- Pornografinin Gerçek Olmadığı Bilinmeli
- Pornografi, Bireyin ve Toplumun Dengesini Bozuyor
- Erken Yaşta Pornografi Maruziyeti Cinsel Suça Kadar Uzanan Sonuçlara Yol Açabilir
- Pornografi, Bireylerin ‘Normal’ Beden Algısını Bozabiliyor
- Pornografi Kullanımı Cinsel Yaşama Zarar Veriyor
- En Büyük Endişem, Pornografinin Cinsel Normları ve Senaryoları Değiştirmesi
- Ergenlerle İlgili Çalışmalar Gelecekte En Önemli Araştırma Alanları Olacak
- Oyun ve Pornografi: Dijital Dünyada Bağımlılığın Kesişen Yolları
- Pornografi Bağımlılığı, Tanıdık Özellikler Taşıyan Yeni Bir Bağımlılık Türü
- Sağlıklı Toplumun Temeli Halk Sağlığından Geçiyor
- Prof. Dr. Mustafa Taşdemir: “Bağımlılık, Sosyal Bulaşma Yoluyla Yayılıyor”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Dumansız Hava Sahası Bir Halk Sağlığı Politikasıdır”
- Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Emin Şahin: “Sağlık Okuryazarlığı Bağımlılıklara Karşı En Güçlü Koruyucu Zırhtır”
- YEDAM Sosyal Hizmet Uzmanı Alptekin Tekedereli: “Sosyal Hizmet Uzmanları Bağımlılıkla Mücadelede Kritik Bir Rol Üstleniyor”
- Klinik Psikolog Dr. Mehmet Teber: “Çocukların Güçlenmesi İçin Zorlanmalarına Müsaade Etmeliyiz”
- Bağımlılıkların Türkiye Ekonomisine Yıllık Yükü: 78 Milyar Dolar
- Bağımlılıklarla Mücadele Hekimlerin Desteğiyle Daha da Güçlü
- Hukukun Gücüyle Bağımlılıklara Karşı: Yeşilay Hukukçuları
- Gıda Güvenliği ve Bağımlılık Riski Taşıyan Gıdalar
- Dijitalle Başa Çıkın!
- Dijital Medya ve Oyun Bağımlılığına Karşı Küresel Mücadele
- Dr. Daniel Spritzer: “Oyun Tasarımcısının Amacı Eğlence Olmalı, Bağımlılık Değil”
- Klinik Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu: “Oyun Bağımlılığıyla Mücadelede Kültürel Duyarlılık Hayati Önemde”
- Uz. Dr. İlyas Kaya: “Yeşilay’ın ‘Denge’ İlkesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı İçin Çok Kıymetli”
- Prof. Dr. Yavuz Samur: “Doğru Tasarlanmış Oyun Çocuğa Pek Çok Beceri Kazandırır”
- YEDAM’dan Oyun Bağımlılığına Bütüncül Yaklaşım
- Dijital Oyun Araştırmaları ve Bir Çözüm Arayışı “Çocuk Dostu” Bir Oyun Derecelendirme Sistemini Geliştirmek
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Alkolsüz bir toplum, nesillerin ve kültürün korunması için atılacak en büyük adımdır”
- Prof. Dr. Perihan Torun: “Alkol tüketimini düşürmek için etkin politikalar uygulanmalı”
- Doç. Dr. Umut Kırlı: “Kadınlarda alkol bağımlılığı erkeklere oranla daha hızlı gelişiyor”
- Alkol Bağımlılığında YEDAM Desteği
- Bağımlılık Danışmanı Simge Kırcan Erdoğan: “Tedavide geçirilen süre uzadıkça başarı oranı artıyor”
- Tatilde Alkol Kullanımı ile Birlikte Sorunlar da Artıyor
- “Uyuşturucu Tedarikçileri Akla Gelmedik Yöntemler Kullanıyor”
- “Madde Bağımlılığı Belirtileri Ergenliğin Doğal İniş Çıkışlarıyla Karıştırılabilir”
- “YEDAM’lar Madde Bağımlılığı Konusunda Ciddi Bir Boşluğu Dolduruyor”
- “Uyuşturucu Endüstrisi Kendisini Sürekli Güncelliyor”
- “Ek Tanı, Bütüncül ve Eş Zamanlı Tedavi Gerektirir”
- Dünyanın En Tehlikeli Uyuşturucusu Metamfetamin
- YEDAM’dan Madde Bağımlılığına Psikososyal Destek
- Uyuşturucuya Karşı Küresel Direniş
- Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Ailenin Tedaviye Katılımı İyileşmede Etkilidir”
- Psikiyatri Uzmanı Dr. Hakan Tokur: “Bağımlılık Tedavisi ‘Yaşamla Yeniden Bağ Kurma’ Sürecidir”
- Uzman Psikolog Kinyas Tekin: “İhmalkârlık Kadar Otoriterlik De Sakıncalı”
- YEDAM’dan Nüks Riskine Karşı Kalıcı Çözümler
- Bağımlılığa Ek Bir Yük: Stigma
- İyileşme Sürecinde Sosyal Hizmetlerin Rolü
- YEDAM Uzman Yardımcısı Niyazi Aydemir: “İyilik koçu tavsiye vermez, rehberlik eder”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Ceylan: “Dijital Dünya ve Çocuk İlişkisi Çok Dikkatle Ele Alınması Gereken Bir Konu”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammed Tayyib Kadak: “Teknolojiye Hâkim Olan Aileler Çocuklarını Dijital Bağımlılıklardan Korur”
- “Çocuklar İçin Güvenli Bir Dijital Ekosistem Oluşturmalıyız”
- Dijital Çağda Ebeveyn Olmayı Kolaylaştıran Rehber: Dijital Ebeveynlik
- Ekrana Alternatif 10 Bahar Aktivitesi
- Dijital Dünyada Nasıl Bir E-Beveyn Olmalı?
- Geçmişten Geleceğe Yeşilay
- Bir Asrı Aşan Mücadelede Yeşilay’a Gönül Verenler Anlatıyor
- Bağımlılıkla Mücadelede Yeni Bir Milat: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay’dan Türkiye’ye Özgü, Dünyada Öncü Modeller
- Yeşilay Gönüllülerle, Gönüllüler Yeşilay’la Büyüyor
- Sağlıklı Nesiller İçin Sınırları Aşan Mücadele
- Arif Çifci: “Yeşilay, Osmanlıdan Cumhuriyete Türkiye’nin tarihidir”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Tütün Kontrolü Nikotin Salgınına Karşı En Büyük Koz”
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Tütün Reklamları Yapay Zekâyla Takip Edilebilir”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Ergenin Hayatını Şekillendiren En Önemli Yapı Ailedir”
- Tütün Bağımlılığına Karşı YEDAM Desteği
- YEDAM’la Nefes Alanlar
- Bağımlılıklarla Mücadelede Esas Cephe Tütün Endüstrisinin Sinsi Taktikleri
- Dr. Hüseyin Küçükali ile Yapay Zekâ Desteğiyle Dumansız Bir Sosyal Medya Hakkında Konuştuk
- Tütün Endüstrisinin Çabaları DSÖ’nün de Merceğinde
- Asırlık Tecrübeden Topyekûn Mücadeleye: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç: “Bağımsızlık Seferberliği İle Amacımız Bağımlılıklara Karşı Toplumsal Bir Uyanış ve Dayanışma Hareketi Oluşturmak”
- Daha Güçlü ve Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin: “Bağımsızlık Seferberliği”
- Bağımsızlık Seferberliği’nin Olmazsa Olmazı: YEDAM
- Bağımlılık İle Mücadelenin Temeli: Bilinçlendirme Ve Farkındalık Çalışmaları
- Topluma ve Bireye Katkı Sağlayan Güç: Gönüllülük
- Danışanlıktan Koçluğa Bir Başarı Hikâyesi
- Spor Salonlarındaki Tehlike: Anabolik Steroidler
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Steroid Kullanan Her Dört Erkekten Birinde Steroid Bağımlılığı Var”
- Prof. Dr. Rüştü Güner: “Anabolik Steroidler, Tüm Organ Sistemlerine Zarar Verir”
- Kusursuz Beden Algısı Steroid Kullanımını Tetikliyor
- Serkan Yimsel: “Anabolik Steroidleri Teşvik Ve Tedarik Edenler Cezalandırılmalı”
- Av. Mehmet Yoğurtcuoğlu "Steroidler Sporun İtibarını Korumuyor, Aksine Tehdit Ediyor"
- Doç. Dr. Merih Altıntaş: “Sanal Kumar Bağımlılığı Kendini Gizleyebilen Bir Hastalıktır”
- Gittikçe Artan Endişe: Ergenlikte Sanal Kumar
- YEDAM’dan Kumar Bağımlılığı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar
- Dünya Sağlık Örgütü’nün Sanal Kumar Bağımlılığına Yaklaşımı
- Sanal Kumarda “Oyun” Ve “Eğlence” Tuzağı
- Zamansız Ve Mekânsız Bir Bağımlılık: Sanal Kumar
- Olimpiyat Özel Dosyası
- Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Egzersiz, beynin ödül sistemini değiştirir”
- Günlük Hayatta Nasıl Aktif Olabiliriz?
- Klinik Psikolog Melisa Varol: “Spor, bedensel ve psikolojik iyilik halimizi güçlendiren etkili bir araç”
- Çocuklar Hareket Ediyor!
- Düzenli Sporun Faydaları Nelerdir?
- Bağımlılıklarla Mücadeleye Spor Desteği: Yeşilay Spor Kulübü
- Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak: “Çocuklar gereksiz teknolojiye maruz bırakılmamalı”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Aile ilişkileri kuşak farkı bilinciyle kurulmalı”
- Okullarda İlk Ders Zili Çalıyor
- Yaşam Becerileri Bağımlılıklardan Koruyor
- Değerlendir, Sürdür, Yaşat, İlham Ol…
- Yeşilay Kolu’ndan Benim Kulübüm Yeşilay Projesi’ne…
- Geleceğin Bireyleri Yeşilay’ın Çocuk Dergileri ve Oyunlarıyla Büyüyor
- Daha Doğal Bi̇r Yaşam İçi̇n 9 Öneri
- Doğallığın Işıltısı
- Gezegene İyi Gelen, Bize De İyi Geliyor
- Doğal Yaşama Dönüş Hareketleri
- Sakin Şehirlerde Kendi Ritminde Hayatı Yaşa
- Daha İyi Hissetmek İçin Haydi Doğaya
- Sadeleşmek Elimizde
- Geçmişi Anlamlandırmak Kişiyi Rahatlatır
- Bedensel Hafifleme İçin Bütüncül Bir Yaklaşım Gerekir
- Beynimiz Neden Yorulur?
- Yaşam Alanlarında Sadeliğin Zarafeti!
- Zihinsel Hafiflik ve Ruhsal Arınma İçin: Dijital Detoks Zamanı!
- Sosyal Medyayı Doğru Kullanmanın 9 Yolu
- Sosyal Medya Bağımlılığı Tedavisinde İzlenen Yollar
- “Sosyal Medya Platformları Dengeli ve Sorumlu Bir Şekilde Kullanılmalı”
- "Çocuğun Dijital Ayak İzi, Geleceğini Etkileyebilir"
- “Gerçek Sosyal Hayat; Yüz Yüze, Derin ve Anlamlı İlişkiler Üzerine Kuruludur”
- Sosyal Medyanın Kontrolüne Girdik
- Yemiyor İçmiyor Çevrim İçi Oluyoruz
- Obezite Küresel Bir Pandemiye Dönüştü
- Uz. Dr. Ayça Kaya: “Buzdolabı ile Aranıza Mesafe Koyun”
- Diyetisyen Kübra Çıtlak: “Son 30 Yılda Çocuk ve Ergenlerde Obezite, Dünya Genelinde Arttı”
- Hormonlar Kilomuzu Nasıl Etkiliyor?
- Çocuk Beslenmesindeki Tehlike: Abur Cubur
- Psikolojik Nedenleri ve Sonuçlarıyla Obezite
- Obezitenin Yol Açtığı 10 Sağlık Sorunu
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Öfkenin olduğu yerde olumlu duygular barınamaz”
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Kronik yorgunluk sendromu, yaşam kalitesini etkileyen ciddi bir durumdur”
- Klinik Psikolog Gökhan Ergür: “Metropol yaşamı ve sosyal medya kaygı düzeyini artırıyor”
- İnsanın Dijital Çağ ile İmtihanı
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a 104 yıllık mücadele
- Yeşilay’ın ilk gençlik teşkilatının kuruluşu "Türkiye İçki Aleyhtarı Gençler Cemiyeti"
- Yeşilay gençliği seviyor, gençlik Yeşilay’ın varlığını hissediyor
- Yeşilay ülküsünün yılmaz neferleri: Yeşilay kadınları
- Ulusaldan evrensele Yeşilay mücadelesi
- Yeşilay’ın dünyada örnek alınan öncü modeli: YEDAM
- Elektronik Sigara Gerçeği! Çocuklar ve Gençler Yalanlarla Kandırılıyor
- “Çocukların ve Gençlerin Elektronik Sigaraya Erişimleri Hızlı Bir Şekilde Engellenmeli”
- “Elektronik Sigara, Dünyanın Baş Belasına Dönüşmüş Durumda”
- “Çok Uluslu Tütün Şirketleri, Nikotin Bağımlısı Bir Nesil Oluşturmak İstiyor”
- “Elektronik Sigaralar Mutlak Zararlı ve Bağımlılık Yapıcıdır”
- “Elektronik Sigaraya Erişim Bu Kadar Kolay Olmamalı”
- Alkol Bağımlılığı Bireyi ve Toplumu Tehdit Ediyor
- Alkolün Güvenli İçilebilecek Bir Miktarı Yoktur
- Sosyal Hizmet, Tedavinin En Önemli Yapı Taşlarından Bir Tanesi
- Kadınlar Bağımlılık Sürecinde Yalnız Kalıyor
- Alkolle Mücadelenin Yolu; Vergilendirme, Erişim Kısıtlamaları ve Pazarlama Yasaklarıdır
- Alkol Bağımlılığına Uluslararası Yaklaşımlar
- Savaş, Halk Sağlığını Onarılamaz Biçimde Etkiliyor
- “Medyada Yaratılan Algı; Haklıyı Haksız, Doğruyu Yanlış, Güzeli Çirkin Olarak Konumlandırabiliyor”
- “Savaşlar, Savaşanları Olduğu Gibi Savaşmayanları Da Olumsuz Etkiler”
- “Artık Savaşlar Sadece Sahada Değil, Dijital Dünyada Da Gerçekleşiyor”
- “Çocuklardaki ‘Güvenli Dünya’ Algısı Zarar Gördü”
- Toplumsal Kaygı Bozuklukları Bağımlılıklara Neden Olabilir Mi?
- Bağımlılık Herkesi Etkileyen Genel Bir Sorundur
- Kadınlar Bağımlılıkta Da Ayrımcılıkla Karşı Karşıya Kalıyor
- Bağımlılığın Ve Şiddetin Doğasında Ortak Ve İç İçe Faktörler Vardır
- “Anne Veya Eşin Bağımlılık Sorunu Olan Bireye Yönelik Tutum Ve Davranışları Tedavinin Seyrini Etkiliyor”
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
- Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Gebelik
- Yeşilay Kadınları Güçlenerek Büyüyor
- Dijital Çağda En Kırılgan Grup Çocuklar Ve Gençler
- “Dijital Bağımsızlık En Önemli Gündemimiz Olmalı”
- “Sağlıklı Teknoloji Kullanımında Teknoloji Amaç Değil, Araçtır”
- Çocuklarda Ekran Bağımlılığı
- Dijital Bağımlılıktan Uzak, Hayata Yakın Olun!
- “Notların Telafisi Vardır, Ancak Zedelenen Öz Güvenin Telafisi Meşakkatlidir”
- “Başarının Sırrı Çocuğu Tanımaktan Geçiyor”
- Ziller Minikler İçin Çalıyor… Okula Uyum Süreci İçin Öneriler
- Çocuğun Okul Başarısını Artırmanın 15 Etkili Yolu
- Çocuğunuza Zaman Yönetimini Nasıl Öğretebilirsiniz?
- “Günümüzde Ruh Sağlığını Korumak Daha Zor Ve Daha Önemli Hale Geldi”
- Bağımlılık Ve Ruh Sağlığı İlişkisi Karşılıklıdır
- “Çocuk Olumsuz Duyguları Makul Düzeyde Deneyimlemeli”
- Bağımlı Bireylere Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalı?
- Koruyucu Ruh Sağlığıyla Tanışın
- “Tütün Kontrolü Toplumsal Gündemin Ana Konusu Yapılmalı”
- “Asıl Mücadele Tütün Endüstrisi İle Mücadeledir”
- “Zararsız Tütün Olması Mümkün Değildir”
- “Elektronik Sigaraların Ülkeler Tarafından Teşvik Edilmesi Sorumsuzluk Örneğidir”
- “Tütün Şirketleri, İnsanların Sigara İçmek İstemeyecekleri Bir Günün Geleceğini Biliyor”
- “Sağlıklı Etkileşim Ancak Empati İle Olur”
- “Empati Gelişimi Bebeklikte Başlar”
- “Empati Bir Duygudaşlık Göstergesidir”
- Toplumsal Duyarlılığın Vücut Bulmuş Hâli: Gönüllülük
- Yeşilay, TİSK Ve TÜMOSAN Depremzede Çocuklar İçin Güçlerini Birleştirdi
- Dayanışma Ruhu Kültürel Kodlarımızda Var
- “İyi İletişim Ve Doğru Bilgi Kaygıyı Azaltır”
- Afetlere Dirençli Şehirler Nasıl İnşa Edilmeli?
- Sıfır Maliyetle Kentsel Dönüşüm Mümkün
- “Bugünün Gençleri Üst Kuşaklardan Çok Daha İyiliksever Ve Dayanışmacı”
- Millî Birlik Ve Beraberlik Kodlarımızda Var: Millî Mücadele’den Kahramanmaraş Depremine Toplumsal Kenetlenme
- “Bir An Önce Normalleşmeliyiz”
- Dijital Medya Çocuğu Sosyal Hayattan Koparıyor
- “Hey Çocuk! Bırak Tabletini Sakince Kitabın Kapağını Aç! Kalbini Aç…”
- Mutlu Bir Çocukluk İçin Projeden Çok Daha Fazlası Gerekiyor
- Çocuk Gülerse Dünya Güler
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a
- Sivil Toplum Kuruluşları Ve Gönüllülüğün Gücü
- STK’lar Tek Yürek Oldu: Yüzyılın Felaketi Sonrası Gönüllü Dayanışması
- Bağımlılıklarla Karşı Gönüllü Mücadele
- Çocuklar İçin Gönüllülük Neden Gerekli?
- “Tedavi Edilmeyen Kaygı Bozuklukları Kronikleşme Eğilimindedir”
- İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkardığı Kaygı Hâli: Eko-Anksiyete
- Yeni Krizlerin Getirdiği Belirsizlikler Küresel Kaygıyı Körüklüyor
- “Kaygılar Bağımlılığı Tetikleyebildiği Gibi Bağımlılıklar Da Kaygıyı Besleyebilir”
- “Çocukları Kaygıları Nedeniyle Utandırmayalım, Usandırmayalım, Cezalandırmayalım”
- Sosyal Medya Kullanımı Kaygıları Tetikliyor
- Sigara İle Mücadelede En İyi Politika, Çocuk Ve Gençleri Tütünsüz Ortamda Büyütmektir
- YEDAM’ın Kişiye Özel Programlarıyla Sigaraya “Dur” Deyin
- Örnek Vakalarla Tütün Bağımlılığı Tedavisi
- Tütün Bağımlılığı Vücudumuza Neler Yapıyor?
- Sigarayı Bıraktığınızda Vücudunuzda Neler Oluyor?
- Dünyada Alkol Kullanımı Ve Önleyici Politikalar
- Alkol Bağımlılığını Önlemeye Dair Yasal Düzenlemeler
- Alkolün Bir Diğer Karanlık Yüzü: Şiddet Ve Alkol İlişkisi
- Ebeveynler Alkol Kullanan Gence Nasıl Yaklaşmalı?
- Sevdiklerimizi Alkol Bağımlılığından Nasıl Koruruz?
- Alkolsüz Hayat Neler Kazandırıyor
- Alkol Vücuda Neler Yapıyor?
- “İletişim Yoluyla Kendimizi Var Ediyoruz”
- “Bireyi Bağımlılığa Götüren Duygusal Yalnızlıktır”
- “İnsan İnsana Şifadır, Umuttur, Yoldur”
- Güvene Dayalı İletişim Bağımlılıklardan Koruyor
- Sanal İletişim Gerçek İletişimin Yerini Tutar Mı?
- “Dijital Oyun Bağımlılığı Ciddi Bir Sorun”
- “Teknolojiyi Doğru Kullanmayı Öğrenmeliyiz”
- Dijital Dünyada Eğitim Şart
- Dijital Dünyada Bizi Neler Bekliyor?
- Sanal Ortam Güvenliğinin Teminatı: Siberay
- Rakamlarla Dijital Dünya
- TÜİK Araştırma Sonuçlarına Göre Türkiye Dijitalleşiyor
- “Proje Çocuklar Kuklaya Dönüşüyor”
- “Mutlu Bir Aile İçin Her Şey Mükemmel Olmak Zorunda Değil”
- Değerler Eğitimi Bu Dünyanın Bir İhtiyacı
- TBM İle Her Yıl Milyonlarca Kişiye Ulaşıyoruz
- Okul Heyecanı Başlıyor
- “Tüketerek Mutlu Olma Çabası Büyük Bir Yanılgı”
- “İnsanın Manevi Alanı Boşluk Kabul Etmez”
- Mutluluk Beyinde Başlar
- Toplumsal Mutluluğun Şifreleri
- Sağlıklı Tabaklar, Mutlu Yüzler
- Mutluluğa Götüren 7 Adım
- Az Çoktur!
- “Sadeleştikçe Zihin Sağlığımızı Korumamız Da Kolaylaşır”
- Atıksız Bir Mutfak Mümkün
- Biraz Yavaşlamaya Ne Dersiniz?
- Sade Ve Özgür Bir Yaşamın Yolu: “Küçük Ev” Akımı
- Daha Huzurlu Bir Hayat İçin Sadeleş!
- Atık Kağıtları Sanat Eserine Dönüştürüyor
- Pedallar Sağlıklı Yaşam İçin Çevrildi
- Yeşilay’dan “Bağımsız Gençlik” Manifestosu
- YEDAM Sempozyumu'ndan Bağımlılıklara Bilimsel Bakış
- Sağlıksız Aile Tutumları Bağımlılık İçin Risk Faktörü
- Bağımlı Profilleri Nasıl Şekilleniyor?
- Bağımlı Ebeveyn Çocuğun Tüm Yaşamını Etkiliyor
- “Hayır” Diyebilen Bir Çocuk Yetiştirmek
- Ailenin Dijitalleşme ile İmtihanı
- Bağımlılık Aileden Etkilenen ve Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır
- Elektronik sigara nikotin pandemisini gelecek nesillere taşıyor
- Tütünle Mücadelenin Bir Ayağı da E-Sigara ile Mücadele Olmalı
- Dünya Elektronik Sigara ile Nasıl Mücadele Ediyor?
- Elektronik Sigara En Az Sigara Kadar Zararlı
- “Dünya Şiddetli Bir Merhametsizlik Hastalığına Tutulmuş Vaziyette”
- Tarih Boyunca Vardı Ve Hep Var Olacak: Sivil Toplum Kavramı Ve STK’lar
- Yeşilay’a Gönülden Bağlı Olanlar
- Merhamet Ve İyiliğin Gücü: Gönüllülük
- Gönüllülük Çalışmaları Dersiyle Teori Ve Pratik Bir Arada
- Vazgeçilen her sigara sağlıklı bir hayatın kapısını aralar”
- Çocuklarımızı sigaradan nasıl koruruz?
- Sigara stresi azaltmaz, sigarasızlık stres oluşturur
- Şimdi tam zamanı!
- “Bırakabilirsin” mobil uygulamasıyla sigaradan kurtulun!
- Fizikselden Sanala Yeni Bir Şiddet Türü: Siber Zorbalık
- Ergenler Sosyal Medya Bağımlılığında Risk Grubunda
- Geleneksel Değerler Çocukları Koruyor
- Sosyal Medyada Dayatılan Güzellik Büyük Bir Yanılgı
- Çocuklarınız İçin Ulaşılabilir Ebeveynler Olun
- Pandemi Sonrasında Toplumları Bekleyen Tehlike: Çevrim İçi Kumar Bağımlılığı
- Aileler Tedavi Sürecine Aktif Olarak Dahil Olmalı
- Alkol Kontrol Politikaları Toplumları Koruyor
- “Alkol Bağımlısı Kişilerin Çocuklarının Ruh Sağlığını Yakından Takip Edilmeli”
- Alkol Aile İçi Şiddette Risk Faktörü
- Alkol Bağımlılığını Anlamaya Yönelik Faaliyetler
- Alkol Bağırsak Sağlığını Bozuyor
- Alkol Bağımlılığıyla Asırlık Mücadele: YEŞİLAY
- “Gençliğin En Büyük Sorunu Büyüyememek”
- İyi Arkadaş Çevresi Bağımlılıklardan Uzak Tutar
- Davranışsal Bağımlılıklar En Çok Genç ve Ergenleri Etkiliyor
- Çocuğum Madde Kullanıyor mu?
- Gençlerin Gözünden Bağımlılıklar
- Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yetenek Yarışması, Edebiyat ve Sanatla Farkındalık Oluşturuyor
- Antikten Moderne 28 Asırlık Yolculuk
- Türkiye’nin En Başarılı Olimpiyat Tecrübesi TOKYO 2020’nin Ardından
- Yaşam Becerileri Bireyi ve Toplumu Korur
- Stresle Mücadelede Yaşam Becerileri Faktörü
- Aileyle Sağlıklı İletişim Sağlıklı Kararları Doğurur
- “Hobiler Bizi Ruhsal Olarak Geliştirir”
- Hangi Yaşta Hangi Sporu Yapmalı?
- “Sanat ve Kitap Bağımlısıyım”
- YEDAM'dan İnternet Bağımlılığına Özgün Çözümler
- Pandemi Sarmalında Oyun Oynama Bozukluğu
- “Ebeveynler Doğru Rol Model Olmalı”
- Oyun Oynama Bozukluğunun Tedavisinde Yasaklar Çözüm Değil
- “Ulusal Kampanyalar Farkındalık Oluşturuyor”
- Teknoloji Sizi Değil, Siz Onu Kontrol Edin!
- Teknoloji Bağımlılığı Hasta Ediyor
- Artan Obezite, TBMM’nin de Gündeminde
- Türkiye’nin Obeziteyle Mücadelesi
- Obezite, 21’inci Yüzyılın En Önemli Sağlık Sorunudur
- Evde Kalmak Virüsten Korudu, Obeziteyi Artırdı
- “Pandemi Döneminde Yeme Bozuklukları Arttı”
- “Besin Örüntüsü Dengeli Olmalı”
- Evde Hareketsiz Kalmayın!
- Ağır Yaşamların Yükü Hafifliyor Mu?
- Gidene Üzülmek Yerine Var Olanı Güçlendirmeliyiz
- “Babalar Dua Gibidir; Artık Görünmez Olsa Da Dokunur Evladına...”
- “Sanat ve Spor, Bağımlılıkla Mücadelenin Panzehirleridir”
- Gençlerde Davranışsal Bağımlılıklar Artıyor
- “Aile Bağları Ne Kadar Sağlamsa, Bağımlılık Riski O Kadar Azalır”
- "Özgürlük ve Sorumluluk Birbirini Tamamlar"
- Anne-Babalar Dikkat! Uzun Süreli Ekran Maruziyeti Nelere Yol Açıyor?
- Yeşilay Gençlerin, Gençler Yeşilay’ın Yanında!
- Geleceğin Olimpiyat Şampiyonları TOHM’da Yetişiyor
- “Bağımlı Kişi, İnterneti Bir Kaçış Yöntemi Olarak Kullanıyor”
- Anne Babaya Güvenli Bağlanma Bağımlılıktan Korur
- “Öz Saygısı Düşük Bireylerde Bağımlılık Riski Daha Fazladır”
- Pandemi Sürecinde Kaygı Bozukluğu Arttı
- Sosyal Kaygı İnternet Bağımlılığını Tetikliyor
- Buz Hokeyi Sayesinde “Tek Yürek” Oldular: Bağımlılıktan Kurtuldular
- Dijital Çağın Hastalığı: Yeni Nesil Bağımlılıklar
- Yasa Dışı Kumar ve Bahisle Hukuksal Mücadele
- Sevgi ve İlgi Bağımlılıklardan Korur
- “Bağımlılık Tüm Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır”
- “Dijitalleşme Aile İçi İlişkilerin Kalitesini Düşürüyor”
- “Pandemiden Ders Çıkararak Geleceğimizi Kurtarabiliriz”
- “Kampanyalar Sigara Endüstrisinin Gerçek Yüzünü Gösteriyor”
- "Tütün Fiyatları ve Vergiler Düşürülmemelidir"
- “Elektronik Sigara Kullanmak, Marka Değiştirerek Sigara Kullanımına Devam Etmek Gibidir”
- “Sigarayı Bırakmak Kanser Riskini Azaltır”
- Pandemide Sigara İçme Oranları Düştü
- "Çocuğunuzun ‘Hayır’ Deme Becerisini Geliştirin"
- Madde Bağımlılığı COVID-19'u Tetikliyor
- "Bağımlılık Tedavisi Ertelenmemeli, Güçlendirilmeli"
- “Madde Bağımlılığının Gerçek Tedavisi Rehabilitasyondur”
- Zehir Tacirlerinin Pandemi Fırsatçılığı
- Her İki Madde Bağımlısından Biri Depresyonda
- "Online Terapi, Kişileri Madde Kullanımından Uzak Tuttu"
- “Gençlik İnsan Hayatının En Zor Dönemidir”
- Doğru Rol Model Olmak Önemli
- “Spor ve Sanat Tedavi Edicidir”
- Mutluluk Ailede Başlar
- “Depresyon, Gündelik Bir Keyifsizlik Hali Değildir”
- Beslenme Anlayışı Ailede Şekilleniyor
- “Organik Beslenmeye Mucizevi Bir Anlam Yüklenilmemeli”
- Tarladan Sofraya Uzanan Bir Zincir: Gıda Güvenliği
- “Tarımsal Üretimi Tüketici Davranışları Belirleyecek”
- Ekolojik Yaşam Arayışları
- “Çocuklarımızı Korumakla Yükümlüyüz”
- Oyun Bağımlılığı Nelere Yol Açıyor?
- Oyun Bağımlılığı Yetişkinleri de Buluyor
- "Ticari Kaygılar Çocukları Korumanın Önüne Geçiyor"
- "Yasak Koyarak Çocuğunuzu Bağımlılıktan Koruyamazsınız"
- Oyun Bağımlılığının Karanlık Yüzü
- Davranışsal Bağımlılıklara YEDAM Desteği
- Bütün Aile Toplanalım, Ekranları Unutalım
- "Eğitimin Sürekliliği Sağlanmalı"
- “Çocuklarınıza Onları Önemsediğinizi Hissettirin”
- Bu Sefer Ziller Ebeveynler İçin Mi Çalıyor?
- Okul Fobisi Sizi Korkutmasın!
- Okula Yeni Başlayanların Pandemiyle İmtihanı
- Okullar Sağlık Tedbirleri İle Açılıyor
- Yeşilay Eğitim Faaliyetleri Hız Kesmiyor
- Gençlerde Alkol Bağımlılığında Önemli Bir Basamak: Sosyal İçicilik
- Alkol Bağımlılığı Nedir, Nasıl Başlar, Nasıl Tedavi Edilir?
- Nöroloji Alkolün Güvenli Sınırı Yok Diyor!
- Pandemi Bağımlılıkları Tetikledi
- Alkol Vücuda Neler Yapar?
- “İyiliğin Kanatlarına Tutunmaya Her Zamankinden Çok İhtiyacımız Var”
- Pandemi Günlerinde Dayanışmanın Çarpan Etkisi: Vefa Sosyal Destek Grubu
- Türkiye’de Afet Yönetimi ve Gönüllülük
- "İnsan"ın En Zor Anında 152 Yıldır Hep O Var: Türk Kızılay
- Bağımlılığa Karşı "Gönüllü" Mücadelenin Adı; Yeşilay
- Bir Ömür Boyu Yeşilaylı Olanlar…
- Gönüllü Olmak Hem Sizi Hem De Dünyayı Değiştirir
- Vakıf ve Gönüllülük Üzerine
- "Teknoloji Kullanımı Stresi Artırıyor"
- Pandemi Günlerinde "Teknoloji" Dost Mu, Düşman Mı?
- Koronavirüs Dijital Bağımlığı Tetikledi
- "Evden Çalışma Modeli B Planı Olarak Elimizde"
- 10 Soruda Koronavirüs Sonrası Küresel Sistem
- "Şişenini Dibi"nden Görünenler
- İpler Senin Elinde Alkole Hayır De!
- Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: "Sigarayı Bugün Bıraksanız Yarın Covid-19 Riskiniz Azalır"
- Diyetisyen Derya Zünbülcan: "Esas Risk, Yanlış Beslenme"
- "Koronafobi" Virüsten Daha Hızlı Yayılıyor
- Hayat da Eğitim de Eve Sığar
- Korona Günlerinde Ev Hayatı
- Sağlıklı Yaşam İçin Sporla “Evde Kal”
- Doğal Dezenfeksiyon Aracı: Güneş
- El Hijyeni Virüsten Korur
- Evde Düzen İçin İpuçları
- Bahane Yok! Oyun Vakti
- Asıl Soru Şu; Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Koruruz?
- "Dengeli Beslenme Sizi Mutlu Eder"
- Daha İyi Bir Yaşam İçin Sadeleşin
- Doğal Yaşamda Sürdürülebilirlik Önemli
- Aşılama Yalnızca Kişiyi Değil Toplumu da Koruyor
- Bitkilerin İyileştirme Gücü Hakkında Her Şey
- Gençlikve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu: "E-sporun en büyük riski, dijital bağımlılıktır"
- DSÖ’nün Gündeminde E-spor ve Oyun Bağımlılığı Var
- E-Spor Obeziteye Neden Oluyor
- Dijital Oyun Nasıl E-spor Oldu?
- Prof. Dr. Tolga Arıcak: E-Spor Bağımlılık Riskini Artıracak
- Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk: Dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var
- Amaçları Daha Fazla İnsanı Bağımlı Yapmak
- Elektronik Sigara ile Yasal Mücadele
- Elektronik Sigara Can Almaya Devam Ediyor Can Almaya Devam Ediyor
- Elektronik Sigara da Sigara Kadar Zararlı
- Doç. Dr. Toker Ergüder: Elektronik Sigara, En Az Sigara Kadar Bağımlılık Yapıyor
- İlaç, Şifa Mı Bağımlılık Mı?
- İlaç Bağımlılığı Tedavisi Kişiye Özeldir
- Reçetesiz ve Kontrolsüz Steroid Kullanımı Sağlığı Doğrudan Tehdit Ediyor
- İlaç Suiistimali Küresel Bir Halk Sağlığı Sorunu
- Opioid Grubu İlaçların Kötüye Kullanımında Artış Var
- İlaçların Kötüye Kullanımı Toplumsal Refahı Tehdit Ediyor
Bir Tür Yeme Bozukluğu: Ortoreksiya Nervoza
Doğru ve sağlıklı beslenme çabası bazı kişilerde aşırı saplantı ve kaygıyla karakterize olan bir yeme bozukluğu ortaya çıkarabiliyor. “Ortoreksiya nervoza” adı verilen bu bozuklukla ilgili sorularımızı yanıtlayan Klinik Psikolog Gökhan Ergür, ortoreksiya nervozanın nedenleri, eşlik eden bozukluklar, sonuçları ve tedavi yolları hakkında önemli bilgiler verdi.
Sağlıklı beslenme çabası ve alışkanlığının hangi noktada saplantılı bir hâle dönüştüğünü açıklayabilir misiniz?
Son dönemde tüm dünyada, sağlıklı beslenme bir moda haline gelmiş vaziyette. Her moda akımında olduğu gibi bu akımın da takipçilerine satacağı ürünler oluyor; organik yiyecekler, daha sağlıklı besinler, hassas teraziler, glütensiz ürünler vs. Bu durum yani sağlıklı beslenme çabası elbette hepimizin önem ve özen göstermesi gereken alanların başında gelmekte lakin sağlık beslenme çabası bir takıntı haline dönüşmeye başlayınca hem fiziksel hem de ruhsal olarak bazı problemler yaşamaya başlıyoruz. Sağlıklı beslenmeye ve sağlıklı yiyeceklere karşı duyulan aşırı zihinsel uğraşıya “ortoreksiya nervoza” diyoruz. Henüz literatüre resmi bir şekilde girmemiş olsa da konuyla alakalı yapılan araştırmalar ve tartışmalar bu yeni yeme bozukluğu türünün yakın zamanda tanı kitaplarında yer alacağını gösteriyor.
Ortoreksiyada kişinin amacı zayıflamak değildir. Kişiler ortoreksiyada kendilerini kilolu hissetmezler, onların tek amacı sağlıklı bir şekilde beslenmek ve en iyi diyeti yapmak, bunun üzerine kafa yormaktır. Sağlıklı yemeğe ve diyete olan saplantı aşırı bir hâl aldığında buna bağlı olarak bazı psikolojik ve sosyal zorlantılar ortaya çıkar. Bu zorlantılar zamanla patolojik hâle gelir ve kişinin yaşantısını olumsuz yönde etkiler. Sağlıklı ve kaliteli gıdalarla beslenme konusundaki çaba, bahsettiğimiz gibi bu bozukluğun temel unsurudur. Kişi, biyolojik olarak saf gıdalar ve bu gıdaları temin ettiği satış yerleri üzerine yoğunlaşır ve bu bir noktadan sonra bu bir patoloji haline dönüşür.
OKB VE KAYGI BOZUKLUĞU ORTOREKSİYA İHTİMALİNİ ARTIRIYOR
Ortoreksiyanın ortaya çıkmasının arkasında yatan nedenler nelerdir? Kimler risk grubundadır? Obsesif-kompülsif bozukluk, kaygı bozukluğu olan kişilerde yatkınlık söz konusu mudur?
Yeme bozukluklarının olumsuz etkilerini sadece fiziksel bazda düşünemeyiz. Bu bozukluklar aynı zamanda; depresyon, anksiyete ve kişilik bozuklukları gibi farklı psikiyatrik koşullara yol açan son derece kısıtlayıcı ve sağlıksız gıda alım kalıpları ile karakterize ciddi uyumsuz yeme davranışlarının olduğu bir spektrumdur. Yeme bozukluklarının neden kaynaklandığı henüz tam olarak bilinmemektedir fakat genetik, fizyolojik, psikolojik, çevresel ve sosyal faktörlerin bu bozukluk türünü doğrudan etkilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ortoreksiya nervozaya neden olabilecek farklı nedenler üzerine de çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin; aileden gelen alışkanlıklar, sosyal çevrenin tutumları, kişinin geçirdiği hastalıklar ve bazı gıdalar hakkındaki olumsuz düşünceler ortoreksiyanın oluşmasına yol açan bazı faktörlerdendir. Özellikle de psikolojik etkenlerin veya diğer rahatsızlıkların ortoreksiyanın gelişmesinde etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Yine bu bağlamda; bazı diyetler bir ya da birden fazla besin veya besin grubunun yenmesini sınırlandırmaktadır. Bu diyetleri uygulayan kişiler, bu beslenme şeklini takıntı haline getirerek uygulamaktadırlar. Bu aşamada diyetlerin online olarak ulaşılması zor olmadığından kişi kendine uygun olup olmadığına bakmadan bu alışkanlığı sürdürerek takıntıların gelişmesine sebep olabilmektedir. Vegan diyetler, likit ve çiğ beslenme, atkins diyeti gibi yaklaşımların popüler olması ortoreksiya nervoza eğilimlerini artırmıştır. Bu süreçte, sosyal medyanın etkisi de önemlidir.
Ortorektik kişiler, OKB tanılı bireylerle benzer bilişsel özelliklere sahiptir. Özellikle, mükemmeliyetçilik, bozulmuş dışsal gözlem, bilişsel katılık ve kaygı temaları, ortoreksiya ve OKB'nin ortak özellikleridir. Ortoreksiyada yemek hazırlama oldukça zaman alabilir ve zorlayıcı davranışları temsil edecek şekilde gıdaların hazırlanması, ahşap veya seramik malzemelerin kullanılıp kullanılmadığı gibi ritüelistik özellikler içerebilir. Benzer şekilde, OKB’nin bir özelliği de, ritüeller tamamlanamazsa algılanan tehditle orantılı olarak felaket sonuçlarının ortaya çıkacağı düşüncesidir. Son olarak OKB ve kaygı bozukluğu yaşayan kişilerde ortoreksiyanın görülme ihtimalinin diğer gruplara göre daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.
“KİŞİ YEMEK HAKKINDA AŞIRI BİR ENDİŞE DUYAR”
Ortoreksiyanın klasik yeme bozuklukları ile ilişkisi nedir? Ortoreksiya nervozanın anoreksiya nervozadan farkı nedir?
Ortoreksiya ile klasik yeme bozuklukları arasındaki örtüşme ile ilgili olarak şunu söyleyebiliriz ki, yeme söz konusu olduğunda keyif alamama ve kişinin kendi yaşamı üzerindeki kontrolün yiyecek üzerine kayması görülür. Kişinin hayatına yiyecekler ve yemek egemendir ve bu konu hakkında aşırı bir endişe duyarlar. Davranışlarını ve yaşamlarını özel yeme alışkanlıklarına hizmet edecek şekilde düzenlerler. Kilo değişiklikleri ve yetersiz beslenme ile karşı karşıya kalırlar. Genelde obsesif kişilik özellikleri barındırırlar. Hem yeme bozukluklarında hem de ortorektik bireylerde obsesif kompulsif semptomlar ego-sintonik özelliktedir.
Ortoreksiyanın hepimizin çok iyi bildiği anoreksiya nervoza ile özel bir benzerlik gösterdiği bilinmektedir; belirgin kilo kaybı, yüksek kaygı, mükemmeliyetçilik ve kontrolü elinde tutmak için gösterilen uğraş bu benzerliklerden bazılarıdır. Anoreksiya nervoza ve bulimiya nervozada niceliksel bağlamda (tüketilen yemek miktarı) yeme bozukluğu görülürken, ortoreksiya nervozada niteliksel bağlamda görülür. Ortoreksiya nervozanın obsesif kompulsif bozukluk ile birlikteliğinde bireylerde bazı obsesif eğilimler de görülmektedir. Ayrıca bu bireylerde kirlenme üzerine yoğun endişe duyma, yemek yemeyi ve gıdaları düzenlemeyi törensel bir şekilde gerçekleştirme ve gıda ve sağlık hakkında olmadık zamanlarda tekrarlayan davetsiz düşünceler görülmektedir.
Anoreksiya ve bulimiyadan farklı olarak ortoreksiyada kişiler, sağlıklı beslenemedikleri konusunda suçluluk ve eksiklik duygusu yaşarlar. Anoreksiya ve bulimiyada kişi yiyeceğin miktarına odaklanırken ortoreksiyada kişi yiyeceğin kalitesine odaklanır.
Ortoreksiyanın ölüm korkusuyla ilişkisi var mıdır?
Bütünüyle ölüm korkusuna dayalı bir bozukluk diyemeyiz. Fakat elbette ki insan daha iyi beslenerek, daha çok spor yaparak, diyet programları uygulayarak daha uzun yaşamayı hedefler. Genç görünmek, bulunduğumuz yaşı göstermemek birçoğumuzu mutlu eden olgulardır. Bu mutluluğun kökeni de ölümden uzak kalmak, bedenin işlevini sağlıklı bir şekilde sürdürüp hayatı devam ettirme isteğidir.
İnsan, var olduğundan beri ölüm karşısında kendini aciz ve çaresiz hissetmiş, tarihin her döneminde ölüme karşı koymak için yollar aramıştır; fakat ölüm her seferinde galip gelmiştir. Ölümle savaşmak yerine ölümü kabul etmek esas meseledir. Ölümü kabul ise insanın anlam ile kurduğu ilişkiye bağlı, eğer anlamla ilişkinizi kaybetmişseniz ölüm sizin için son derece korkutucu ve kötü anlamlar ifade edebilir. Bunun sonucunda da ölmemek için, daha uzun yaşamak için daimi olarak bir uğraş içerisinde olabilirsiniz.
“ÇOCUKLAR EBEVEYNLERİNDEN ORTOREKTİK EĞİLİMLER ALABİLİR”
Sağlıklı beslenme konusunda saplantılı olan bir ebeveynin çocuk üzerindeki etkisi neler olabilir?
Ortoreksiya nervoza ile ilişkili en endişe verici durumlardan biri, çocukların ebeveynlerinden ortorektik eğilimleri almasıdır. Ebeveynlerinin belirli yiyecek türlerine takıntılı hâle gelmesini izleyen çocuklar bu davranışı taklit edebilir. Birçok durumda, ebeveynler çocuklarının şeker alımını kesinlikle sınırlar veya çocuklarını sadece organik yiyeceklerle beslemeye çalışır. Bu kısıtlamalar çocukların aklında bazı yiyeceklerin “kötü” olduğu ve bu tür yiyeceklerin tüketilmesinin zarar verebileceği korkusunu uyandırabilir.
Besinlerdeki obsesyon, bir anne ve babanın bebeklerini “sağlıklı” vegan, çiğ besin tipiyle beslenmesindeki ısrarından sonra malnütrisyondan öldürmelerine kadar acı sonuçlar doğurabiliyor. Bebeğin ölümü, ailesinin onun sağlığı konusunda aşırı endişeli davranışlarından kaynaklanmıştır. Aile, pişmiş ve işlemden geçmiş besinlerdeki toksinlerin bebeğe zarar vereceğini düşünerek bebeği vegan diyetine göre meyve ve sebze sularıyla beslemeyi uygun bulmuşlardır. Oysaki gerçek olan, vejeteryan veya vegan diyetin yetişkinlerde uygulanabileceği, bebeklik ve erken çocukluk döneminde bu diyetlerin uygun olmadığıdır. Bu dönemde, hızlı büyüme ve gelişme için gerekli besin öğeleri ve enerjinin yeterli oranda karşılanması son derece önemlidir.
Ortoreksiyanın görülmesinde cinsiyet, yaş ve sosyoekonomik durum gibi faktörler etkili midir?
Ortoreksiyanın epidemiyolojisi ilgili bilimsel çalışmalar farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Ortoreksiya nervozanın demografik özelliklerden cinsiyete, yaşa, medeni duruma ve eğitim düzeyine göre farklılıklarına dair yapılan karşılaştırma sonuçları, farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, aileleriyle yaşayan öğrencilerin başka bir evde yaşayanlara göre ortorektik belirtilerinin daha fazla olduğunu gösteren bir çalışmaya karşın; üniversite öğrencilerinin birlikte yaşadıkları kişi ve yere göre ortorektik belirtilerinde fark olmadığını ortaya koyan bir çalışma da mevcuttur. Ayrıca, ortorektik belirtilerin, farklı sosyoekonomik özelliklere sahip bölgelerde benzer yaygınlıkta görüldüğü de araştırma bulgularıyla desteklenmiştir. Bu sonuçlar birlikte incelendiğinde, ortoreksiya için özellikle riskli olarak kabul edilebilecek bir demografik özelliğin belirlenemediği gözlenmektedir. Fakat herhangi bir bilimsel veriye dayanmadan klinik gözlemlerimden yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki, ortoreksiya daha çok kadınlarda ve sosyo ekonomik durumu ortalama ve ortalama üstü olan kişilerde görülmektedir.
SOSYAL İZOLASYONA YOL AÇIYOR
Ortoreksiya ile karşı karşıya kalan kişilerin eş, aile ve sosyal hayatları nasıl etkilenir?
Ortoreksiya nervozada yiyecek seçiminde tek değerlendirme kriteri yiyeceğin sağlıklı olmasıdır. Bu durum, bireylerin katı bir beslenme düzeni benimseyerek veya önemli besin bileşenlerini beslenmelerinin dışında bırakarak, beslenmelerinin yetersiz ve dengesiz olmasına yol açar. Bireyler, saf veya doğal olarak görmediği herhangi bir besini tüketmektense kendilerini aç bırakmayı tercih ederler. Belirli bir yiyecek türüne yönelik bu davranış biçimi zamanla kişisel ve sosyal ilişkilerin, genel psiko-fiziksel durumun değişmesine neden olur. Bireyler sağlıksız buldukları bir yiyeceği tüketerek katı beslenme kurallarını
ihlal ettikleri takdirde kendilerini giderek artan daha katı beslenme kısıtlamaları ile cezalandırabilir. Tükettikleri yiyeceklerin kalitesi kişisel değerlerden, kişilerarası ilişkilerden, kariyer planlarından ve sosyal ilişkilerden daha önemli hâle gelebilir.
Sağlıklı beslenme konusundaki çarpıtılmış algıları, bu kimselerin başkaları hakkındaki görüşlerini etkileyebilir; beslenme alışkanlıklarında kendileriyle aynı öz disiplini göstermeyen herkese yukarıdan bakmalarına sebep olabilir. Çevreleri ile benzer beslenme alışkanlıklarına sahip olmadıkları için gittikleri her yere özel yiyeceklerini taşırlar. Bu durum sosyal açıdan izole olmalarına yol açar.
Sağlıklı beslenme takıntısı ile ortaya çıkan bu yeme bozukluğunun tedavisinde hangi yollar izlenir?
Burada öncelikli olarak danışanı yeme bozukluğuna sürükleyen bireysel, çevresel ve ailesel faktörleri incelemek gerekir. Danışanın sağlıklı beslenme ile ilgili bilişlerini fark edip hatalı bilişleri yeniden beraberce inşa etmek, takıntılı davranışları üzerinde çalışmak ve bunlara ek olarak eğer ihtiyaç duyuluyorsa danışanın şemalarını gözden geçirmek etkili olacaktır.
Klinik Psikolog Gökhan Ergür, ortoreksiyanın değerlendirilmesinde öncelikli olarak şu maddelerin göz önüne alındığını ifade ediyor:
Gıda “saflığı” ile ilgili inançların kişiyi meşgul etmesi ve dengesiz beslenme tarzında bir diyet uygulamak.
Zararsız veya sağlıksız yiyecekler, gıda kalitesi ve bileşiminin, fiziksel veya duygusal sağlık veya her ikisi üzerindeki etkisi hakkında endişeler duymak.
Kişinin “sağlıksız” olduğuna inandığı yiyeceklerden tavizsiz olarak kaçınması, herhangi bir yağ, koruyucu madde, gıda katkı maddesi, hayvansal ürün veya sağlıksız olarak kabul edilen diğer maddeleri içeren gıdaları reddetmesi.
“Sağlıksız” veya “saf olmayan” gıdaları tükettikten sonra duyulan suçluluk duygusu ve endişeler.
Kişilerin doğru bulmadıkları diğer beslenme şekillerine karşı hoşgörüsüz olmaları.
Bireyin gıdalarda algıladığı kalite ve gıda bileşimleri için, gelirine kıyasla, aşırı miktarda para harcaması.
Klinik Psikolog Gökhan Ergür, eğer kişide bu maddelere dair kuvvetli bulgular varsa ortoreksiya şüphesinin detaylıca inceleneceğini belirtiyor. Bunlara ek olarak, ortoreksiya için geliştirilmiş tanısal değerlendirme ölçeği olan 2005 yılında Donini ve arkadaşları tarafından geliştirilmiş olan ORTO-15 isimli ölçeğin de sıklıkla kullanıldığını sözlerine ekliyor.
KLİNİK PSİKOLOG GÖKHAN ERGÜR KİMDİR?
Klinik Psikolog Gökhan Ergür, İstanbul Bilim Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. İstanbul Arel Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisansını ‘’Şiddet İçerikli Bilgisayar Oyunu Oynayan İkinci Kademe Öğrencilerinin Saldırganlık Eğilimlerinin ve Benlik Saygı Düzeylerinin İncelenmesi” başlıklı teziyle tamamlamıştır. Doktora çalışmalarına halen devam etmektedir. Halen özel bir kurumda psikoterapist olarak görev yapan Ergür, aynı zamanda İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde yüksek lisans dersi vermektedir. Çeşitli kitapların editörlüğünü yapan Ergür’ün “Üzüntüden” ve “İnsaniyet Namına” isimli iki kitabı mevcuttur.