösteriyor”
- "Tütün Fiyatları ve Vergiler Düşürülmemelidir"
- “Elektronik Sigara Kullanmak, Marka Değiştirerek Sigara Kullanımına Devam Etmek Gibidir”
- “Sigarayı Bırakmak Kanser Riskini Azaltır”
- Pandemide Sigara İçme Oranları Düştü
- "Çocuğunuzun ‘Hayır’ Deme Becerisini Geliştirin"
- Madde Bağımlılığı COVID-19'u Tetikliyor
- "Bağımlılık Tedavisi Ertelenmemeli, Güçlendirilmeli"
- “Madde Bağımlılığının Gerçek Tedavisi Rehabilitasyondur”
- Zehir Tacirlerinin Pandemi Fırsatçılığı
- Her İki Madde Bağımlısından Biri Depresyonda
- "Online Terapi, Kişileri Madde Kullanımından Uzak Tuttu"
- “Gençlik İnsan Hayatının En Zor Dönemidir”
- Doğru Rol Model Olmak Önemli
- “Spor ve Sanat Tedavi Edicidir”
- Mutluluk Ailede Başlar
- “Depresyon, Gündelik Bir Keyifsizlik Hali Değildir”
- Beslenme Anlayışı Ailede Şekilleniyor
- “Organik Beslenmeye Mucizevi Bir Anlam Yüklenilmemeli”
- Bir Tür Yeme Bozukluğu: Ortoreksiya Nervoza
- Tarladan Sofraya Uzanan Bir Zincir: Gıda Güvenliği
- “Tarımsal Üretimi Tüketici Davranışları Belirleyecek”
- Ekolojik Yaşam Arayışları
- “Çocuklarımızı Korumakla Yükümlüyüz”
- Oyun Bağımlılığı Nelere Yol Açıyor?
- Oyun Bağımlılığı Yetişkinleri de Buluyor
- "Ticari Kaygılar Çocukları Korumanın Önüne Geçiyor"
- "Yasak Koyarak Çocuğunuzu Bağımlılıktan Koruyamazsınız"
- Oyun Bağımlılığının Karanlık Yüzü
- Davranışsal Bağımlılıklara YEDAM Desteği
- Bütün Aile Toplanalım, Ekranları Unutalım
- "Eğitimin Sürekliliği Sağlanmalı"
- “Çocuklarınıza Onları Önemsediğinizi Hissettirin”
- Bu Sefer Ziller Ebeveynler İçin Mi Çalıyor?
- Okul Fobisi Sizi Korkutmasın!
- Okula Yeni Başlayanların Pandemiyle İmtihanı
- Okullar Sağlık Tedbirleri İle Açılıyor
- Yeşilay Eğitim Faaliyetleri Hız Kesmiyor
- Gençlerde Alkol Bağımlılığında Önemli Bir Basamak: Sosyal İçicilik
- Alkol Bağımlılığı Nedir, Nasıl Başlar, Nasıl Tedavi Edilir?
- Nöroloji Alkolün Güvenli Sınırı Yok Diyor!
- Pandemi Bağımlılıkları Tetikledi
- Alkol Vücuda Neler Yapar?
- “İyiliğin Kanatlarına Tutunmaya Her Zamankinden Çok İhtiyacımız Var”
- Pandemi Günlerinde Dayanışmanın Çarpan Etkisi: Vefa Sosyal Destek Grubu
- Türkiye’de Afet Yönetimi ve Gönüllülük
- "İnsan"ın En Zor Anında 152 Yıldır Hep O Var: Türk Kızılay
- Bağımlılığa Karşı "Gönüllü" Mücadelenin Adı; Yeşilay
- Bir Ömür Boyu Yeşilaylı Olanlar…
- Gönüllü Olmak Hem Sizi Hem De Dünyayı Değiştirir
- Vakıf ve Gönüllülük Üzerine
- "Teknoloji Kullanımı Stresi Artırıyor"
- Pandemi Günlerinde "Teknoloji" Dost Mu, Düşman Mı?
- Koronavirüs Dijital Bağımlığı Tetikledi
- "Evden Çalışma Modeli B Planı Olarak Elimizde"
- 10 Soruda Koronavirüs Sonrası Küresel Sistem
- "Şişenini Dibi"nden Görünenler
- İpler Senin Elinde Alkole Hayır De!
- Diyetisyen Derya Zünbülcan: "Esas Risk, Yanlış Beslenme"
- "Koronafobi" Virüsten Daha Hızlı Yayılıyor
- Hayat da Eğitim de Eve Sığar
- Korona Günlerinde Ev Hayatı
- Sağlıklı Yaşam İçin Sporla “Evde Kal”
- Doğal Dezenfeksiyon Aracı: Güneş
- El Hijyeni Virüsten Korur
- Evde Düzen İçin İpuçları
- Bahane Yok! Oyun Vakti
- Asıl Soru Şu; Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Koruruz?
- "Dengeli Beslenme Sizi Mutlu Eder"
- Daha İyi Bir Yaşam İçin Sadeleşin
- Doğal Yaşamda Sürdürülebilirlik Önemli
- Aşılama Yalnızca Kişiyi Değil Toplumu da Koruyor
- Bitkilerin İyileştirme Gücü Hakkında Her Şey
- Gençlikve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu: "E-sporun en büyük riski, dijital bağımlılıktır"
- DSÖ’nün Gündeminde E-spor ve Oyun Bağımlılığı Var
- E-Spor Obeziteye Neden Oluyor
- Dijital Oyun Nasıl E-spor Oldu?
- Prof. Dr. Tolga Arıcak: E-Spor Bağımlılık Riskini Artıracak
- Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk: Dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var
- Amaçları Daha Fazla İnsanı Bağımlı Yapmak
- Elektronik Sigara ile Yasal Mücadele
- Elektronik Sigara Can Almaya Devam Ediyor Can Almaya Devam Ediyor
- Elektronik Sigara da Sigara Kadar Zararlı
- Doç. Dr. Toker Ergüder: Elektronik Sigara, En Az Sigara Kadar Bağımlılık Yapıyor
- İlaç, Şifa Mı Bağımlılık Mı?
- İlaç Bağımlılığı Tedavisi Kişiye Özeldir
- Reçetesiz ve Kontrolsüz Steroid Kullanımı Sağlığı Doğrudan Tehdit Ediyor
- İlaç Suiistimali Küresel Bir Halk Sağlığı Sorunu
- Opioid Grubu İlaçların Kötüye Kullanımında Artış Var
- İlaçların Kötüye Kullanımı Toplumsal Refahı Tehdit Ediyor
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: "Sigarayı Bugün Bıraksanız Yarın Covid-19 Riskiniz Azalır"
Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’la Covid-19 salgını hakkında merak edilenleri konuştuk. Prof. Dr. Ceyhan, hem salgının Türkiye’deki ve dünyadaki seyrini hem de gelecek öngörülerini anlattı.
Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve dünyayı saran Covid-19 salgınıyla ne yazık ki, geçen mart başında Türkiye’de tanıştı. Hayat düzenimiz bir anda salgına göre şekillendi. Zorunlu olmadıkça evlerde kalmaya özen göstermeye başladık. Kişisel olarak almamız gereken önlemler başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere konunun tüm uzmanları tarafından haftalardır belirtiliyor… Bu dönemde, sahadaki sağlık savaşının yanı sıra halkı bilgilendirmek için de yorulmadan çabalayan isimlerden, Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’la salgının Türkiye’deki ve dünyadaki durumunu konuştuk. Önümüzdeki günler için öngörülerini aldık…
Türk hekimleri olarak ilk Covid-19 vakasını gördüğünüzden bu yana bu virüsle ilgili neler keşfettiniz?
Wuhan’da salgın başladığından beri virüste bir farklılık olmadı. Sadece şu değişti; ilk başta Çin’den küçük küçük vaka serileri geliyordu ve bilgiler farklıydı. Fakat sonra rakamlar Avrupa’da, İran’da ve bizde görülmeye başlayınca bazı şeyleri daha farklı görmeye başladık. Çin’den ilk yayınlar yapıldığı zaman çocuklarda hiçbir şey olmuyormuş gibiydi sonuçlar. Vaka sayısı arttıkça Çinlilerin de sonraki yayınlarında bunun çok doğru olmadığını, çocuklarda da çok daha az olmakla birlikte virüsün ilerleyebileceğini, ölümlerin olabileceğini anladık. Örneğin Çinliler, bulaşma kat sayısını önce düşük hesapladı. Yani bir kişinin 1-2 kişiye bulaştırabileceği yönde hesapladı. Fakat daha sonra Amerika’dan bir grup Çin’in vakalarını tekrar incelediklerinde bunun aksine 2 değil, 5,7 olduğunu buldular. Yani bir kişinin 1-2 kişiye değil; ortalama 5,7 kişiye bulaştırabileceğini gösterdiler. Baştaki görünümünden daha da fazla bulaşıcı bir virüs olduğu çıktı ortaya.
Salgın her ülkede farklı seyrediyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Ölüm oranlarında değişiklikler oldu ama o da dediğim gibi salgının ilk başlarında yapılan heyecanla, panikle bazı yanlış hesaplar yapıldı. Sonra Çinliler de yeniden hesapladıklarında ilk düşündüklerinden daha öldürücü olduğunu tespit ettiler. İtalya ve İspanya’dan da oranlar geldiğinde şu an dünyada yüzde 5’ler civarında seyrediyor. Bizde bu ortalama biraz daha düşük. Bizden daha düşük olan bazı ülkeler de var; Avusturya, İsrail, Portekiz gibi.
Yüzdelerin farklı olmasındaki faktörler neler?
Neden bu oranların bazı ülkelerde düşük, bazılarında yüksek olduğu düşünülünce, buradaki önemli faktörün yaş olduğu tespit edildi. Bir ülkedeki vakaların yaş grubu ne kadar yüksekse, o ülkedeki ölüm oranları o kadar yüksek oluyor. Örneğin, Almanların ölüm oranları düşük ve vakalarının ortalama yaşı 49. Ama Fransa ve İtalya’da yüksek, buralarda ortalama vaka yaşları 62,5 ve 62. Virüs daha ileri yaşlarda daha ölümcül seyrettiği için vakaların yaş grubu ne kadar gençse ölüm oranı da daha düşük oluyor. Türkiye’de bu oranı tam olarak bilmiyoruz. Bakanlık bununla ilgili bir yayınlama yapmadı. Ama bizim kendi vakalarımızdan gördüğümüz, daha genç bir grup hastalanıyor. Bu biraz da yaşlılarımızı ne kadar koruduğumuzla ilgili. Almanya’da yaş grubunun düşük olması, kültür farklılığı nedeniyle yaşlılarla gençlerin bir arada olmamasından. Bizlerde de yaşlılarımızı koruyalım söylemleri etkili olmuş olabilir. İkincisi de tedaviler. Virüs yeni olduğu için ilaçlar da ilk defa kullanılıyor, bir deneyim ya da etkinlik gösteren çalışmalar yok. Denedikçe görüyoruz bunları. Bizdeki tedavinin farklı olması ölüm oranlarını düşürüyor mu, bunu tespit etmeye çalışıyoruz.
Türkiye’de uygulanan tedavideki en önemli farklılıklar neler?
Bizdeki en temel farklılık sıtma ilacımız. Klorokine diğer ülkelerin birçoğu geç dönemde, yani hastalığın ağırlaştığı dönemde başlıyorlar. Bizde tanı konar konmaz hafif vakalara da veriliyor. Ama etkili olan bu mudur belli değil, bizden daha az vakalı ülkeler de bu ilaca hemen başlamıyor. Bu yüzden araştırmalar ve vakaların sonuçları çıktıkça daha rahat konuşabileceğimiz şeyler bunlar. Bir diğer nokta da birkaç kez mutasyon yapı çıktı, farklı virüsler mutasyona uğruyor. Yurt dışındaki yazının orijinaline baktım, hiç onunla ilgili olmayan bir yazı aslında. O çalışmayı yapanlar klinisyen falan değil. On binlerce laboratuvarda bu virüs sürekli üretiliyor, gen yapısı inceleniyor.
Bir de virüsü tiplere ayırdılar. Bu ne anlam ifade ediyor?
10 Ocak’ta, Çin’de virüsün genetik yapısı açıklandıktan sonra 3 binin üzerinde farklı mutasyon gösterildi virüsün üzerinde. Fakat bunlar virüsün davranışını değiştirmiyor, bulaşıcılığını artıran bir durum değil. Sadece mutasyonlara bakarak hangi ülkeden hangi ülkeye geçtiği hakkında haritasını çiziyorlar. Sonra tarihsel incelemelerini yapıyorlar. Bu çalışmaları yapanlar virüs tarihçileri. Onlar tarihe dönük birçok şeyi hesaplamaya çalışıyorlar. A tipi, B tipi, C tipi denilmesinin sebebi, kendilerine takip etmek için bir yol oluşturmaya çalışmaları. Virüs tek; öldürücülüğü ve bulaşıcılığı salgının başından beri değişmedi. Aynı şekilde devam ediyor. Tüm ülkelerde önleyici çalışmalar sürüyor, ama çözümü açıklayabilecek bir ülke henüz olmadı.
Büyük salgınlara neden olan geçmiş virüslerle, bakterilerle kıyaslandığında, onlara oranla bulaşıcılığı daha mı yüksek?
Hayır değil. İspanyol gribine göre bulaşıcılık da öldürücülük de çok daha düşük. Virüsün yayılması çok hızlı oldu ama İspanyol gribinin çıktığı dönemde uçak bile yoktu. Savaş yıllarında, Birinci Dünya Savaşı yıllarında böyle uluslararası seyahatler yoktu ve ona rağmen 3 ay içerisinde tüm dünyaya yayıldı. Değişik kaynaklarda rakamlar değişiyor ama ortalama 100 milyon civarında insan ölüyor. Yani bulaşıcılığı da öldürücülüğü de çok yüksek. Daha sonra olan iki tane büyük grip salgınında, biri 1957 Asya gribi oluyor. Orada 3,5 milyon insan ölüyor. Ondan sonra 1968’de Hong Kong gribi oluyor ve 1,5 milyon insan ölüyor. Tabii bunlarla kıyasladığımız zaman koronavirüs, influenza virüsü kadar salgını çok ağır ve büyük öldürücülüğe neden olmuyor aslında. Ama şu an bunu yaşayan insanların, geçmişteki virüsler hakkında bilgisi olmadığı için onların yaşadığı en büyük salgın denilebilir belki buna. Veba zaten bir bakteri, virüs değil. O da o zamanın şartlarında Kırım’dan başlıyor, Kırım Savaşı sırasında fareler insanların gemilerine giriyor ve o şekilde Avrupa’ya yayılıyor. Avrupa’nın üçte birine hasar veriyor bu salgın. Tabii şimdi, veba tedavisi olan ve çok kolay tedavi edilebilen bir hastalık. Bakterilerden kaynaklanan hastalıklar genellikle antibiyotiklerle çözülebiliyor. Ama virüslerde öyle değil, onları önleyebilen ilaç sayısı da çok az. Onlar da sadece grip ve uçuk virüslerinde etkililer. Koronavirüslerde etkin bir tedavi gösterilemedi zaten.
Bugüne kadar hep bir şekilde yardımcı ilaçlar bulunmuş, çoğu için aşı da bulunmuş. Covid-19 için çalışmalar ne durumda?
Mesela SARS, 2002’nin sonunda başlıyor ve aşı bulunmaya çalışılıyor. Ama etkin bir aşı bulunamıyor. Bir aşı bulunamadan, denenemeden virüs mutasyona uğruyor ve salgın kendini bitiriyor. Sonrasında Ortadoğu’da çıkan, Arabistan’da deve yolu ile bulaşan salgında, sekiz sene geçmesine rağmen hâlâ etkin bir tedavi bulunabilmiş değil. Bu virüsle ilgili bir aşının bulunacağı da garanti değil. Aşı bulunmaz ve virüs mutasyona uğramazsa salgını ancak baskılayarak önleyeceğiz. Örneğin, Türkiye nüfusunun sadece yüzde 5’i bağışık hale gelecek, geri kalan insanlar enfeksiyona açık olacak. Virüs yeniden geldiğinde salgın başlama korkusuyla yaşayacağız. Bu salgın dünyada bitene kadar sınırlarımızı çok açamayacağız, bütün dünya için böyle. Aşı çıktığında ve yapabildiğimiz kadar çok insana yaptığımızda da virüs artık bulaşamayacak hale gelecek. Bağışık insan çoğaldığında virüs tehlikesi ortadan kalkacak. Aşının çok önemi var burada. Dualarımız aşının bulunması ve işin kökten çözülmesi yönünde.
Hayat düzenimiz bir süre daha kontrollü devam edecek öyle değil mi?
Tabii. Önceki günlerimize dönmemizin en kısa ve etkin yolu bir aşının geliştirilmesi. Korkmadan herkes günlük hayatına geri dönebilir. Bulunmadığı takdirde de ilerleyen günlerde kısıtlamalar gevşeyecek ama insanlar 1,5 metreden yakın oturmaya, konuşmaya korkacaklar. Yani birçok kısıtlamayı da devam ettirerek yaşamak zorunda kalacağız.
Bir yandan iyileşen vaka artışlarında da güzel rakamlar görüyoruz. Bu Türkiye için umut verici, değil mi?
Bunlar erken rakamlar oldukları için aslında, iyileşme vakaları düşük henüz. Bu işin sonunda dönüp baktığımızda en yüzde 95'inin iyileştiğini göreceğiz zaten. Mesela Çin’e ya da Güney Kore’ye dönüp bakarsanız orada ölen sayısı var ama iyileşen sayısı onun katlarca üzerinde. Salgın hâlâ devam ettiği için o rakamlar henüz daha küçük. Dikkat ederseniz her gün biraz daha artıyor ve gittikçe artacak. Sonunda da dediğim gibi olacak.
Bu durum “Bu salgın çok tehlikeli bir salgın yapacak çok bir şey yok.” tezini çürütüyor mu? Aslında iyi tedavi edilip bakıldığında iyileşiyor insanlar. Belki kendi bağışıklıklarının da etkisi büyük ama tedavi de etkili…
Henüz bu ilaçlar etkili mi, değil mi net bilinmiyor ama yoğun bakım ihtiyacı hisseden insanlara, yoğun bakım tedavisi verebilmemiz çok önemli. Olayın en büyük kilit faktörü o. Yani kendi solunumunu yapamayacak hale gelen bir insanı solunum cihazına bağlamak ve gerekli bakımı sağlamak. Türkiye’nin buradaki en büyük şansı o. Şu anda yoğun bakım yatağı, solunum cihazı sayısı, yetişmiş yoğun bakım hekimi ve hemşiresi sayısıyla birlikte çok olağan dışı bir durumla karşılaşmadığımız sürece sıkıntıya girmeyeceğiz gibi görünüyor. İtalya ve İspanya da başta kötü gitmiyordu, ölüm oranları yüzde 4’ler civarındaydı. Ne zaman ki yoğun bakımları doldu ve yoğun bakım ihtiyacı hisseden hastaları alamamaya başladılar, ondan sonra televizyonlarda gördüğümüz gibi oldu. Yerlerde yatarak solunum desteği alanlar oldu. O zaman birdenbire ölüm oranları yüzde 12’lere çıktı. Günlük vaka sayısı ve günlük ölüm sayısını birbirinden ayırmamız lazım. Günlük vaka sayısı, sizin salgını önlemede ne kadar başarılı olduğunuzu gösteriyor. Günlük ölüm sayısı da sizin bu hastalığa yakalananlara ne kadar iyi tedavi hizmeti yaptığınızı gösteriyor. Hastalara verdiğimiz hizmete bakılırsa, burada görünen şu ki biz çok iyi durumdayız. Hastanelerde verdiğimiz hizmette hiçbir problemimiz yok, gayet iyi durumdayız. Biz salgını önlemede o kadar iyi değiliz. Yani hâlâ günlük vakarımız kat sayılarla artmaya devam ediyor. Onun için işte günlük tedbirlerimizi almalıyız.
Tedbirlerimiz net, artık sormuyorum bile. Çok fazla söylediniz…
Tabii ki. Ama ulaşamadığımız, medyanın ya da sosyal medyanın ulaşamadığı bir grup insan var. Bunun eğitimle de bir ilgisi yok. O gruba biz bunun çok önemli olduğunu; hayatları, aileleri, ülkesi için çok önemli olduğunu bir türlü anlatamıyoruz. Ekstra alınan önlemler de bunun için alınıyor işte. Mesela ABD’de hesaplamaları yaptılar; 320 milyon nüfusun 310 milyonu sokağa çıkma yasağı olmamasına rağmen evinde ve dışarı çıkmıyor korkudan. Tabii onların farklı bir psikolojisi de var, 11 Eylül’den sonra, felaketlerde korku yönleri çok fazla geliştiği için. Almanya’da da öyle; yasak ilan edilmemesine rağmen insanlar dışarıya çıkmıyor. Bizde sıkıntı burada. Bunu düzeltebilsek, mesela yüzde 95’imiz bir süre evde kalsa, sıkı bir korumaya alsak kendimizi aşağı yukarı 2 haftada pik düzeyine çıkar ve üç ayda da bitiririz bu işi. Ama eğer yüzde 5’i değil de yüzde 10’u olursa iş uzayacak; yüzde 20 olursa daha da uzayacak. Bu gayet açık bir hesap çünkü.
Bir de sigara konusu var hocam. Siz de görüyorsunuzdur zaten, iyileşmeyi zorlaştırdığı net değil mi?
Tabii ki. Sigara gripte de zatürrede de risk faktörüdür. Ama hiçbirinde bu kadar belirgin bir risk faktörü olmadı. Bu çok açık bir şekilde ortaya kondu ki, iyileşme oranı içmeyenlerde 14 kat daha fazla. Bu akciğer kanseriyle sigara arasındaki ilişkiye çok yakın bir oran. Orada 20’dir, burada 14.
Bir yandan da bugüne kadar sigara kullanmış insanlar umutsuzluğa kapıldı. “Bu saatten sonra bıraksam neye yarar ki?” kabilinden… Bu yanlış algıyı nasıl kırabiliriz?
Geçenlerde bu durumla ilgili kafa karıştıran, yanlış ifadeler kullanan uzmanlar oldu. “Ben sigara içiyorum bugün bıraksam bir faydası olur mu?” diye soruyorlar, bir uzman da “Yok olmaz!” diyor. Olur mu öyle şey! Tabii ki faydası olur. Sigaranın akciğerde bıraktığı etkiler hemen 1-2 günde gitmez, zaman alır ama sigarayı bırakmış insanla sigara içmeye devam eden insan arasında tabii ki fark var. Sigarayı bırakmış olmak riski düşürmek demektir. Sigara günlük içtiğimiz zaman da bronşlarda daralma yapıyor, çektiğimiz duman sırasında da birçok olumsuz etkisi oluyor. O yüzden bugün bıraksanız yarına faydası var.
Akciğerler sigara bırakıldığı andan itibaren, günler içinde bir şekilde iyileşme ve rahatlama gösteriyor değil mi?
Birtakım bozukluklar çok kısa sürede düzeliyor. Daha uzun sürede düzelecek işlemler de var ama dediğim gibi bunun olumlu etkisi sigarayı bıraktıktan sonraki gün ortaya çıkacak. Kimse bu konuda olumsuzluğa kapılmasın.
Hocam son sorum; dergimiz Mayıs ayında yayınlanacak. Öngörmek çok zor ama umudumuzu sorabiliriz. Mayıs başında durumumuz ne olabilir sizce?
Bu tamamen bizim elimizde. Verdiğim örneklerdeki gibi, dışarıya gerekli olmadıkça çıkmazsak aşağı yukarı en geç iki hafta içerisinde, günlük vaka sayılarımızla maksimum 2-3 ayda kontrol altına almış oluruz.
Hocam son olarak ne söylemek istersiniz? Mesajınız nedir?
Bir defa şunu bilecek insan; sokağa çıkmazsa, bu virüsün bulaşma şansı yok. Bu virüs yürümüyor, uçmuyor, canlı değil. Yani pencereden girmez, kapıdan girmez. Ancak size bir insan bulaştırabilir bu virüsü. Zaten o yüzden en güvenli şey evde kalmak. Çalışmak zorunda olan insanlar çıkacak, o zaman da maskesini takacak, insanlara 1,5 metreden yakın durmayacak. Bu kurallara dikkat ederse dışarıda da tabii evde olmak kadar güvenli olmasa da çok yüksek oranda korunur.
PROF. DR. MEHMET CEYHAN KİMDİR?
1981 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Aynı yıl Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ihtisasına başladı ve 1985 yılında ihtisasını tamamladı. 1983-1985 yıllarında Beslenme ve Metabolizma bilim uzmanlığı derecesi aldı. Askerlik hizmetini Adana Asker Hastanesinde 1985-1987 yıllarında, zorunlu hizmetini ise 1987-1989 yıllarında Ankara Etimesgut Devlet Hastanesinde yerine getirdi. 1988 yılında çocuk sağlığı ve hastalıkları doçenti oldu. 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesinde öğretim üyesi olarak göreve başladı ve yan dal ihtisasını yaptı. 1995 yılında profesör unvanını aldı. 1998 yılında ABD Cincinnati Childrens Hospital'da Çocuk Enfeksiyon Bölümünde çalıştı. Halen Enfeksiyon Hastalıkları ve Pediatri Uzmanlık Akademisi Derneği Başkanlığı ile Aşı Çalışma Grubu Koordinatörlüğü görevlerini yürüten Dr. Ceyhan, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı olarak çalışmaya devam etmektedir.